Kategoriler

Arşivler


Tarih 27 Nis 2014 Kategori: Teslime OKSAL

AŞK


AŞK

Sonsuz bir ırmak gibi
Akıyor,akıyor gönül pınarım
Benim adım sevda
Benim adım aşk ateşi
Geçtiğim yolları yakarım
Nice sevdalar vardı
Yandı, yandı kor oldu
Kimide cehennem ateşiyken,
Yavaş, yavaş kül oldu
Ben çağlayanım dağ aşarım
Aşk yollarında sel gibi taşarım
Gözü kara fırtına olur,
Sevda külleri savururum
Bazende durulur
Dingin bir göl gibi
Sessizce içime çekerim
Karanlığımda kaybolursun

Teslime Oksal
www.kafiye.net


Tarih 27 Nis 2014 Kategori: Şevki KAYATURAN

Ahirete Yolculuk


Ahirete Yolculuk

Hava açık güneşli birden bulutlar çöktü
Gök yarıldı bir anda sağanak yağmur döktü
Azrail denen melek bir anda çarpıp büktü
Hesapta hiç olmayan ölüm şimdi karşımda
Ağlaşıp duruyorlar sevenlerim başımda.

Yoktu bir şeyi diyen dostlarım şimdi üzgün
Ne mutlu ki diyorlar yaşıyordu çok düzgün
Uzattılar ortaya dediler buymuş yazgın
Konu komşu dizilmiş duruyorlar karşımda
Çok sevdiğim evladım dikiliyor başımda.

Tezden alıp götürüp imamla yıkadılar
Teneşirde hazırken pamuğu tıkadılar
Kefen diye bir beze üç parçaya sardılar
Koydular bak tabuta dizildiler karşımda
Önde imam ve dostlar musallanın başında.

Tekbir alıp birlikte kıldılar namazımı
Yüklendiler tabutu çeken yok ki nazımı
Geriden gelenlerden dinle alın yazımı
Kabristanda mezarım tam önümde karşımda
Ne de çok seven varmış toplandılar başımda.

Baştan belden ayaktan tutarak indirdiler
Sağ yanına diyerek şöyle bir döndürdüler
Üzerimi tahtayla hasırlarla örttüler
Sırayla toprak atan çekiliyor karşımda
İmam Kur’an okuyor mezarımın başında.

Dostlar nasıl geldiyse öyle hızlı gittiler
Amelimle baş başa koyarak terk ettiler
Münker, Nekir melekler başucumda bittiler
Rabb’ın Nebi’n kim diye duruyorlar karşımda
Allah, Muhammed derken beklediler başımda.

Cevap doğru olunca kabir de genişledi
Münker, Nekir’e dünüp bazı şeyler söyledi
Dünyadayken yazdığı ”ilahi” buydu dedi
Allah diyor yüreğim konuştukça karşımda
Melekler Kur’an okur görebilsen başımda.

Kelime-i Şahadet getirenler dünyada
Uyur gibi yatarlar zannedersin rüyada
Kayaturan son hesap mahkemeyi Kübrâ’da
Amel defterim gelmiş duracakmış karşımda
Can Muhammed Mustafa, Şefaatçi başımda.

(31.08.2010 Saat: 10.58)
Şevki Kayaturan
www.kafiye.net


Tarih 27 Nis 2014 Kategori: Ümran YILDIRIM

Bana Sürpriz Yapmış


Bana Sürpriz Yapmış

İnanmıyorum bir de bana sürpriz yapmış.!
Baharlar o çocuk gülüşümüzde saklıydı.
Ne zaman gülsek çiçek açardı.
Öyle utana sıkıla değil.
Güldük mü canımızdan can katardı.
Bir de arkadaşlık,dostluk,sevgi diye bir şey vardı.
Bir bakıştık mı yer yerinden oynardı.
Benim de bir arkadaşım vardı
Yüreğinde kocaman bahar taşırdı.
Bir ara hiç unutmuyorum
Parkta,bankta oturmuşum
Aniden çıka geldi.
Gelişi zaten bahardı da
Bana sürpriz yaptığı o anı hiç unutamıyorum.!

