Kategoriler

Arşivler


Tarih 21 Ara 2014 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

ÖRGÜLERİNİ


ÖRGÜLERİNİ

Örgülerini çözmüşsün dünden,
Gamzelerini süzmüşsün dünden,
Pembelerini giymişsin dünden,
Güzel nazlanma salın yolunda.

Gülümseyen yüzün hiç solmasın,
Sırmadan saçların dolanmasın,
İnce bel nazarla kırılmasın,
Güzel nazlanma salın yolunda.

Keklik gibi sekişin titretir,
Gönülleri de içten titretir,
Fermanı alan dilden titretir,
Güzel nazlanma salın yolunda.

Hani pembelerin yok gecede,
Yanaktaki güller yok gecede,
Gözlerinde güller yok gecede,
Güzel nazlanma salın yolunda.

Halay çekişin yeri inletir,
Her vuruşunda yeri inletir,
Güzelliğin o yeri inletir,
Güzel nazlanma salın yolunda.

Hatay- Nokta/ İzmir 20/12/2014
Hüseyin  DURMUŞ
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net


Tarih 21 Ara 2014 Kategori: Karacakız Elif AKTAN

ÇAĞIR ALLAHIM


ÇAĞIR ALLAHIM

Şefkate muhtaç kalbim susamış gerçek aşk’a,
Sevgin ile Allah’ım günahkar gönlümü sar…
Hasret vuslata erse zikrinle dönsem keşke,
Çağır artık Allah’ım özlemin her şeyden zor…

Bir damla sevgi için dilencimi olurdum,
İsyana döndü gönül ateş içinde durdum ,
Aradığım senmişsin gönlü yıllarca yordum,
Yak sinemi Allah’ım alev alsın kalpte kor….

Aşkına ermek için kurban olmak yetermiş,
Ölmeden önce ölsen derdin tasan bitermiş,
Allah demeyen gönül beterden de betermiş,
Derman sende Allah’ım saati vuslata kur..

KARACAKIZ;Elif’im aşk yolcusu bir deli,
Adı gibi doğruluk tek duası emeli,
Aşkına giden yolun nerededir temeli,
Medet eyle Allah’ım MÜHRÜNÜ KALBİME VUR…

KARACAKIZ  ELİF AKTAN
www.kafiye.net


Tarih 21 Ara 2014 Kategori: Melek KIRICI

Bir Mektubun Satır Aralarında – 1


Bir Mektubun Satır Aralarında – 1

Uzun zaman olmuştu bu verandada oturmayalı genç adam. Bomboş bakışlarla izliyordu etrafı. Evin yanı başında, boydan boya uzanan asma üzümler yeni yeşillenmeye başlamıştı ve baharın ilk toprağı ısıtması gibiydi güneş.

Eşiyle balayına gelmişler ve ilkleri, heyecanları bu evde paylaşmışlardı. Eşi, kadınsı duygularla hiç tanışmadığı halde, erkeğini mutlu etmek amacıyla davranışlarına, bakışlarına, cilvesine tecrübeli kadın süsü vermiş; sevgi ve saygısını göstermişti hep.

Genç adam; o masum, tecrübesiz kadınsı bakışları anımsadığında tüyleri diken diken oluverdi. Ürperdi, kendinden tiksindi. Eşinin muhteşem duygularının katili gibi hissetti kendini. Derin derin birkaç kez “Offff” çıktı dudaklarının arasından.

Dalıp gitti koltuğunda…

Kendine geldiğinde ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. O kadar acıkmıştı ki; işten dönerken yaptığı alış veriş geldi aklına Selçuk’un. Ayaklarını zoraki sürükler gibi isteksizce kalktı yerinden. Hepsi arabada kalmıştı. “İnşallah bozulmamıştır” diye geçirdi içinden.

Dışarı çıkıp bagajı açtığında, önce bozulacakları alıp buzdolabına yerleştirdi. Tava ya da ızgarada pratik olarak pişirip yiyebileceği birkaç hazır ürün almıştı. Eşi ve iki çocuğunu evde bırakarak bir hafta yalnız kalmayı O istemişti. Dinlenmeye ihtiyacı olduğunu söylemişti eşine. Sevgi dolu, anlayışlı bir kadındı eşi. “Nasıl istersen hayatım… Merak etme, biz de çocuklarla annemlere gideriz. Hem değişiklik de olur çocuklar için.” demişti. Bir hafta farklı yerlerde olacaklardı.

