Kategoriler

Arşivler


Tarih 27 Şub 2016 Kategori: Nesrin Önem

Sevda Çiçeğim

Sevda Çiçeğim
Paramparça toprağımdan, açtı sevda çiçeğim
Ayaklarım koşmazken, ısrarla gideceğim
Belki zorlanacağım, eşiğinin kuytusunda
Öz güvenim oldukça, kararımı bileceğim

Çatlayarak her bir yanım, kurusa çöller gibi
Filizlenir köklerim, yinede susuz kalsa
Gönül feryat figanın, yankısından boğulsa
Dillendirir sevdayı,aşkı öbek öbek dolsa

Hiç değeri kalmazken, gelip geçen yılların
Ardı sıra peşimde, gezinir gölgesiyle
Tutup yakayı salmaz, kavrar pençeleriyle
Sanki fırlatır oku, kalbin derinliğine

Tam umudun sınırında, mucizesi bilirdi
Yüreğe su serperek, eteğinde eğildi
Canına canan olup, gönül öyle sevindi
Rüyalar ülkesinde, sırma telli gelindi

Duysunlar haykırdıkça dağa, taşa, bayıra
Avazım çıktığınca, yeri göğü sallar gibi
Gözler kamaştırdıkça, yoracaklar hayıra
Sabırların yamacından, açtı sevda çiçeğim

Nesrin Önem Demir
27 02 2016
www.kafiye.net


Tarih 27 Şub 2016 Kategori: Hatice Kübra ÖKTEM

Bahar Ağacına

 

Bahar Ağacına

Bahar da ayrı bir hengameyle geliyor. Son iki gündür çok neşeliydim, sanıyorum bunu karşıdaki bahar ağacına borçlandım, tamam biraz da içini açan kurnaz kargaya, ya da her neyse işte canım, sonuçta ölene dek bir şeylere borçlu yaşıyor ve ödüyoruz.

Az evvel elektrikler gitti. Akşam yemeğini mum ışığında yedik. Cahit abigilin vitrinlerini sökerken bana hediye ettiği mermer şamdanda. Bilgisayar şarj olduğuna göre elektrik gelmiş ama kalkıp acmiyorum işte onu. Yazım bitene dek onu istemiyorum. Evet duydun, istemiyorum.

Üsküp sevda şarkısı çalıyor. Aşkın acısına ferman diyorlar, ellerin fermanı vız gelir bana, diyor. Ne naif şarkıdır, bahar gibi gelir, o ağaçtan kiraz çiçeği gibi düşer. Gönlümün kışında yaz getir bana… Gönlünün fermanı yaz getir bana…

Dışarıda fırtına çıkmış. Akşamüstü uyuyakalmışım. Uyuyup uyandım ki rüzgar evin içinde. Oysa gece hiçbir zaman bu kadar karanlık değilmiş. Aşağıda çocuklar oynarken bahar daha bir gelir olurmuş. Sahi uyuyunca her şey de geçiyormuş. O kara kedi o şapşal kargayı kendi akşam yemeğinde mideye indirmiş. Ben sırf onlar da aç kalmasın diye fazla fazla yemek yapıyorum.

Şimdi üçüncü kez aynı şarkıyı başa sardı Ömer. Yemeğini yeyip bütün tabakları iç içe koydu. Bir bardak su içti ve fotoğraf albumlerini kurcalıyor. Az evvel, bu yerde oturan sakallı adam kim, dedi. Ah o mu… Mekanı cennet olsun Ahmet Uluçay. Hani Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak… Ha tamam dedi, bildim. Bilmek ne güzel.

Şarkı dörde sardı. Artık kalkıp ışığı yakayım. Işıklar insana umuttur. Masayı toplayıp kahve yapayım. Bu gece Mine annesini Karabük’e uğurlayacak. Uğurlamak ne güzel. Gece gel bizde kal dedim film izleriz, dayanamadı. Ona içinde yaşadığım deri’yi izleticem. Umarım alt üst olmaz. Olursa da sarılıp ağlarız artık ha Mine.

Ah…Bana düşen budur, bana düşen budur, bana düşen, asılmış bir perdenin benden aldığı gökyüzüdür, demiş sevgili Furuğ Ferruhzad. Hadi bugünü de böyle bitirelim. İyi geceler olsun.

Mumlar yarıya indi. Yanmaktır bu, sessiz sedasızdır. İçinde ne sakladığını kim nereden bilir. İnsan ya bu… Kabuğu olmasa çok da üşür. Hem çok üşür. Çok üşür.

Şarkı kaça sardı. 
(Yediye sarmış)

Hatice Kübra Öktem
www.kafiye.net


Tarih 27 Şub 2016 Kategori: Sema DAĞLI

ÖZLEDİM SENİ..

ÖZLEDİM SENİ..