Ümran Yıldırım
www.kafiye.net


Tarih 27 Nis 2014 Kategori: Elvan USUL

İSTERSEN DAĞLARI DEVİRİRSİN


İSTERSEN DAĞLARI DEVİRİRSİN

 

İnsan isterse, gerçekten, ısrarla isterse dağları devirir.
Herhangi bir isteği, gerçekleşmemişse bir insanın, onu yeterince
istemediğinden, neyi, nasıl istemesi gerektiğini bilmediğinden ya da isteği
uğrunda çaba sarf etmediğindendir.

 

Allah, İnsan suresi 30. Ayetinde mealen “Allah dilemedikçe
siz dileyemezsiniz” buyuruyor. Eğer insan bir şeyi istiyor ve diliyorsa, zaten
Allah onun dilemesine müsaade etmiş ve duaya icabet edeceğini de açıkça
bildirmiştir. Bu durumda kimsenin kadere sığınma lüksü olamayacağı gibi, nasıl
istediğimiz ve ya isteyeceğimiz bu doğrultuda daha da önem arz etmektedir.
İsteklerin önceliği, ivecenliği belirlenip, gerekli planlar
yapılıp, organize edip çalışmaya başlamak gerek evvela. Çalıştım çalıştım
olmadı, istedim istedim olmadı diyip vazgeçmek baştan kaybetmektir.
Peygamberimiz, “duada ısrarcı olunuz” buyurmuştur. İnsan isteklerini dua ile
Allah’tan diledikten sonra, oturup beklemeyecek. Çalışmaya devam edecek ki
duada da, istemede de ısrarımız, sebatımız, azmimiz bizi sonuca erdirsin. Fatih
Terim’in güzel bir sözü vardır: “ yenildiğin zaman değil, vazgeçtiğin zaman
kaybedersin”. Bu söz hakikatin ta kendisidir. Liderimiz, Mustafa Kemal Atatürk,
eğer vazgeçmiş olsaydı, ne ben bu yazıyı yazabilirdim şimdi, ne de siz
okuyabilirdiniz. Kim bilir, hangi milletin egemenliğinde dağılmış, yok
olmuştuk. “Paramız yok, silahımız yok, ordumuz yok, her yer işgal altında” gibi
kuvvetli mazeretlere bile sığınmayan bir liderimiz varken, hiç mi örnek almayız
onu.

 

“Bismillah” diyip başladı mı insan çalışmaya, hangi iş
kurtulur elinden, hangi hedef uzak kalır? Başlamak bitirmenin yarısıdır, diğer
yarısı ise çalışmak, sebat etmek ve tevekkül etmektir.“Üç günlük dünya, ne
uğraşacağım” diyip geçmek mi, kaliteli bir yaşamla ömür sürmek mi? İnsan önce
buna karar vermeli. Verdiği karar yaşamını kalitelileştirmekse şayet, bu
kalitenin, gökten zembille inmeyeceğini de bilmeli. İsteği her ne ise, ona
ulaşmak adına gereken gayreti, çalışmayı, özveriyi gösterdikten sonra tevekkül etmeli.
Kuran’da, “Çalışanların ücreti ne güzeldir. Onlar ki sabrederler ve Rablerine
tevekkül ederler.” buyrulmaktadır (Ankebut 29/58-59). Çalışanın ücreti olur da,
bir amaç uğruna, bir dileğin gerçekleşmesi yolunda, kaliteli bir hayat için
verilen emeğin ücreti –mükâfatı- olmaz mı? Elbette ki olacaktır. Kimi bir ses
hızıyla, kimi bir menderes edasıyla ama illaki sonuca varacaktır.