Adam düşüncelerinden sıyrılmak istedikçe batıyor, gömülüyordu vicdanının dibine. Karısının bahçeden taze meyveleri toplaması, en güzellerlini önce kendine vermesi, mutluğuyla mutlu olması…

İyiden iyiye kendini kötü hissetmeye başlamıştı. Gözleri dolu doluydu yüreği gibi. Aldıklarını yerleştirip evi dolaştı. Elektrik, su sorunsuzdu. Uzun süredir gelmeseler de, düzenli olarak faturaları yatırıyorlardı.

Üşüdüğünü hissetti. Uyumalı, kurtulmalıydı buz gibi düşüncelerden. Çocukluğunu örttü üzerine ve kapattı gözlerini.

……………..

Havlama sesiyle yataktan fırladı adam. Pencerenin mandalını kaldırırken gözleri etrafa bakınıyordu. Neler oluyordu ki? Yoksa sıkıntıları nedeniyle hayal mi görmeye başlamıştı? Çomar komşularının köpeğiydi. Bir arabanın altında ezildiğini öğrendiğinde kendine gelememişti uzun süre. Selçuk onu çok severdi. Çomar öldüğüne göre bu havlama nereden geliyordu? Sallanan bir kuyruk gördü. Nasıl olurdu; çomarın ta kendisiydi bu! Hemen üçer beşer atladı merdivenleri, aşağı kata indi. Çomarla karşı karşıyaydı. Uzun zamandır böylesine sevgiyle sarılma arzusu yaşamamıştı genç adam. Sarıldı, elleriyle sevdi, gözleriyle dokundu. Arkadan gelen sesle irkildi.

-Selçuk! Oğlum hoş geldin. Nasılsın? Epey zamandır görünmüyordunuz. Dilek de geldi mi? Ya çocuklar?

Selçuk Zehra teyzesini de özlemişti, bu sıralı sorularını da. Sarıldı öptü elini.

-Hoş buldum Zehra Teyze. Tek geldim; biraz işlerim var. Kitabımı bitirmek için buranın sakinliğine ihtiyacım vardı.

-İyi yaptın oğul.

Köpeği işaret ederken, duyacağı cevap için heyecanlandığı her halinden belliydi. Kadın anladı benzerliğin Selçuk’u çok etkilediğini. Gülümsedi…

-Ne kadar benziyor değil mi? Bundandır ki görür görmez kanım kaynadı ve eve getirmek istedim. Aşağı evlerden Hüsamettin Efendi’yi bilirsin; O’nun köpeği yavruladı. Pek sevdik bizde… Sen seversin mantıyı. Akşama açayım; biri cevizli biri yoğurtlu iki tepsi. Sefamız olsun, yiyelim beraber.

Selçuk “Hayır” diyecek oldu; ama Zehra Hanım izin vermedi.

Akşam, Zehra Hanım’ın eşi Ahmet ve torunu Sezer de masada yerlerini almışlardı. Mantının tepsilerdeki el değmeden öncesi hali ayrı bir güzeldi. Zehra Hanım tereyağını tavada kızdırıp tabakların üzerinde gezdirirken çıkan ses ve mis gibi koku iştahı daha da kabartmıştı. Yemeklerini anılarla süsleyerek, sohbetin zevkiyle yemişlerdi. Selçuk da biraz aklındakilerden sıyrılıp değişik konuların içine girerek rahatlamıştı.

Zaman ilerleyince teşekkür ederek izin istedi. Hemen karşıdaki evine geçip, gıcırdayan kapıyı üstüne kapattı. Gece kararmıştı iyiden iyiye. Direk olarak üzerini değişip yatağına uzandı. Karanlıkla baş başayken gözlerini kapattı.

Karanlığın sinesinden bir kadın çıkageldi aniden. Siluet olarak görüntüsü tam bir dişi idi ve çırılçıplaktı. Emreder gibi bir ses tonuyla soyunmasını istedi Selçuk’tan. Adam yalnızdı ve bu kadın nasıl gelmişti bu halde odasına? Kadın dokundu adama ve tekrar etti arzulu, kararlı bir ses tonuyla. Kadı ısrar ediyor, adam karşı koyuyordu. Vicdanıyla savaş halindeydi şu an. Bedeni hazırdı her şeye. Vicdanıyla bedeni çığlık çığlığa, kıran kırana çarpışıyordu. İrade ile arzu yer değiştiriyordu sürekli adamın yüreğinde. Kuşlar gibi çırpınıyordu ruhu. Ellerini, kollarını savuruyor; soluğu soluğunu kovalıyordu sanki. Nefessiz kalmıştı.

