Kategoriler

Arşivler


Tarih 12 Ara 2015 Kategori: Mücella PAKDEMİR

CAN KIZ

CAN KIZ

Bir kız gördüm saçı belik.
Düğme kopuk; firar ilik.
Kollar ziynet, göstermelik.
Kaşı çata çata gelir.

Çekilmeye hazır fünye,
Şehrazat namından künye.
Umurunda değil dünya.
Etek tuta tuta gelir.

Omza kaymış mor şalını
Düzeltirken gör hâlini.
Dert kovanı, gam balını
Söze kata kata gelir.

El sürmeden kanadına
Kimler yanmamış od’una.
Taşlık yola inadına
Toza bata bata gelir.

Hem hınzırdır hem de hoyrat.
Nesi varsa bugün; hayret!
Haspam âşıklara hayrat,
İşmar ata ata gelir.

Gönüllerde tutmuş makam.
“Maşallah” olsun sadakam.
Sanki babası kaymakam,
Çalım sata sata gelir.
Mücella Pakdemir

Mâvera
www.kafiye.net


Tarih 12 Ara 2015 Kategori: Nezahat KAYA

Ey Oğul

Ey Oğul

Oğul, kader perdesi açılmazsa aldırma
Takdir ne ise odur razı ol, gönlü hoş tut
Ele geçmeyen için hâl ile kalbi kırma
O hâl ki dermanındır senden içerde hoşnut
Nefsi zorlayan şeyler başa beladır, unut

Her güçlükte birazcık bu tarafa gel kâfi
Sıkıntılar insanı zorda eder terbiye
Davut’un kıraatı kudsi davada safi
Yunus’un duasını dilden düşürmek niye
Emrine nazır olan aklınladır harbiye

Acziyetin, yolundan seni etmesin geri
İnsana varıyorsan büyümeye icabet!
Tana saklı güneşin daha doğmadan feri
Kör uykunun gözünden kaldırırken musibet
Başka yüzle baktıysan aynada mı garabet

Ey oğul , hayra gebe ne varsa Hakk’tan dile
Kim ki ’ tamım’ diyorsa gerçekten sapıtmış o
Hatasını saklayıp noksanı bile bile
Lisanına kattığı sözlerinde kıtmış o
Günah bağrına ateş, ruhuna yakıtmış o.

Nezahat YILDIZ KAYA
www.kafiye.net


Tarih 12 Ara 2015 Kategori: Nezahat KAYA

Dar Geçit

Dar Geçit

Göğsümüzde kuşlarla zamana yayılmışız
Bulutlu havalarda esen rüzgâra inat
Kimi gün hızlanmışız, dar geçitte yılmışız
Kendimizden içeri gönle sığmış kâinat
Vakt-i sehere değen düşlerde ayılmışız
Hırpalanan ömürde uyanık sayılmışız

Sırt döndükçe her şeye aşıp geçmişiz haddi
Türlü badirelerle atlatmışız serhaddi
Ucuz kahramanlıktan baş gösteren sıkıntı
Kibrin bataklığında olmuş büyük akıntı
Hasım olan duygular köprü atmış uzağa
Yelkenliler altında yakalanmış tuzağa
Mefkûre daraldıkça kahır üstüne kahır
Günülse eziyette kavgalarda yok tehir
İbrişime dizili sözü hafifletecek
Yumuşak kelimeler nerde vardı yetecek
Derbeder sinelerde sevilmenin iksiri
Fazlaydı aksi gibi kalbeydi yan tesiri
Kimin ne harcı idi bunca, keder endişe
Renklerle haşır neşir siyahtaydı pür neşe

Ahvale ağır gelen biri göç biri fırkat
İnsanın varlığıyla, yokluğuydu hakikat
Tavrı ağır ağyarın düşüncesi usulsüz
Kuşluk vakti eyvanı gezmek vardı gusülsüz
Bağrın orta yerine yüklenen ızdırabı
İstişare ederek batırmaktı mızrabı
Sabır çeken dillerden yükselirken vaveyla
Muzaffer bir acıya yenilmek miydi evla
İki ateş arası ne çok vardık bunalan
Bildik, vefasızlığın hazmı zor, hatrı yalan
Bildik ki zenginlikti… İlham kalbe girince
Ordan şah damarına hızla atlı sürünce
Hudutsuz ovalarda seferberdik nihayet
Süleymanın tahtına varıp konmaktı gayret

İzahı yok tarife akıl saf beden burhan
Titreyen ellerimiz heyecan bölüşüyor
Muhabbet meclisinde hicran hasrete düşman
Gaflet uykularında tüm azalar üşüyor
Sükûtu bilmemişiz, heyhat… Birazcık edep
Kendimizmişiz meğer helak olmaya sebep.