 

İnsan, istekleri sınırsız olan sosyal bir varlıktır. Her
isteğini hemen her an kavuşmayı dileyenler, kusura bakmasınlar ama hayal
görüyorlar. Zira zirveye adım adım, gök delene basamak basamak çıkılır. Kimi
asansör kullansa da o kapı, illaki her kata uğrayacaktır. Bir de bu adımları
atmadan, uçarak zirveye ulaşanlar var ya, işte onların, zirveyi mekân
edinemedikleri de gün gibi aşikâr bir gerçektir. O halde insan, duasına,
azmini, çalışmasını, gayretini ve sabrını ekler sonra tevekkül ederek devam
ederse, işte o vakit dağları devirebilecek gücün sahibi olur.
İste, çalış, tevekkül et. İste, çalış, tevekkül et. İste,
çalış, tevekkül et. Ne zaman sonuca ulaşıp muradına erdin, işte o zaman da
şükür et.
Elvan USUL
www.kafiye.net


Tarih 27 Nis 2014 Kategori: Şerife BADISABA

Gözdü Aşka Ağlayan


Gözdü Aşka Ağlayan

Gözlerime bakarak türlü hayale dalan ,
Gözdü aşka ağlayan inkâr mı ediyorsun …?
Düşen her damla yaşta beni ummana salan ,
Özdü aşka çağlayan inkâr mı ediyorsun…?

Şerife Köksal Badısaba
www.kafiye.net

Her gece gözlerini karanlığa çizerken ,
Yıldızlardan yol bulup ufukları gezerken ,
Hüznün cenderesinde kederimi ezerken ,
Gizdi aşka bağlayan inkâr mı ediyorsun…?

Gamzelerini öptü gözünden yaş akarken ,
İz bıraktı yanakta ateş gibi yakarken ,
Gönül penceresinden meçhullere bakarken ,
Közdü aşka dağlayan. inkâr mı ediyorsun…?

Bad_ısabayı üzen sitemkâr dillerindi ,
Zülfümün tellerine dokunan ellerindi ,
Can evimde sızlayan kanayan güllerindi ,
Sözdü aşka tığlayan inkâr mı ediyorsun…?


Tarih 27 Nis 2014 Kategori: Saffet ÇAKIR

GÜZEL AHLAK

GÜZEL AHLAK

Ahlak bir davranış biçimidir. İnsanlara özgüdür. Ahlak ,güzel  ve  çirkin olmak üzere iki kısma ayrılır. İyi ahlak ,kur’an ve sünnetin ışığında insanların razı olduğu en güzel davranış biçimidir.Çirkin ahlak ise.Allah’ın ve resulünün yasakladığı insanların hoşnut olmadığı davranışların bütünüdür. Güzel ahlak ,o kadar güzel bir meziyettir ki bütün insanlar huzur içerisindedirler.Hatta hayvanlar ve cansız varlıklar bile güzel ahlakın hakim olduğu yerde uyum ve huzur içerisindedirler. Peygamberimiz ahlakı tarif ederken , buyuruyor ki,’’Güzel ahlak,güler yüzlü olmak, hayır işlerde el açıklığı ve kimseye eziyet etmemektir.’’ (1) İslamın özü güzel ahlaktır . Yüce dinimizin amacı güzel ahlakın insanlığa hakim olmasını sağlamaktır. Dünyada huzurun sağlanmasını temin ederek ebedi saadetin kazanılmasını hedeflemektir.