İradenin güçlü olduğu bir anda itti kadını üstünden ve “Yeter!” diye haykırdı.

 

1. bölüm sonu

DEVAM EDECEK.

Melek KIRICI
www.kafiye.net


Tarih 21 Ara 2014 Kategori: Gizem YEL

SENİ SEVMEYİ SEVİYORUM


SENİ SEVMEYİ SEVİYORUM

Sevebilmeyi seviyorum seni.
Gözlerinde kendimi görebilmeyi seviyorum.
Seni sevmeyi seviyorum ben.

Bu şehrin her yerinde, bastığın toprağı,
Yüzüne düşen her bir yağmur damlasını,
Yalnız benim için çarpmasını istediğim kalbini,
Soluduğun hava zerreciklerine kadar
Seviyorum seni…

Seninle anlam kazanan hayatımı,
Damarlarımı delercesine nabzımı hızlandıran bakışlarını,
Bir ömür dinlesem, bıkmayacağım sesini,
Ama bir o kadar da içimi yakan hasretini seviyorum.

Sana hiç kavuşamayacağımı bile bile,
İçimdeki umudumun hiç bitmemesini seviyorum.
İmkansızlığını düşündükçe,
Yokluğunun içimi lime lime edeceğini bilsem de,
Senin kaderim olmanı dilemeyi seviyorum…

Gizem YEL
www.kafiye.net


Tarih 21 Ara 2014 Kategori: Gizem YEL

GÖZLERİNE BAKAMAM YARİM


GÖZLERİNE BAKAMAM YARİM

Ben, senin gözlerine bakamam yarim.
Ama düşündüğün gibi değil asla.
Ne utanç, ne pişmanlık, ne ihanet olduğundan değil!
Bütün sorun, gözlerinde kaybolmaktan korktuğumdan…

Ben senin gözlerine bakamam yarim.
Ama sandığın gibi değil asla.
Çok sevdiğim için
Ve bu sevgiyi lügatta anlatacak,
Tek bir söz bile bulamadığım için…

Senin tek bir bakışın, umman denizlerde kaybolmak benim için.
Senin tek bir damla göz yaşın, bana okyanus
Senin söylediğin iki kelime, bana roman
Senin ağzından çıkan her bir söz,
Benim için yemin…

Ben senin gözlerine bakamam yarim.
Ama ben, başkasının gözlerine de bakamam.
Bakmam!

Bana senli olan yollar lazım.
Zor, meşakkatli ama hüsranla bitmeyen.
Aç, susamış ama sabrından bir nebze bile ödün vermeyen…
Gözleri sadece sana bakarken gülen,
Kalbi sadece seni görünce atan ben,
Seni hudutlarda yaşadığım halde,
Gökyüzü bile, sana olan sabrım
Ve umudum karşısında bir nokta gibi adeta…

Çorak bir toprağın yağmuru beklediği gibi
Bekliyorum seni hala…

Dualarımda saklısın şahit olmasan da…

BEN SENİN GÖZLERİNE BAKAMAM YARİM…

GİZEM YEL
www.kafiye.net


Tarih 20 Ara 2014 Kategori: Affan FİDAN

SEVGİ


…………….SEVGİ…………..

Minicik yüreğimde,
Kocaman bir SEVGİ var.
Sevgiler paylaştıkça çoğalır,
Kalbimde herkese yer var…..
************************
Mutlu olmak istiyorsan,
Yüreğinde SEVGİ büyüt.
Sevgiler paylaştıkça büyür,
Paylaştıkça mutlu olunur…..

Affan FİDAN
Şehit Halit  Taş Ortaokulu
5/E sınıfı öğrencisi
www.kafiye.net


Tarih 20 Ara 2014 Kategori: Nesrin Önem

NURLU CUMA GÜNÜ


NURLU CUMA GÜNÜ

Allah’ın her günü birdir ,cuma günü farklı,
İçinde merhamet duygusu ne sırlar saklı,
Kur’anı okumak bütün meziyetten farklı,
Ayaklar koşarak gider camiye ne haklı,
Nurlu cuma günü şeytan, yemin olsun yaslı.