Bir zaman mutluydum elin elimde,

Sevdiğim,ben seni çok özledim,çok.
Aşkın yüreğimde,ismin dilimde,
Sevdiğim, ben seni çok özledim,çok.
***
Gönlümün sultanı, nereye gittin
Gittin de kalbimi perişan ettin
Günahsız canımı batağa ittin
Sevdiğim,ben seni çok özledim,çok..
***
Sineme dağ çektin bu gidişinle
Gönül harayımı gel de bir dinle
Neden yetişmedik murada senle
Sevdiğim,ben seni çok özledim,çok..
***
Aylarım ötüştü,yıl tamam oldu
O al yanaklarım sarardı,soldu
Şimdi yüreğime çile,dert doldu
Sevdiğim,ben seni çok özledim,çok..
***
Gözlerim yollarda,ruhum intizar
Sensiz bu gen dünya inan bana dar
Seni bekliyorum ,gel vefasız yar
Sevdiğim,ben seni çok özledim,çok..

Sema Dağlı.
27.02.2016.
www.kafiye.net

Tarih 27 Şub 2016 Kategori: Yegane Sercuvarlı

SEV BENİ

SEV BENİ
KOYMA BENİ DÜNYADA TEK,
HEM BALIM OL,HEMDE PETEK,
BENİM SENİ SEVDİYİMTEK,
SEN DE SEV BENİ,SEV BENİ !

HER DAKKADA NAZIMI ÇEK,
SARIL BANA,ÖZÜNE ÇEK !
SEN BÜLBÜL OL, BEN DE ÇİÇEK,
SEN DE SEV BENİ,SEV BENİ !

KONTURUM YOK ZENG ELEYİM,
HASRETİ BÜKÜB BELEYİM,
YANIB KÜL OLUB ÜREYİM,
SEN DE SEV BENİ, SEV BENİ !

GEL KOLUM OL, KANADIM OL,
GÜNEŞGİBİ,İÇİME DOL !
BİR DÜNYADI GÖNLÜMDE YOL,
SEN DE SEV BENİ,SEV BENİ !
Müellif__ Yegane Sercuvarli__
21__11__2015_
www.kafiye.net


Tarih 27 Şub 2016 Kategori: Ülkü DUYSAK

GİZEMLİ KADIN

GİZEMLİ KADIN
Yüzünde güller açmış, yanağında gamzeler,
Söyle gizemli kadın, yaz mısın bahar mısın?
Gözlerinde aşk oku, bakışın bağrım deler,
Benimle ömür boyu yaşamaya var mısın?

Sabahın ilk ışığı, gecemin yıldızısın
Düşlerimde salınan bir perinin kızısın
Ah, bilsen yüreğimde ne de yaman sızısın,
Benimle ömür boyu yaşamaya var mısın?

Ülkü Duysak
www.kafiye.net


Tarih 27 Şub 2016 Kategori: Ülkü DUYSAK

GECELER

GECELER
Yorgun umutlarımın hayallere daldığı,
Gönlüme usul usul iner kara geceler.
Rüzgârın dokunduğu, yağmurun yıkadığı,
Yüreğime sel olup akar kara geceler.

Maziyi ağlatarak gölgesinde zamanın,
Fikrime ince ince sızar kara geceler.
Tedirgin ufuklarda bekleşirken baharın, 
Ömrümün renklerini çalar kara geceler.

Ay şafağı söylerken hasretin türküsünü,
Beni yalnızlığıma boğar kara geceler.
Uyutup ruhumdaki sevdanın ülküsünü,
Şehrin sokaklarına salar kara geceler…

Artık söylemez dilim, yürek zaten yaralı.
Ateş olup bağrıma dolar kara geceler.
Gönlüme nispet yapar yıldızların halayı,
Zindan saraylarını kurar kara geceler.

Ülkü Duysak
www.kafiye.net


Tarih 27 Şub 2016 Kategori: Ülkü DUYSAK

İNSANA DAİR

İNSANA DAİR
Kendi ördüğü duvarlarını yıkabilmeli insan, genişletebilmek için dünyasını… Ve o geniş dünyada özel özgürlükler yaratabilmeli kendine… Ve o özgürlükleri kullanarak hayalleriyle, sevdasıyla, sıkıntılarıyla, acılarıyla, iyi-kötü yaptıklarıyla yüzleşebilmeli…

Görebildiği ufukların sınırlarını genişletebilmeli sonra… Her kapıyı açabilecek güzelliklerle doldurmalı yüreğini… Gülümseyebilmeli… Tutabilmeli güzelliğe uzanan elleri; dil, din, ırk ayırımı gözetmeksizin…

Bir çocuğu sevindirebilmeli; onun gözlerindeki ışık selini görerek okşayabilmeli saçlarını…