Yüce Allah kuran da buyuruyor ki.: ‘’Muhakkak Allah adaleti,iyiliği ve yakın akrabaya bakmayı emreder,azgınlığı,çirkinliği ve hayasızlığı yasaklar.Tutasınız diye Allah size böyle söylüyor.’’(2)ayeti kerimesi bize güzel ahlaklı olmamızı ,çirkinliklerden uzak olmamızı emrediyor.  Güzel ahlaka su gibi hava gibi  birey ve toplum olarak muhtacız. O halde güzel ahlak ,güzel söz söylemekle başlar.sonra insanın fiillerindeki güzel hareketlerle devam eder, insanın kendisine yapılmasını istediği güzel davranışları başkalarına yapmasıyla kemal bulur.  Güzel ahlak başkalarının haklarına riayet etmektir. İnsanların malını onurunu korumaktır, çevreyi korumaktır, trafik kurallarına uymaktır. Kısaca toplumla, tabiatla uyumlu yaşamaktır.Güzel ahlak, selam vermektir,hastaları ziyaret etmektir, yoksulların ihtiyacını karşılamaktır,okumaya maddi gücü yetmeyenleri okutmaktır ve paylaşımcı olmaktır.
İslam dini güzel ahlak üzerine kurulmuştur. Güzel ahlaklı insanlar cennetle müjdelenmiş, kötü ahlaklı olan insanları ise peygamberimiz defalarca uyarmış ve mahşer gününde çeşitli müeyyideler ile karşı karşıya kalacaklarını haber vermiştir. Güzel ahlaklı insanları cennet ile  müjdelemek için, Peygamberimiz buyuruyor ki: ‘’Ben şu üç kişinin cennete gireceğine kefilim; haklı olduğu halde çekişmeyi bırakan kimse için cennetin avlusunda, şakada olsa yalan söylemeyen kimse için cennetin ortasında, ahlakını güzelleştiren kimse içinde cennetin yukarısında bir ev verileceğine kefilim.’’(3)            Yine güzel ahlaklı insanların manevi derecesinin üstün olduğunu şu hadisi şerifleriyle ifade ediyorlar: ’’Bir mümin güzel ahlakıyla, gece ibadet eden, gündüz oruç tutan kimselerin derecesine erişir.’’(4)
Kuranda yüce Allah peygamberimiz için:’’Hakikaten sen yüce ahlak üzerindesin.’’ (5)buyuruyor. bizde güzel ahlak için efendimizi örnek almalıyız..O peygamber ki hanımlarına, çocuklarına ,insanlara güzel davranmış,güzel söz söylemiş,kimseyi kırmamış,ev işlerinde hanımlarına yardım etmiştir. Konuşan herkesi dinlemiş kimsenin sözünü kesmemiştir.
Küçük büyük herkese selam vermiş yaşlı ve sahipsiz kimseleri ziyaret edip hatırını sormuştur.  Peygamberimiz buyuruyor ki:‘’Sizin en hayırlınız ahlakça en güzel olanınızdır.’’(6)

Saffet ÇAKIR
www.kafiye.net


Tarih 27 Nis 2014 Kategori: Saffet ÇAKIR

HZ. PEYGAMBER ÇANAKKALEDE


HZ. PEYGAMBER ÇANAKKALEDE

Şanlı tarihimiz altın harflerle yazılı kahramanlıklarla doludur. Asil ecdadımız dini değerlerle kahramanlığın senteziyle yoğrulmuştur. Bunun sonucunda Çanakkale doğmuştur.

İstiklal harbimizin kazanımıyla ve Kıbrıs çıkarmasıyla devam etmiştir.

Yüce dinimizin vatan savunmasına (cihada)ne kadar önem verdiğini,Vatan savunmasının farz olduğunu ve Allah’ın emri olduğunu her Türk bilir. Onun içindir ki Aziz milletimiz ecdadımızın yapmış olduğu kahramanlıkları unutmamış ve her zaman hatırlamıştır.

Vatanımızın kurtuluşunda bilinen kahramanlıklar ve olağan üstü hadiseler var olduğu gibi, nice bilinmeyen kahramanlar ve hayret verici olaylarda her zaman var olmuştur.

Bu maneviyat kokan ve Allahın yardımının her an var olduğunu ispatlayan,peygamberlerin ve şehitlerin yaşadığının en güzel göstergesi olan hadiselerden bahsedeceğim.

Birincisi,Hz. Peygamberin Çanakkale savaşına teşrifleri:Düşman ordularının dize geldiği çanakkale savaşının tam orta yerinde en dehşetli bir şekilde savaş devam ediyor.kıyamet mi kıyamet,mahşer mi mahşer.Top, tüfek sesleri yıldırım hızıyla devam ediyor,ardından süngü hücumu başlıyor.Sonuçta düşman ordusu ağır kayıplar vererek çekiliyor.Bizimkilerde çok şehit veriyor,yaralı sayısı çok,sonra sağ kalan yiğitlerimiz yaralılara müdahale ediyorlar.