Cumanın anlamı taşıyanlar bilir hoştur,
Şeytana uyanın azabı mahşerde zordur,
Faninin içinde yanan ateş sönmez kordur,
Yüreği imanla dolması inan ki hoştur,
Nurlu cuma günü nefsi sevindirmek boştur.

Kur’anlar okunur el açan mevta sevinir,
Kabrinde azaplar azda olsa da yenilir,
Hafifler günahlar bir kısmı hemen silinir,
Elini mevlaya açan her zaman sevinir,
Nurlu cuma günü mümine mükafat verilir.

Cumaya gidenin evine bereket yağar,
Melekler onunla beraber secdeye yatar,
Huzura kavuşan kalp sevinçle başka atar,
Gittiği yollara nurdan çisentiler yağar,
Nurlu cuma günü sevaba sevaplar katar.

Allah’ın cuması ibrettir görmeyen göze,
Açılır kapısı sonsuza kadar tek söze,
Yaradan hak sunar doğru yolu olan öze,
Peygamber elçimiz gönderdi yok başka söze,
Nurlu cuma günü merhemdir ağmalı göze.

NESRİN ÖNEM DEMİR
www.kafiye.net


Tarih 20 Ara 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

Çocuksuz Aile Kalmasın…


Çocuksuz Aile Kalmasın…

 

Özellikle gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünya nüfusu gittikçe yaşlanıyor. Yaşlanan toplum içinde ülkemiz de bundan nasibini alıyor. Özellikle günümüzde çekirdek ailedeki çocuksayısının 2 den 1’e düştüğünü görüyoruz. Tabi bunun yanı sıra istediği halde çocuk sahibi olamayan yaklaşık 2 milyon çiftin şu anda veya yakın bir gelecekte kısırlık sorununu yaşayacağı tahmin edilmektedir. İstediği zamanda çocuk sahibi olamayan insanlar ülkemizde önemli sosyal, ekonomik ve psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Sorun bilimsel ve gerçekçi bir yaklaşımla ele alınmadığı için giderek büyümektedir.

Tanının koyulacağı ve buna bağlı olarak tedavinin başlanacağı sağlık birimi; fiziki yapı, personel ve donanım bakımından hastalarına her türlü hizmeti çağdaş ve uygun koşullarda sunabilmelidir. Ülkemizde hastalar başlangıçta sıklıkla yetersiz veya eksik tanı ve tedavi hizmetlerini aldıklarından dolayı hem zaman ve maddi anlamda kayıplara uğramaktadırlar. Fakat belki de en önemlisi; kendileri için çok değerli olan ümit ve enerjilerini kaybetmektedirler.

Ülkemizin genç nüfus artışının gittikçe yaşlanan ve doğurganlık hızı azalan Avrupa ülkelerine karşı önemli bir stratejik üstünlük sağlayacağı kesindir. Ayrıca bizimde yaşlanan nüfusumuzun mutlu huzurlu ve sağlıklı kalmasına yardım edecek önlemlerin alınması ve politikaların oluşturulması da öncelik kazanmaktadır. Geniş, paylaşma ve karşılıklı destek gibi değerlere dayalı Türk ailesi modeli yüzyıllar boyunca toplumumuzun politik ve ekonomik alanda lider konumda kalmasını sağlayan bir faktör olmuştur. Anne, baba ve çocuklarla birlikte yakın akrabaların ve ailenin liderleri olan tecrübe ve bilgi sahibi yaşlı bireylerin oluşturduğu düzen, şimdiye kadar bu konuma önemli katkı sağlamış ve sağlayacaktır. Yaşlılarımızın hayata tutunmaları, huzurlu yaşamaları, bilgilerini gelecek nesillere aktarabilmesi ancak ve ancak kendi çocuklarının çocuklarıyla beraber olabilmeleriyle mümkündür.

Bu nedenle “Çocuksuz Aile Kalmasın” Derneği ile Dünya Yaşlılık Derneğinin ortak projeleri hem bireylerin hem ailelerin hem de toplumun daha üretken olmasına katkıda bulunacak ve onların fiziksel ve ruhsal yönden sağlıklı kalmasına destek olacaktır.