Nezahat Yıldızkaya
www.kafiye.net

 


Tarih 12 Ara 2015 Kategori: Nermin AKKN

GÖZLERİ GAYYA’DAN DERİN!

GÖZLERİ GAYYA’DAN DERİN!
Bir ömre bedeldi senin,gözlerimde gezinişin
Bir seyrisülûktuki an,Münteha’da bulmuştu son
Pişmanlığında değilim,ne çıkışın ne inişin
Bir seyrisülûktuki an,çekmiş gibiydim anason

Gözlerin gayyadan derin,başlangıcı bir seferin
Çıkılır mıki burdan,harcı mıdırki bir erin
Karıştırdım mekanımı,üstü neresiydi yerin
Bir seyrisülûktuki an,sorulmuyordu hiç pason

Keremin alevi gözler,yoksa Ferhatın dağı mı
Kırıp geçtim derininde,dalımı ve budağımı
Berzaha çektiler beni,kesip dünyayla bağımı
Bir seyrisülûktuki an,yergök sanki hepten fason

Nasıl sıvıştım bir bilsen gözlerinin tuzağından
Geçmem asla birkez daha,
yakınından uzağından
İndim şükür can havliyle,aşkın alev kızağından
Bir seyrissülûktuki an,gözlerime yağdı muson.

Tövbelerim olsunki son,sondur inişim gözünde
Sondur hemde benliğimden geçip sinişim gözünde
Şimseklerden berilerde bu son dinişim gözünde
Bir seyrisülûktuki an,dedim eyvah bu sefer son

Nermin Akkan
www.kafiye.net


Tarih 12 Ara 2015 Kategori: Hatice Kübra ÖKTEM

Gece Yürüyüşü

 

Gece Yürüyüşü

Gece yürüyüşü bir ki
Yıldızlar çok güzel
Asıldım uçlarından 
Ne yana dönsen kayarım

*

Gece yürüyüşü bir ki
Duvarda bir yazı var
Bin defa baktım gitme der gibi
Çatın bana vız gelir
Bir yıldızım uçarım

*

Gece yürüyüşü bir ki
Gökte iğne uçları
Ben hâlâ şaşar
Hâlâ ağzı havada yürürüm

*

Gece yürüyüşü bir ki
Adın duvarda ve
Muşamba bir bezde
Bu ne demektir
Kader ne demek ister bilirim

*

Gece yürüyüşü bir ki
Düşürme beni sev beni
Sonsuza dek başını okşar
Düğmeni iliklerim

*

Gece yürüyüşü sonsuz
Sana memnunum 
Seni severim 
Söz yıldızlara da söylerim,
….
Hatice Kübra Öktem
www.kafiye.net


Tarih 12 Ara 2015 Kategori: Nilüfer SARP

ANLAMAK ZOR VELAKİN

ANLAMAK ZOR VELAKİN
Uçarken üstümüzde kelebekler bembeyaz
Rüzgarın ıslığıyla düşerken semah yapar
Kimine keyif verir kimini vurur ayaz
“Elif elif diyerek incecikten yağar” kar

Ağaçların dalları ipekten tül yüklendi
Kartpostala benzedi karşı dağdaki çamlar
Zengin kayak peşinde fakire dert eklendi
Akşamın hüznü çöktü kapandı bütün camlar

Hiç durmadan yağan kar dönüşür canavara
Dağlardan yuvarlanan çığlar bir fecaattir
Kefen olup örtülür insana ve davara
Acıyla yaşananlar kış gelince mutattır

Bozkırda açan çiçek, güzel şehir Ankara
Büründü beyazlara nazlı gelindi sanki
Atasının yolunda giderken bahtı kara
Erisin bütün karlar aşkıyla öyle yan ki

Kar yağıyor sürekli ipeksi ve inceden
Neler getirir akla geçicidir bu dünya
Çekip çıkarsın bizi karanlık bir geceden
Himmet esirgenmezse mağfiret olur derya