Penceresine uzanan ağaç dallarını fark edebilmeli, bahçesi olmasa da evinin… Camına dokunan aç güvercinleri görebilmeli… Kendisi için belki de hiçbir şey ifade etmeyen kırıntıların minik kursaklarda tokluk yaratacağını düşünerek doyurabilmeli onları…

Yüreğinden atarak kini ve nefreti, sevebilmeli insan; insanı, hayvanı, börtü böceği… Ve sonra da insanca yaşamanın onurlu duruşunu gururla sergileyebilmeli…
Ülkü Duysak
www.kafiye.net


Tarih 26 Şub 2016 Kategori: Ayfer AKSOY

Tut Yüreğimin Kıyısından

Tut Yüreğimin Kıyısından
Eyy kalbimin sahibi
Derin bir ıssızlıkta
Bir çocuğun çırpınışları bu
Kaç vakittir uyuyor sevdam
Gör artık ardına attığım şiirleri
Gel artık
Şu mısralara bir ilmekte sen at
Al beni girdabın koynundan..

Nasılda tutuldum
Zemheri ayazının ortasında
Geçmiyor dinmeyen yürek h/arım
Sonsuzluğa yol almış yorgunluğum 
Hızını kesmiyor
Alnından vurulmuş zaman
C/ana gelmiyor…

Aylar ayı muştularken
Bu kaçıncı savruluşun sözlerime
İçimde koca bir boşluk yankılanıyor
Boynum sensizliğin ayak ucunda
Mazi ensesinden yakaladığı 
Bir günü daha almadan koynuna
Yetiş
Okşa sol yanı yetim kalmış 
Sevdamın başını..

Ben seni
koca bir sevdaya 
Kahraman yaparken
Sende çek ölü ruhumu 
Tenimden sıyır
Tut yüreğimin kıyısından

Seni bana bağışla..

Ayfer Aksoy
www.kafiye.net


Tarih 26 Şub 2016 Kategori: Mücella PAKDEMİR

BİR BAŞKAYDIK ESKİDEN

BİR BAŞKAYDIK ESKİDEN
Ağzından bal damlayan ne güzel insanlardık! 
Sevgilinin saçına zülüf derdik eskiden.
Gözümüzle konuşur, gönlümüzle anlardık.
Özü sözü tutana elif derdik eskiden.

Biri ortak arasa yanmak için derdine,
Bakmazdık ne gündüzün ne gecenin dördüne,
Yalan bahanelerin sığınmadan ardına,
Yetişip yokuşları düz ederdik eskiden.

Bilirdik, komşu muhtaç komşusunun külüne.
Damat oğulla birdi; kızlar denkti geline.
Kaynaşır, anlaşırdık, düşmezdik el diline,
Neşede ve tasada beraberdik eskiden.

İki – üç gün sürmezdi, sevdamız ömür boyu.
Sevmişsek fark etmezdi parası, pulu, soyu.
Âşığın mâşukuna olmazsa olmaz huyu;
Kıskanır, buram buram naz tüterdik eskiden.

Evlât baba izinden başka bir yol seçmezdi,
Helâl rızık kazanır, haram yiyip içmezdi.
Hizmette kusur etmek hayâllerden geçmezdi.
Annenin ayağına gül sererdik eskiden.

Bir elin verdiğini ötekisi bilmezdi.
Fakirler ağlıyorken tuzu kuru gülmezdi.
Sen – ben ayrımı yoktu; topyekûn herkes, bizdi. 
Arkadaş hatırını çok güderdik eskiden.

Adabımuaşeret kuralı gereğince,
Oturmazdı küçükler büyüklerinden önce.
Makbuldü selâm vermek ahbabını görünce.
Muhabbet bağlarında aşk dererdik eskiden.

Kaba saba değildik; ince ruh meziyetti.
Yanı kırık, nahoş lâf, duyana eziyetti.
Ezkaza yanlış yapsak özür sunmak diyetti.
Nezaket lisanından taç örerdik eskiden.

Küssek bile sırt dönmez, yüz yüze görüşürdük,
Mendili kurutmadan, ilk fırsat, barışırdık,
Başköşeye oturtur, ikramda yarışırdık,
Kırk kişi bir ekmeği bölüp yerdik eskiden.

Hiç kimsenin hukuku edilmezdi göz ardı.
Dostun dosta güveni can bedeli kadardı.
Sözden dönmek ayıptı; ahdin önemi vardı.
Gününü beklemeden borç öderdik eskiden.

Kaşla göz arasında nasıl değişti zaman?
Fitne fesat kol gezer; tahta kurulmuş güman.
İnsanlar kötülükte şeytandan daha yaman.
Bilseydik kabrimize tez girerdik eskiden.

