BENİM KALBİM TEMİZ

Yok kimseye ziyanım, ne de husumetim….

Kendi halimde yaşar giderim. Ne bir hak yerim ne de hakkımı veririm. Çalışır çabalar ailemle geçinirim. Kimseye dokunmaz zararım, zarardan da kaçarım. İyi ve güzel ne varsa onlar benim adım. Aklıma bile gelmez kötü niyet beslemek, iyiliğin taraftarıyım. Şeytanın olmam asla yandaşı, yoldaşı, meleklerden alırım merhameti ve dostluğu. Zararım yoksa kimseye, merhametliysem herkese, seviyorsam anamı, babamı, ailemi tüm insanları ve hepsinden mühimi temizse kalbim ben iyi bir insanım.

Yıllarca böyle kandırdım kendimi, Allah’ın beni seveceğini düşündüm hep. Çünkü hep diyordum “Allah’ım seni çok seviyorum” diye. Kendim bile inanmıştım Allah ile aramızda duadan bir köprü olduğuna. Kendimi yakın hissediyordum hep O’na.

Bir gün birini çok sevdim. Ve ona defalarca sevdiğimi söyledim. Onun beni daha çok sevmesi için saçımı değişik değişik tarıyor, ona hediyeler alıyor, onun sevdiği her şeyi sevmeye başlıyordum. Ona olan sevgimin çokluğundan mıdır nedir, öyle bir zaman geldi ki ondan başkasını düşünemez olmuştum. Onun mutlu olması için, beni biraz daha fazla sevmesi için yapmadığım şey kalmamıştı. Benden ne isterse hemen yapıyordum. Bendeki sevmediği huylarımı bile değiştirmiştim onun için. Öyle çok vakit geçiriyorduk ki birlikte, zaman su gibi akıp gidiyordu avuçlarımızdan. Onun varlığını bile hissetmek yetiyordu mutlu olmam için. O da benim bu denli sevgimin karşısında daha bir başka sevdi beni. En kötü zamanlarımda Hızır gibi yetişirdi. Onun bu sevgisini gördükçe sevgim yüzlere binlere katlanıyordu. Ve muradımıza erme yolunda evlilik kararı aldık evlendik. O kadar mutluyduk ki dünyalar bizim için yaratılmıştı sanki. Ve sonra o elim gün geldi. Bir anda dünyam yıkıldı. Geçirdiği bir kalp krizi neticesinde eşim bana veda etmişti. Hem de ebediyen dönmeyecekti. Bir anda kendimi kimsesiz kalmış bir yetim gibi hissettim. Sürekli Allah’ a dua ediyor sabır diliyor, eşimin kabrinde acı çekmemesi için her fırsatta Allah ‘a yöneliyordum.

Aradan aylar geçti. Bir gün dostlarımla oturmuş sohbet ediyorduk. Sevginin hakiki manasından konu açıldı. Ve ben eşimle aramızda olan sevginin gerçek sevgi olduğunu anlattım. Dostlarımdan biri şöyle dedi; “Gerçek olsaydı ölmezdi. Baki kalırdı”. Hemen tepkimi gösterdim ve devam etti: “Gerçek olduğuna iddia ettiğin o sevgi Allah sevgisinin küçük bir yansımasıydı sadece. Sen bu küçük yansımayı bu kadar derinden ve büyük yaşadıysan Allah sevgisini kim bilir hangi yoğunlukta yaşıyorsundur. Zira O sevdiği kulunu terk etmez”. Sohbetimiz birkaç cümle ile devam ettikten sonra eve geldim.

Uzun uzun düşündüm sabaha kadar. Ve ben çok sevdiğim eşime sadece temiz bir kalp vermedim ki! Allah ‘ımı da çok sevdiğimi söylüyorum ve sadece temiz kalbim sevgi için yeterli diye düşünüyordum. Dostum haklıydı. O Allah sevgisinin yansıması olan eşime duyduğum his için neler neler yapmıştım. Peki hakiki sevgi olan Allah sevgisi için ne yaptım! O’nun sevgisini kazanmak için parmağımı bile kıpırdatmadım. Sonra anladım ki; yıllarca benim kalbim temiz, ben Allah’ımı seviyorum cümleleriyle şeytanın oyununa gelmişim. Hemen tövbe ettim. Ve o dakikadan itibaren Allah’ın sevgisini kazanmak, onun razı olduğu sevgili bir kul olmak için varımı yoğumu harcadım, kazancımı Allah yolunda sarf ettikçe Allah bana iki katı verdi. O’nun için bir yetimi doyurdum mu vefalı dostlarım arttı. Karşılığında sevgi bile beklemeden yaptığım iyiliklerin hürmetine Rabbim benim kalp gözümü açtı. Hakiki sevgiye doyum olmuyormuş. Ve şimdi O’na kavuşacağım günü dört gözle bekliyorum. Ben Allah’ımı çok seviyorum.

Gerçek sevgiyi arıyorsan yönel O’na,
Sahte dünyada kanma şeytana
“Her nefis ölümü tadacaktır”
Ölüm gelmeden sarıl Kur-an’a.

Elvan USUL
Ağustos 2007