Yaralıları sedyelerle ve sırtlarında taşırken, subaylar kendi komutanları olan yarbayı görüyorlar,hemen müdahale ediyorlar,fakat yarbayın yarası ağır.askerler komutanlarını sedyeye bindirmeye çalışırken,komutan acısını unutup birden heyecanlanıyor ve askerlerine emir veriyor :’’çabuk beni ayağı kaldırın.’’askerler şaşırıyor ve:’’aman komutanım yaralısınız kan kaybediyorsunuz,ayağı nasıl kalkarsınız.!’’diye sesleniyorlar.fakat komutan şöyle sesleniyor:’’Beni ayağı kaldırın bu bir emirdir.çünkü Resuli Ekrem efendimiz bize doğru yaklaşıyor,bize doğru geliyor.onun ayakta olduğu yerde ben yatamam.’’askerler hayret içinde komutanlarını ayağı kaldırıyorlarken,yarbayın ağzından şu tarihi cümleler inci gibi dökülüyor;

‘’Hoş geldiniz ya Rasulüllah,buraya kadar zahmet buyurdunuz,size zahmet oldu ya Rasulüllah  Şefaat buyur ya Rasulüllah.’’dedikten sonra komutan,kelime-i şehadet getirerek şehit oluyor.

Bu olaya şahit olan askerler, bu hadiseyi göz yaşlarıyla herkese anlatarak, tarihin gizemli sayfalarında yerini almasını sağlıyorlar.Evet,peygamberimiz Çanakkale savaş meydanında,bu bir bilim kurgu değil,şahitleriyle ispatlanmış bir olağanüstü hadise.

Çanakkale savaşında ikinci mucize ise,düz ovada  İngiliz norfolk kraliyet alayının bir bulut tarafından yutularak kaybolmasıdır.Buna 22  anzak(avusturalya) askeri şahit olmuş ve anılarında yazarak tarihe geçmesine sebep olmuşlardır.

Olay şöyle oluyor:Çanakkalede bir tepenin üstünde anzak askerleri gözetlemede.aşağıdan  İngiliz norfolk alayı ovaya doğru hareket ediyor. Ovanın tam ortasına geldikleri zaman ilerden bir bulut doğuyor,bulut yaklaşıyor ve İngiliz alayının üstüne çöküyor.Biraz sonra bulut yükselerek hareket ediyor ama ortada alay yok,anzak askerleri hayret içinde çığlık atıyorlar. Norfolk kraliyet alayı kayboldu.Yanlışmı gördüler diye birbirlerine soruyorlar,maalesef hepside aynı şeyi ,alayın yok olduğunu gördüklerini söylüyorlar.Savaş kayıtlarında da bu alayın kaybolduğu yazılıdır.Savaş kurallarına göre,esir veya ölü bildirimi her iki tarafa verilmesi zorunludur. Fakat İngilizlerin ısrarına rağmen,bizimkiler bu alayı görmediklerini onun için ölü veya esir bildirimi veremeyeceklerini bildirmişlerdir.

Bu gösteriyor ki Allahın yardımı Bedir savaşında olduğu gibi, Çanakkale savaşında da,istiklal savaşında da gelmiştir.Rabbimiz ecdadımıza yardım etmiştir.Fetih suresinde Rabbimiz buyuruyor ki:’’Yerde ve gökteki ordular Allah’ındır.o azizdir,hakimdir.’’

Bu bağlamda konuşacak çok şey vardır ama kısaca diyebiliriz ki, gençliğimize bu maneviyat tablosunu anlatmalıyız.Yoksa ahlakı ve kültürü deforme olmuş bir nesil çıkar karşımıza.Yeni nesil Çanakkale’yi öğrenmelidir.Dedelerinin onlar için şehit olduğunu bilmeli

ve ecdadına layık olarak mukaddes vatanı koruyarak yaşamalıdırlar.

SAFFET ÇAKIR
www.kafiye.net


Tarih 27 Nis 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

YAĞMUR DUASINA MI ÇIKSAK?