Beyaz rüya içinde gönderilen elçiler
Anlatırlar durmadan anlamak çok zor lakin 
Kimi beni korkutur, kimi kalbe nur çiler
Anlatırlar sırları anlamak zor velakin
NİLÜFER SARP
www.kafiye.net


Tarih 12 Ara 2015 Kategori: Nazlı Saraç ORAK

ELLERİN MASMAVİ

ELLERİN MASMAVİ

Ellerin masmavi uzanıyor
Gökyüzüne,denize inat
Sıkıca sarıyor bedenimi
Kıskanıyor sarmaşıklar 
Hayıflanıyorlar böylesine
Tutunamadıklarına..

Kül rengi benzime can geliyor 
En sevdalı tavrımı giyiyorum 
Telaşla üzerime
Gelmelerinin en delicesini yaşamak
En tutkulusuna esir olmak için..

Ben olmayı çoktan unutuyorum
Biz olmanın içinden BEN’i çıkarıp
SEN oluyorum ey sevgili..
Sadece SEN….

Nazlı Saraç ORAK (Naz’ca)
www.kafiye.net


Tarih 12 Ara 2015 Kategori: Nazlı Saraç ORAK

Bunları Artık Biliyoruz

Bunları Artık Biliyoruz

Tarihin sırlarına gömülen ya da gündeme gelmeyen ve üzerinde durulmayan ilginç gerçekler vardır.Bunları öğrendiğimizde şaşkınlık içinde yeni bir bakış açısı daha ediniriz.

”Bunları biliyor muydunuz?’ soru cümlesinin altında yazan ilginç bilgiden sonra ”bunları artık biliyoruz başka başka” diyen yararlı bilgi meraklısı olmamızı diliyorum hepimiz için.

Köpeklerin her şeyi siyah beyaz gördüğünü çoğumuz biliyoruz.Bize göre şanssız olduğunu düşündüğümüz bu durumları gerçekte şöyledir;

Aslında köpekler iyi göremez.Belirsiz şekilde renkleri seçebildikleri için etrafını siyah beyaza yakın görürler.Kızılötesi ışınlar görmelerini zorlaştırır.Hareketli cisimleri iyi görürken,hareketsizleri algılamakta sorun yaşarlar.Karanlıkta bizden çok daha iyi görme yeteneğine sahip olan köpeklerin koku alma ve işitme duyusu da oldukça yüksektir.

Doğal yaşamlarını sınırlayarak,kendilerine moda bir aksesuar satın almış gibi bu üstün hayvanları sahiplenip gezen insanlar var günümüzde ne yazık ki.Bu tip insanların olmamalarını umut ederek ilginç ve acı bir tarihi gerçeğe geçmek istiyorum.

21 yaşında İstanbul’u fethederek adını 1453 yılına altın harflerle yazdıran Osmanlı Hükümdarı Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden 19 gün sonra gömüldüğünü biliyor muydunuz?

Ölümünün hastalıktan mı,zehirlenmeden mi olduğu hala çözülemeyen ünlü padişahın ölü bedeni tam 19 gün Topkapı sarayında bir odada oğullarının taht kavgası sebebiyle unutuldu.

Üzerindeki elbiseleriyle çürümeye yüz tutan cesedi oğlu Bayezid padişah ilan edildikten sonra Fatih Sultan Mehmet’in kendi adına yaptırdığı caminin avlusuna defnedildi!..

Geçmişte ve günümüzde bilinmeyen bir çok gerçekler olmakla birlikte gelecek tam bir muamma hepimiz için.Bu sebeple fallar,kehanetler,bilim kurgu film ve kitaplar oldukça ilgimizi çeker.

Elbette gerçek olan bilimin ışığında insanüstü çalışmalarla ortaya konulanlardır.

İnsanoğlu 20 temmuz 1969 yılında aya ilk kez adım attı.

Bu insan Amerikan Deniz Kuvvetleri pilotu Neil Armasrong’tu.

Yerçekimsiz ay üzerinde adımlarını atmaya çalışırken söylediği tarihe geçen sözü şudur;

” İnsan için küçük,insanlık için dev bir adım”

Neil Armastrong uzayda 8 gün 14 saat 12 dakika 31 saniye kalmıştır.

