şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Ölümlümüdür sevgiler, aşkların hiç anlamı yok mudur, neden titredik, kalplerimizin o delice çarpışı nedendi? neden her şey çok daha güzeldi, neden yutamıyorduk ağzımızdaki lokmayı? : Neden ey sevgili neden?
Gurur duyabilirsin babam kızınla
Huzur var duvarlarımda
Başarı var avuçlarımda
Bereket var soframda
Her şeye rağmen kazanılan mutluluk var yuvamda
Güzel hayallerle güzelliklere kavuşmayı hedefleyen gençlerimiz, bu uğurda başlarlar canla başla çalışmaya. Hayallerini gerçekleştirme yolunda kısa bir mola verirler. Tahsillerini tamamlar tamamlamaz vatani vazifelerini yerine getirmek üzere memleketlerinden ayrılırlar.
20 li yaşlara vardığı zaman kutsal vazifesini icra etmeye yollanırken
Sonbahar aylarının başlamasıyla “influenza” adlı virüsün sebep olduğu bilinen grip hastalığı, pek çoğumuzun korkulu rüyası olmuştur. Bağışıklık sistemini alt üst eden grip, eklemlerde ağrı, yüksek ateş, öksürük ve halsizliği de beraberinde getirmekte, günlük yaşam standardımızı da olumsuz yönde etkilemektedir. Solunum yoluyla bulaşması nedeniyle
Geçenlerde alış veriş yaptığım bir mağazada, neşe ve korkunun evladını kalbine hapsetmiş genç bir bayanla karşılaştım. Öyle hayat dolu, öyle pozitif enerji kaynağı gibi gülümseyen dudaklarından süzülen sözlere şahit oldum istemeden.
Töre, kelime kökü itibariyle, eski İbranice’den (Tora/Tevrat), ve Moğalca’dan (Tör/Devlet) dilimize yerleşmiş olup, yazılmaya bile gerek olmayan, uyulması zorunlu, kesin kural demektir.
İlk, doğruluğu kabul görmüş; gerek İlahi, gerekse kültürel bir kanun olarak tanınan töre, zaman içinde doğruluğunu koruyamamış,
Yok kimseye ziyanım, ne de husumetim….
Kendi halimde yaşar giderim. Ne bir hak yerim ne de hakkımı veririm. Çalışır çabalar ailemle geçinirim. Kimseye dokunmaz zararım, zarardan da kaçarım. İyi ve güzel ne varsa onlar benim adım. Aklıma bile gelmez kötü niyet beslemek, iyiliğin taraftarıyım.
Ey tamahkâr nefsim, uslanmaya da niyetlenmedin doymayı da bilmedin. Gelip geçenlerden de mi ibret almazsın dedim, onları da görmedin. Kendi ellerinle toprağa sunmadın mı bir bir akrabalarını, dostlarını, kendi ellerinle pişirip dağıtmadın mı helvalarını. Ne bitmez tükenmez uykun varmış, hayvan olsan bir kış sürerdi, yıllar koştu da sen hala uyuyorsun be nefsim.
Zaman, mutluluk havuzunun suyu zaman, hüzünlerin gözyaşı zaman, aydınlıkla karanlığın vagonları zaman…
Her bir zerresini binlerce iş ve eylemlerle doldurduğumuz, eskidikçe değer kazanan zaman…
Seni seviyorum, benimle evlenir misin? Diyen biri çıksa karşımıza ne deriz? Eğer biz de onu seviyorsak; biraz daha düşünmek için zaman ister ya da kabul ederiz değil mi?