DÜYADER Başkanı Umut Çınar yaptığı açıklamada; 2015 yılında Türkiye’de ve dünyada ilk önemli projemiz uluslararası platformlarda “çocuksuz aile kalmasın” bu projeyi Prof. Dr. Timur Gürgan’ın başkanlığını yaptığı Çocuksuz  Aile Kalmasın Derneği ile birlikte yürütme kararı aldık ve protokolü imzaladık. İlk konferansımızı Ocak ayının ilk haftası yapacağız. Beraberliğimizin belirlenen kurallar ve ortak çalışma alanlarında karşılıklı destek ve gelişmeye dayalı bir şekilde yürütülmesiyle  çok önemli projeleri üreteceğimize inancımız tam” dedi.

Çocuksuz  Aile Kalmasın Derneği Başkanı Prof. Dr. Timur Gürgan proje ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi; Ülkemizde 2 milyona yakın bireyi ve yakınlarını etkileyen kısırlık sorunun çözümüne yönelik girişimlerin arttırılmasının ve etkin çözümlerin sağlanmasının önemi de ortadadır. ‘Çocuksuz Aile Kalmasın’ sloganıyla sivil toplum örgütleri, kısırlık tanı ve tedavi merkezleri, devlet hastaneleri ve özel hastaneler aracılığıyla başlatılacak ve medya tarafından desteklenecek projenin önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz. Amacımız önce her aileye bir çocuk olacaktır. Çünkü ‘Her Kadın Anne Olmaya Layıktır.’ Çocuksuz aile sadece aile bireylerini değil ayrıca onları sevenleri, başta çocuklarından torun bekleyen toplumun yaşlı bireyleri olmak üzere ailenin diğer fertlerini etkilemekte ve üzmektedir.

Son yıllarda hükümetimiz ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından özellikle desteklenen ve dile getirilen ‘Her Aileye 3 Çocuk’ politikasının ülkemizin genç nüfusunun artmasında sağlayacağı olumlu etkilerin ilk sonuçlarının alınmaya başlanması, bu politikanın yakın gelecekte daha etkin olarak sürdürüleceğinin sinyallerini vermektedir.

Ancak bu tip sloganlar özellikle çocuk özlemi ile çaba gösteren ve hala tek bir çocuğu olmayan aileler için ayrı bir üzüntü kaynağı olmaktadır” dedi.

Ailenin neşe kaynağı, sesi, soluğu ve nesillerin devamı ancak çocuklarımızın varlığı ile mümkündür. Her aile bu mutluluğu yaşamak ister. Bir şeye sahip değilseniz ve hele ki bu evlat ise eksikliğini her an hisseder ve yaşarsınız. Onun için ‘ Çocuksuz aile kalmasın’.

Belgin Turan SATICI
www.kafiye.net


Tarih 20 Ara 2014 Kategori: Işın ANDAÇ

BİLİYORSUN DEĞİLMİ

BİLİYORSUN DEĞİLMİ

Gözlerinin bebeği
Nasılda parlıyordu
Söylerken sevdiğimi
Biliyorsun değilmi

Nasıl böyle vicdansız
Neden böyle vefasız
Oldun bilmem cefasız
Biliyorsun değilmi

Hasret çektim ağladım
Yüreğimle çağladım
Sevgimi hep yolladım
Biliyorsun değilmi

Anlarsın birgün beni
Unutamam hiç seni
Aşkım her zaman yeni
Biliyorsun değilmi

Işın Andaç 20.12.2014
www.kafiye.net


Tarih 20 Ara 2014 Kategori: Zeynep ÖZÜGENÇ

NE ZAMAN GELECEKSİN


NE ZAMAN GELECEKSİN


Yoksun ya hayatımda
Bir fırtına koptu kopacak her ayaz gecede
Volkanlar patlayacak yüreğimde
Şuramdan çıkarsam seni her yer toz duman olacak
Ben kaybolacağım sen kaybolacaksın

Sabır nereye kadar
Hadi gel
Gel hadi
Göğsümde güller açacak geldiğinde
An duracak
Hem sen demez miydin zamanı boşlama diye
Bak hiç boşlamadım ki
Her saniyede sen varsın
Bu gidiş neyin nesiydi bilsem
Neden bu özlem
Neden bir söylesen

Özledim sevgilim diyen sesi
Sevdiğim diyen sesi
Hadi gel
Gel hadi

Zeynep ÖZÜGENÇ
Bir Garip Zeynep
www.kafiye.net