YAĞMUR DUASINA MI ÇIKSAK

Kış gelince kış mevsimini yaşayacaksın…
Parmaklarının ucuna kadar üşüyüp, paltona sarılıp ellerin ceplerinde, kar çizmelerinle bata çıka yürümelisin yolları…
Yağmur bazen iliklerine işlemeli, titretmeli soğuk ve kendine gelmelisin demli bir çay eşliğinde…
Bahar gelince; baharın temiz havası, açan çiçekleri, kuşların cıvıltısı doğanın yeniden uyanışını anlatırken, bir tarafım buruk olmamalı… Kışın yeterince kar yağmadığı için, barajlardaki su seviyesi bayağı azalmış.
Her şeyi zamanında yaşamak güzel…
Tıpkı mevsimler gibi…
İçinde ukde kalmadan yaşamak anı, anları…
Enerji ihtiyacı için komşularının kapısını çalan Türkiye bu yılın ilk aylarında geçen yıla göre talebin önemli oranda artığını duymak üzücü bir durum.
Elektrik ve su tasarrufu yaparak olası kesintilerin önüne geçebilir ve ihtiyacımız olduğunda daha rahat kullanabilme olanağı ancak bir takım basit ama dikkat etmemiz gereken yöntemlerle gerçekleşebilir.
Muslukları açık bırakmayın!
Annelerimiz bize o lezziz sebze yemeklerinden yapmadan önce onları güzel güzel yıkıyorlar. Sebzeler elde yıkanmak yerine, su dolu bir kapta yıkanırsa, çok daha az su tüketilir. 4 kişilik bir aile bu yöntemle yılda 18 ton su kurtarabilir.
Bulaşıkları elde değil makinede yıkamak hem temizlik açısından hem de su tasarrufu açısından önemlidir
4 kişilik bir ailenin bulaşığı elde yıkandığı zaman 80 ile 120 litre su kullanılır. Oysa bulaşık makinası aynı bulaşığı sadece 12 litre su ile yıkar. Buda yılda 26 ile 40 ton suyun kurtarılması demektir.
Dişlerinizi fırçalarken, suyu kapatın
Diş ve ağız sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Diş fırçalarken musluğu kapatara kullanmadığımız su gideri, yılda kişi başına ortalama 12 tondur. 4 kişilik bir aile için bu rakam, 48 tondur.
Temizliğimize de özen göstermeliyiz. 5 dakikalık bir duşta ortalama 60 litre su harcarsınız. 4 kişilik bir ailenin her bir ferdi duş süresini 1 dakika kısaltırsa, yaklaşık 18 ton su kurtarırsınız.
Duş başlığınızı değiştirin
Yeni model, gayet ekonomik, suyu daha iyi püskürten subaşlıklarından alın. Böylece daha az suyla daha tazyikli duş alabilirsiniz.
Muslukları tamir ettirin
Evdeki tüm muslukların su kaçırmadığından emin olmalıyız. Bozuk musluk gördüğümüzde anne-babamızı onları tamir ettirmek konusunda yönlendirmeliyiz… Her saniye bir damla su akıtan musluk yılda bir ton su harcar.
Sifona plastik bir şişe yerleştirin
Sifonunuzun içerisine içi dolu bir pet şişe koyarsanız, her sifonu çekişinizde o pet şişenin kapladığı hacim kadar su tasarrufu sağlamış olursunuz. Sadece bu basit önlemle bile yılda 2 ton su kurtarabilirsiniz.
Gereksiz yere sifon çekmeyin
Tuvaleti çöp olarak kullanmamalısınız.
4 kişilik bir ailenin her ferdi, sifonu günde bir kez amacı dışında çekerse, yılda 16 ton su harcanmış olur.
Çamaşır makinasını ekonomik kullanın
Evde, çamaşır makinası konusunda yapacağınız aile fertleri arasındaki iş birliği ailenizin büyük miktarda su tasarrufu yapmasını sağlayacaktır. Bir çamaşır makinası tek çalıştırmada 176 litre su harcar. Makinayı tam doldurmadan çalıştırmazsanız su tasarrufu için büyük bir katkıda bulunmuş olursunuz. Makinanızı yılda bir kez daha az çalıştırırsanız, yılda 9 ton suyu kurtarırsınız.
Su kaçaklarını engelleyin
Bu iş her ne kadar sizin göreviniz olmasa da evinizdeki eskiyen su borularının yenileri ile değiştirilmesi yada tamir ettirilmesi de faydalı olabilir. Eski tip borular tonlarca su harcar.
Şimdi burada oturmuş tasarruftan bahsediyorum ne sıkıcı! Oysa dışarıda hava günlük güneşlik, çimen kokuları, çiçek kokularına karışmış… Rahat, sakin, bir taraftan da gelin gibi bezenmiş baharın keyfine varmak varken…

