şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
ZAMAN SİZE
Zaman, mutluluk havuzunun suyu zaman, hüzünlerin gözyaşı zaman, aydınlıkla karanlığın vagonları zaman…
Her bir zerresini binlerce iş ve eylemlerle doldurduğumuz, eskidikçe değer kazanan zaman…
Saatler, günler, aylar, yıllar, asırlar daha nice ölçümlerde durduramadığımız, yavaşlatamadığımız, biriktiremediğimiz zaman…
En eski çağlardan bu yana ölçmek için zamanı, binlerce çeşit araçlar aramış insanoğlu. Sanki bir işe yarıyormuş gibi ölçüyoruz zamanı. Şöyle bir düşünelim:
Biz ne zaman saatimize bakarız, takvime bakmak ne zaman aklımıza gelir,Hangi ayda olduğumuzu neden önemseriz?,
Sabah mesaiye, okula servise, yetişmek için, sporuna hazırlanmak için, bazılarımız da namaz kılmak için saatine bakar. Mesaidekilerin “öğle yemeğine ne kadar kaldı acaba” sorusunun yanıtı için defalarca saatinde gezer gözleri. Zira pek çok öğrencimiz de öyle. Evde bekleyen anneler “eşim, oğlum, kızım neredeyse yemeğe gelecek saat kaç olmuş hala yetiştiremedim yemeği” serzenişiyle neredeyse tuz yerine saati atacaklar yemeğe.
Mesaide olan beyler bayanlar toplantı saatini kaçırmamalı. Kuaförden alınan randevu saati geçerse çok fazla beklemek zorunda kalınabilir. Nitekim sorumluluk bilincine sahip pek çok birey için randevuya zamanında yetişmek önemlidir. Pek çok yarışları sınırlandırıcı ve ya kısaldıkça başarılı sayılan sporlar, yarışlar için zaman, adeta bir amaçtır.
Pembe dizilerin, haberlerin, belgesellerin, çeşitli TV programlarının saati kadar günü de önemli.
– “Bugün şu dizi var saat 20.00 da,
– Hayır o dizi bugün değil Salı günü saat 22.00 da”
– “Bugün ayın kaçı, maaşa kaç gün kaldı ya”?
– “Biz hangi aydayız? Mayıs ayında altın günü bende olacak”.
– “21. asırda böyle ilkellik olacak şey değil”!
– “Çağımız teknoloji ve uzay çağı, gereğini yapmalı zamana ayak uydurmalıyız arkadaşlar”!
Cümlelerini pek çoğumuz kullanmış veya duymuşuzdur. Soluk aldığımız her lahza bizim için ayrılmış bir parça kumaş. Herkes kendi zamanını kendi isteği ve ya bulunduğu konuma göre şekillendiriyor. Kimi etek biçip kıvırıyor, kimi elbise biçip kalıplaşıyor, kimi gömlek biçip ciddileşiyor, kimi de kumaşın sahibine şükrediyor.
Has olan, zamanı en doğru kullanan, kumaşını, sahibi nasıl istiyorsa o şekilde şekillendiren kişilerin yaptığıdır.
Zira, bir arkadaşımız bize bir kumaş hediye etse, ve biz kendimize bir takım elbise diktirmek istesek terziye gitmek zorundayız. Terziye takım elbisenin nasıl olacağını, nasıl bir model olursa memnun olacağımızı anlattık. Gerisi terziye kalmış. O bizim istediğiniz gibi bir takım dikerse onu sever ve tüm dikiş işlerinizi ona yaptırmak ister, hak ettiğinden fazla para bile verebiliriz. Ya istediğimiz gibi dikmezse, işte o zaman o terziye söylenebilecek tüm ağır sözcükleri sayar, kumaşın parasını bile almaya kalkarız ve bir daha o terziye gitmez, dost ve arkadaşlarınızın da gitmesine engel oluruz.
Bir de Alemlerin Rabbi olan Allah a bakalım. O bize kullanmak üzere bir zaman hediye ediyor. Ve zamanı nasıl kullanmamız gerektiğini açıklıyor. Biz eğer o terzi gibi, zamanı veren Allah ın istediği şekilde kullanırsak zamanı, mükâfatımız katlanacak, dost ve ahbaplarımız artacaktır. Öyle ki Allah her daim bizimle olacak ve sevdiği kullarını da bize yollayacaktır.
Peki; ya zamanı Allah ın istediği gibi değil de kendi nefis ve isteklerimize göre, çağımız getirdiği, ama Allah ın istemediği şekilde kullanırsak ne olur?
İşte o zaman kaybettiğimizin resmidir. Ne Allah ın sevgili kulları gelir yanımıza ne Allah bakar yüzümüze. Zira Allah “ siz bana bir adım gelirseniz, ben size on adım gelirim” diyor. Hal böyleyken biz hala boş işler için saat, ay ve yıllarımızı ayırıyoruz da bize o zamanı verene bir saatimizi şükretmek için ayıramıyoruz.
Yemek, içmek ve daha konforlu yaşamak maalesef araç olmaktan çıkmış amacımız olmuş bu çağda. İnsanoğlu dünyevi isteklerinde doyumsuzdur, hep daha fazlasını ister, daha fazlası için daha fazla zaman gereklidir. Bu yüzden yüzlerce, “zamanı doğru kullanma, az zamana çok iş sığdırma yöntemleri”ni anlatan seminerler düzenlenir ve kitaplar basılır. İnsanlar daha fazla strese ve daha fazla yorgunluğa doysunlar diye.
Gerçeği görmenin zamanı daha gelmedi mi! Niçin daha fazla çalıştığımızı sorgulamanın, asıl gayenin dünya mı yoksa Allah rızası mı olduğunu bulmanın zamanı daha gelmedi mi!
Boşa akan her damla su, milli hazineyi, boşa geçirilen her an kendi hazinemizi iflasa sürükler.
Elvan USUL
www.kafiye.net
parajumpers daherren sale
Aralık 24th, 2013 22:39
I went over this website and I think you have a lot of wonderful info, bookmarked (:.
mulberry kopia
Aralık 25th, 2013 04:21
I believe you have remarked some very interesting points , thanks for the post.
marc by marc jacobs väska rea
Ocak 16th, 2014 13:30
Wow! This could be one particular of the most helpful blogs We’ve ever arrive across on this subject. Basically Fantastic. I am also a specialist in this topic so I can understand your hard work.
marc by marc jacobs lommebok norge
Ocak 21st, 2014 20:31
Very interesting details you have remarked, thankyou for posting . “The judge is condemned when the criminal is absolved.” by Publilius Syrus.
mulberry sale bags genuine
Ocak 22nd, 2014 08:38
I was examining some of your posts on this internet site and I conceive this site is rattling informative! Retain posting.
dr dree beats
Şubat 11th, 2014 23:36
Its great as your other blog posts : D, thankyou for posting . “History is a pact between the dead, the living, and the yet unborn.” by Edmund Burke.
beats studio dr dre
Şubat 13th, 2014 00:00
I’ve recently started a blog, the information you provide on this site has helped me greatly. Thank you for all of your time & work. “Cultivation to the mind is as necessary as food to the body.” by Marcus Tullius Cicero.