İFTAR AÇLIĞIMIZI MI DOYURMAK?

YOKSA 
AÇ İNSANI MI DOYURMAK?

İftar sofralarında akşam ezanı ile açlıklar tokluğa dönüşmekte. Dün akşam Ankara Kazan’da gözlemlediğim bir olay bir söz hatırlattı.”Her gün doğan bir çocuk varsa, Allah’ın insanlardan ümidini kesmediği gösterir”
Lokman Ertürk Başkanım ve değerli eşi Aydın Batur müdürüm ve değerli ailesine teşekkür ederiz.İftara davet etmişlerdi. Kazan Ulu Cami’sinin masalar kurulmuş halk evden getirdikleri yemeklerle manevi havada iftar yapmaktalar. Özlemişim bu kadar kalabalıkta yemek yemeği.

Ezanla birlikte bir hurma bir zeytin ve bir bardak su açlığın ne olduğunu öğreten. İlk kaşıklar çorbayla buluşurken abimizin gözü banklarda çocuklarıyla oturmuş bir anneye ilişti. Bir kaşık çorba nasıl geçerdi bu manzara karşısında. Kalktı sofraya getirdi ve yerini verdi. İhtiyaç sahipleri ne kadar da alçak gönüllü oluyor. Sofraya gelmek onlara zor geliyor. Bahane buluyorlar mahcup şekilde. 
Ve ikinci bir cümle abimizin beni nerelere götürdü anlatamam.

”Evladım pilavı yersiniz önce etleri yiyin”

İnsan olmak, açın halinden anlamak çok da zor olmasa gerek. Dün bu manevi havada iftara davet edilmek ve bu duygularla da iftar etmek sanırım ayrıcalıktı.
Teşekkürler Kazan…

Teşekkürler insan yanlarımız……

Gürhan Olcaytürkan 

NOT: Bu abimizin adını yazmak uygun olmazdı. Yapılan iyilikleri reklama dönüştürmek manevitamıza ihanet olurdu.

www.kafiye.net