Mücella Pakdemir

MÂVERA

www.kafiye.net


Tarih 26 Şub 2016 Kategori: Nur UYGUN

BABAMA MEKTUP

BABAMA MEKTUP

Çok yalnızım baba. Derdimi sevincimi paylaşacak ne bir dostum ne de bir yarenim var. Ara da bir rüyalarıma gelip bana sımsıkı sarılışın da olmasa.

Seni öyle çok özledim ki baba.
Öldü dediklerinde ilk dudaklarımdan dökülen; “Hasret gittik” oldu. Mezarını köyde hazırlatmışlar. Seni alıp köye götürdüler. Bir kez daha yıkıldım baba. Bir kez daha kırıldım. Yine kaderde ayrılık vardı baba. Ne olurdu sanki, mezarın bari burada olsaydı. Sık sık gelir dertleşirdim seninle.
Toprağını okşardım aksakal düşmüş yanağının yerine. Toprağını çiçeklerle bezerdim, sonra da tek tek koklardım pamuk saçlarının yerine.
Ne olurdu baba, bari bizi şimdi ayırmasalardı. Çok yalnızım baba çok. Arada rüyalarıma gel baba. Her zaman olduğu gibi beni sımsıkı sar kollarına, her zamanki gibi göğsüne bastır beni ta ki sıcaklığını hissedeyim. Özletme emi. Sana çok ihtiyacım var baba. Seni çok özledim, seni çok özledim baba.
Dile kolay baba. Tam 14 yıl oldu bizden ayrılışın. Dile kolay tam 14 kez tekrarlanan, hasret dolu sensiz geçen 365 gün.
Dün sabah ailece kahvaltıya oturduk. Bir an gözüm televizyona takıldı ve o an rüyama geldiğini hatırladım. Birden gözlerimden yaşlar akmaya başladı baba. Boğazım düğümlendi. Sessizce sofradan kalktım kimseye bir şey diyecek durumda değildim. Kızım fark etti ama hiçbir şey demedi.
Çayımı aldım çekildim bir köşeye. Kafamı dağıtmaya çalışırken bir taraftan da sessiz sessiz ağlıyordum, buna ağlama da denmezdi çok tuhaf bir şeydi, ağlamıyordum ama gözyaşlarım sel olmuş akıyordu engel olamıyordum. Sanki pınarından taşmış seller gibiydi ve her bir damlasından hasret fışkırıyordu.
Derken bir dostumla paylaştım bu durumu “ Hadi babana bir dua okuyalım” dedi. Beni çok mutlu etti baba. Biraz olsun içime su serpilmişti sanki. Sıcak bir dost elinin yüreğe dokunması! Her ne kadar senin elinin sıcaklığı gibi olmasa da. Allah razı olsun o zor an’ da yüreğime dokunan o dost elden.
Gün boyu hep aklımda gördüğüm rüya vardı, çok etkilenmiştim. Rüyamda, bir yerden geliyorsun ve yine her zaman olduğu gibi bana sıkıca sarılıyorsun sıcaklığını hissediyorum. Daha sonra yanaklarımdan üç kez öpüyorsun ve yüzünde büyük bir tebessümle memnuniyetini belirtiyorsun.
Sabah uyandığımda hiç bir şey hatırlamıyordum ta ki kahvaltıya kadar.
Yokluğun her geçen gün içimde o kadar ağırlaşıyor ki baba. Tek tesellim rüyalarıma gelişin oluyor ve çok güzel bir yerde olduğun. Seni son gördüğümde yüzünde tatlı bir tebessüm oluşu.
Baba seni öyle çok özlüyorum ki. Her aklıma gelişinde sol yanımdan bir ateş yükseliyor, boğazımda düğümleniyor ve gözlerimden alev alev taşıyor.
Çok zor baba, çok zor. Kime tarif etsem kimse anlamaz ki beni. Kimse anlamaz ki bir kanadımın kırıklığının acısını. Sen bize kol, sen bize kanattın. Sen evimize kapı, sen yuvamıza çatıydın. Sen gidince neler değişti bir bilsen baba. Dağıldık baba. Darma duman olduk. Esen yellerle her birimiz bir yere savrulduk. Toplanamaz olduk dağıldığımız hiçbir dağdan.
Her şeye rağmen bize emanetin için annem için ayakta durmalıydık. Hep onun yanında olmalıydık.
Sabır diyorum kendi kendime sabır.
Rabbim ne büyük bir nimet vermiş bizlere. Çok şükür!
Sen yine de rüyalarıma gel baba, seni çok özlüyorum.
Biliyorum baba, çektiklerimi sende hissediyorsun.
Beni yalnız bırakma emi baba.
Seni çok seviyorum.
Seni çok ama çok özlüyorum.
İlk göz ağrını daha fazla özletme emi baba.

23–03–2012
Nur UYGUN
www.kafiye.net