Belgin Turan SATICI
www.kafiye.net


Tarih 27 Nis 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

KISACA



KISACA

Geçmiş bu günle, gelecek şimdi ile ve bütün bunlar bir ulusun değerleriyle farklılaşıyor, renkleniyor, farklı bir anlam buluyor. Bir 23  Nisan daha gelip geçti. Bazı şeyler değişse de kutlamalar bakımından halen sevinçle görüyorum ki, değişmeyen güzellikler, o paylaşım ruhu çocukların gözlerindeki sevinç ışıltıları, rengarenk elbiseleri içinde saf ve temiz kalpleriyle geleceğimizin aydınlık güneşleri onlar…
Bu 23 Nisan’da daha önce farkına bu kadar derinden varmadığım başka bir şey oldu. O da aslında bu bayramın sadece çocuklar için olmadığını, 23 Nisanların içimizdeki çocuğu da ortaya çıkarması ve farkındalık kazanmak için değerli olduğunu daha bir derinden gördüm. Tek yürek olmanın, aynı duyguları paylaşmanın hazzına vardım, yeniden bir umutla…
*  *  *
Türküm diyen, demeyen insanın hayatında bir kez gitmesi gereken bir yer var. O  da Çanakkale diyorum. Çanakkale’yi görünce orada dizi dizi yatan 15’likler, Conkbayırından tutunda hendekler, sırtlar, yokuşlar, bir taraftan Çanakkale boğazının, doğanın o muhteşem güzelliğini gözler önüne sererken diğer taraftan o hüzün seni hiç bırakmıyor. Çanakkale Kara Savaşları’nın 99’uncu yıldönümü anma törenleri nedeniyle düzenlenen Ata’nın Yolunda 57. Alay Yürüyüşü, izcileri olduğu kadar bizleri de çok etkiledi. Bayraklarla, onlara DÜYADER yönetimi olarak el salarken ve onların o zamanlar yaşadığı şeyleri kurgulayarak yaşamak bir nebze de olsun onlarla empati kurmamıza vesile oldu.
Ülkemi, milletimi, değerlerimi seviyorum.
*  *  *
Zamanı durduramıyoruz ama zamanı planlayabiliyor, değiştirebiliyoruz. ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi Samet Oynamış ise; genç büyükler için “Zamanı Tersine Kuruyor.” Henüz 23 yaşında fakat inanılmaz projeleri var.
Bakın gencecik bir yürek “genç büyüklerimizle” ilgili neler anlatıyor.
Pamukkale Üniversitesi DÜYADER işbirliği kapsamında çalışmalarımız başladı. Aynı zamanda yaşlılarla, gençlerin biraraya gelmesini amaçlayan projelerimiz var.
Mesela Diyor; İsmet İnönü 50’li yaşlarda İngilizceyi öğrenmiş. Genç büyüklerimizle “İngilizce Öğreniyorum” projesi ile aynı zamanda yurt dışı bağlantılı genç büyüklerimiz için ve en önemlisi de yaşlılıkta beyinin daha aktif kalması için faydalı olacak bir çalışma olduğunu düşünüyorum.
Genç büyüklere ayrıca; bilgisayar öğretmeyi hedefliyor. Böylece genç büyükler zamandan geri kalmayacak.
Gençlerimizle, genç büyüklerimizin bir arada olması en büyük güzellik olsa  gerek.
Belgin Turan SATICI
www.kafiye.net

Tarih 27 Nis 2014 Kategori: Öyküler

Kayboldum


Kayboldum

“Şimdi son kez bakıyorum, yalnızlar rıhtımına…
Gecenin lacivert karanlığı içinde kaybolmuş umutlar,
Düş yorgunu hayallerim eşliğinde,
uçsuz bucaksız okyanusum…
Yaşayacaklarım yarım kalmış,
Yalnız kalmış,

Kıyıya vuran balıkçı sandalı gibi…
Gönlüm kırık, hüzünler diz boyu.
Acılar denizin de bir ben mi boğum boğum boğuldum,
bir ben mi yitip kayboldum?
Martıların kanadıyla uçmak isterdim.
Mavi beyaz boşluklarda, kaybolup sonsuzluklara sessızce….

Emine ÖZTÜRK/Balım Sultan/
www.kafiye.net