şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Ölümlü dünya; yaşam ve ölüm iç içe. Bilemiyorum yarın beni neler bekliyor! Kızıyorum insanlara, küsüyorum hep hayata.
Ölümlü dünya; kalp kırmaya, birbirimizi üzmeye değemez, her şeyin başı sağlık. Beni kıranlar için de üzülmeye değmez diyorlar. Bu kadar bilinçli ise insanoğlu, yaşanan kırgınlıklar niye? Nasıl susturulmuş bu vicdanlar, erteleme yüreğim!
Bazen hayat benimle çocukça oynamak ister. Çamurdan kek yapmamı, elleriminkirlenmesini, olmayan çatal bıçakla kekimi yiyormuş gibi yaparak, annemi taklit etmemi ister.
Bazen hayat benimle çocukça oymak ister. Hayat fare, sen kedi misali şakalaşmak ister, kovalanmak ister. Yemyeşil çimenler, mis gibi toprak kokusu, gökyüzü ne kadar mavi.
Herkes yaşar amma kimi kalabalıktır
Kimi kalabalıktada yalnızdır
Mutlu sanılan tebessümler belki yağmur önçesi bir esintidir
Nerden bilinecek kimse el sallamıyor yalnızlığına çekilirken
Toprak cömert bakışlarını sunarken, şevkle karılmış umudunu
omuzlarında taşıyan ruh, daha yaşama çok olduğundan bahseder. Gün sonu toprağa
yakarır, temizle, yeşert, büyüt beni diye. Gelen yanıt yüce bir mekanın sözü
olduğunu kanıtlarcasına:
Keşkek nedir bilir misiniz? Anadolu kadınının maharetidir, el lezzetidir, sabırlı bekleyişidir. Bir gece önceden sürülür köy evinin önündeki tuğladan örülmüş, çamurla sıvanmış kızgın fırına… Evin kadını için en eğlenceli tarafıdır fırından çıkmış keşkeği dövmek.
Ne çabuk hava kararmıştı böyle, az önce başı yastıktayken güneşin ışıkları yüzüne vuruyordu oysa. Az önce rüzgârdan sallanan perdenin güneş ışıklarıyla oynaştığını görüyordu beyaz duvarda. Hatta düşünmüştü, çocuklar gibi mutlular diye. Az daha dikkat etse şen kahkahalarını duyacak gibiydi, ama kulakları da duymuyordu kadının çok fazla. Duysa da bir şeyler pek ayırt edemiyordu sesleri.
İftar sofralarında akşam ezanı ile açlıklar tokluğa dönüşmekte. Dün akşam Ankara Kazan’da gözlemlediğim bir olay bir söz hatırlattı.”Her gün doğan bir çocuk varsa, Allah’ın insanlardan ümidini kesmediği gösterir”Lokman Ertürk Başkanım ve değerli eşi Aydın Batur müdürüm ve değerli ailesine teşekkür ederiz.
Asil ve karakter sahibi inançlı insanlar durumları ne olursa olsun hep olduklarından daha iyi görünürler. Hastalığı, yokluğu onların yüzlerinden okuyamazsınız. İçlerinde hangi problemlerin hesabını yapıyorlarsa yapsınlar, hangi derdin çözümünü arıyorlarsa arasınlar hep güler yüzlüdürler. Hep şükreder bulursunuz onları.
Gülünce gözlerinin içi gülüyor,
Kendimi senden alamıyorum…
Ne güzel söylemiş şair. Gülmek kadar insana yakışan başka bir şey var mıdır?
İnsanın gözlerinin içi gülmesi, okyanusa vuran öğlen güneşinin ışıldaması gibi göz kamaştırır. Karşıdakine bir sakinlik, bir rahatlık verir ve güven ortamı hazırlar.
Bilir misin ne demektir karmakarışık duyguların içinde çıkışa yol aramak.
Bilir misin ne demek hayatının milad noktasının olması.
Bilir misin ne demek her gün canını acıtan iğneleri bedenine saplamak.
Bilir misin söylediğin konuştuğun her şeyde insanların sana acıyan mı yoksa seven gözlerle mi baktığını ayırt edememek ne demek?