1969 yılından sonra uzaya gitme çalışmaları çok yol katetmiştir bilindiği gibi.

Geçmişte ve günümüzde bu dalda bir çok bilim adamı önemli çalışmalara imza atmıştır.

Gökbilimci ve Astronomlardan bazıları şunlardır;

ERATOSTHENES_ (M.Ö 200 Yılları) Dünyanın çevresini yaklaşık olarak doğru hesaplayan Mısır’da yaşamış bilim adamı.

ÖMER HAYYAM_ (1048-1131) Dünyanın ilk rasathanesini kuran ve Celali Takvimi’ni hazırlayan İranlı bilim adamı.

ALİ KUŞÇU_ (1403-1474) Osmanlı astronomi çalışmalarına önemli katkısı olan Ali Kuşçu,Fethiye adlı kitabında astronomi bilgilerini toplamıştır.

GALİLEO GALİLEİ_ (1564-1642) Modern astronominin kurucusu olan Galilei teleskopla gözlem yapan,Ayın kraterlerini,Jüpiter’in uydularını,Satürn’ün halkalarını ilk gören kişidir.

JOHANNES KEPLER_ (1571-1630) Gezengenlerin adını açıklayan ve Kepler adını taşıyan 3 temel yasa ortaya koymuştur.

EDMOND HALLEY_ (1656-1742) Kendi adını taşıyan Halley kuyruklu yıldızının kaşifidir.

ALBERT EİNSTEİN_ (1879-1955) Işık hızı,özel ve genel görellik kuramları,kütle-enerji eşdeğerliği gibi bir çok çalışmalarıyla uzay bilimi konusunda devrim yapmıştır.

EDWİN HUBBLE_ (1889-1953) Evrenin sürekli genişlediğini ispatlayan,yıldızların uzaklaştığını bize gelen renklerindeki farklılaşmalar sayesinde ortaya koyan ve Samanyolu’ndan başka galaksiler de olduğunu ispat eden bilim adamı.

JAMES VAN ALLEN_ (1914-2006) Dünya çevresindeki kendi adıyla Van Allen radyasyon kuşaklarını keşfeden ABD’li bilim adamı.

Bu alanda hızla çalışmalarına devam eden Nasa,Mart 2015’te şu önemli açıklamayı yapmıştır.Jüpiter’in en büyük uydusu Ganymede bir yeraltı okyanusuna sahiptir.ve Ganymede de Dünya’dakinden daha fazla su vardır.

Nasa daha önce Jüpiter’in diğer uydusu Europa ve Satürn’ün uydusu Enceladus’ta da yeraltı okyanusu olduğunu tespit etmişti.

Edebiyat ve sanata çok zaman esin kaynağı olan gökyüzü,ay ve yıldızlar mükemmel yapıtların ortaya çııkmasına neden olmuştur.Şarkılar,şiirler,romanlar ve filmler yüreklerde unutulmaz izler bırakmıştır.

Belki bir gün, kimbilir belki bir kaç milyar yıl sonra Yeşilçam filmlerine konu olan Halley kuyruklu yıldızının ışıkları içinde söylenecek şarkılar.

Yıldızların altındaki sarhoş gönüller

Samanyolunda erecek vuslata

Aşk yağacak gökyüzünden

Aşk o zaman…

 

Nazlı Saraç Orak (Naz’ca)
www.kafiye.net


Tarih 12 Ara 2015 Kategori: Nazlı Saraç ORAK

Şaşkın Çocuk Edison


Şaşkın Çocuk Edison

Okuldan gelen çocuk elindeki kağıdı annesine uzatırken,

”Bunu öğretmenim sana vermemi istedi”dedi.Kağıdı açan kadın okuduktan sonra oğluna sevgiyle bakarak sesli olarak okudu bu kez.

” Oğlunuz bir dahi.Okulumuz onun için çok küçük.Ve öğretmenlerimiz onu eğitecek yeterlilikte değil.Lütfen onu siz eğitin”

Aradan uzun yıllar geçti ve anne vefat etti.Yetişkin bir adam olan oğlu annesinin eşyalarını karıştırırken çekmecede o küçük kağıdı gördü.Anıları tazelenen genç adam heyecanla kağıdı açıp okumaya başladı.

Kağıtta, ”oğlunuz şaşkın ve akıl hastası bir çocuktur.Bu yüzden okulumuza gelmesini istemiyoruz.” yazıyordu.

Saatlerce ağladıktan sonra günlüğüne şu satırları yazdı.

”Thomas Alva Edison,kahraman bir anne tarafından yüzyılın dahisi haline getirilmiş şaşkın ve akıl hastası bir çocuktu!..”

Bu olağanüstü hikayenin düşünsel derinliğinden çıkmadan etrafımıza ve kendimize yeni bakış açıları oluşturmaya başlamakta yarar olduğunu düşünüyorum.

Bir çok zeka ve beceri sahibi kişilerin belki çocukluktan başlayan farkedilememe ya da yanlış değerlendirilme sebebiyle ziyan olduğu gerçeği oldukça üzücü.

Eğitim sisteminin farklı ve yeni düzenlemeleriyle yapılan dayatmalar,sınırsız bir yaratıcılığa sahip beyinleri belli bir kalıp içine yerleştirmeye çalışıyor.

Bunu reddeten beyinler farklı davranışlarıyla dikkat çekerken ne yazık ki çevresindekilerin algı düşüklüğüne maruz kalabiliyor.

Tıpkı Edison’un yaşadıkları gibi.Dahiliğinin annesinin genlerinden geldiği bir gerçek.Öğretmeninin değil de annenin sözlerinin doğruluğu bunu açıkca ortaya koyuyor.

Oğlundaki olağanüstü özellikleri farkeden annenin çabası, inancı ve sevgisi bizi nasıl da aydınlattı değil mi?!..

Thomas Alva Edison;

1847 yılında (Amerika) Ohio’da dünyaya geldi.Daha çocuk yaşlarında evlerinin bodrum katında bilimle yolculuğa başlarken hedefi yaşadığı yüzyılın dahisi olmak mıydı bilinmez.Ama beyninde tasarladıklarını gerçekleştirmek için yılmadan çalışmanın şart olduğu bilincine sahip şaşkın bir çocuktu o!..

Henüz 12 yaşındayken ailesine maddi katkıda bulunmak zorunda olduğu için pazarda meyve,tren garında dergi ve gazete satıyordu.Bu arada trenin yük vagonuna kurduğu baskı makinesiyle haftalık gazete çıkarıyordu.Bir gün içinde kimyasal madde olan bir tüpün yere düşmesi sonucu çıkan yangında Edison ömür boyu ağır işitmesine sebep olacak şekilde yaralandı.

Çalışmalarına sesli telgraf üzerinde devam ederken,otomatik tekrarlayıcılı telgraf cihazını buldu.Karbondan iletici eklemesiyle telefonun temelini atmış oldu.

1877 yılında ses kayıt cihazını icat etti.

Laboratuarında sabahlara kadar azimle çalışan Edison’un en büyük hayali elektrik arkıyla çalışan bir ampul icat etmekti.14 ay durmaksızın çalışması sonucunda 1879’da yüksek gerilimli elektrik üreteçlerinden sağladığı akımla çalışan flamanlı elektrik ampulünü halka tanıttı.

1883 yılında bu icadını geliştirerek akkor lambanın üretimini sağladı.Böylece ampulün halk arasında yaygınlaşarak kullanılmasına başlandı.

Thomas Alva Edison 1931 yılında New Jersey’de vefat ettiğinde ardında insanlık tarihinde önemli çığır açan 1000’i aşkın icadın yanısıra gözlemleriyle dolu 3400 adet not defteri bıraktı.
 

Bir annenin inancıyla,

Azimli ve yaratıcı zekalı

Şaşkın bir çocuğun ışığıdır

Gecelerimizi aydınlatan…

Nazlı Saraç Orak (Naz’ca)

www.kafiye.net


Tarih 12 Ara 2015 Kategori: Gülşen EKER

SELAM SANA

SELAM SANA

Selam sana 
Beni her sabah
Bağrına basan gökyüzü
Sana da selam 
Fırından yayılan 
Taptaze ekmek kokusu

Selam sana gözleri kendinden büyük çocuk 
Hoşnut yürüyen adam nasırından
Dönüş sinyalini vermeyi unutan şoför abi
Size de selam

Boş ceplerimle
Sıcacık düşlerim
Dumanı üstünde gençliğim
Unutmadım sizi de

Selam hepinize

Gülşen EKER
www.kafiye.net