şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Sonsuz bir ırmak gibi
Akıyor,akıyor gönül pınarım
Benim adım sevda
Benim adım aşk ateşi
Geçtiğim yolları yakarım
Nice sevdalar vardı
Yandı, yandı kor oldu
Kimide cehennem ateşiyken,
Yavaş, yavaş kül oldu
Ben çağlayanım dağ aşarım
Aşk yollarında sel gibi taşarım
Gözü kara fırtına olur,
Sevda külleri savururum
Bazende durulur
Dingin bir göl gibi
Sessizce içime çekerim
Karanlığımda kaybolursun
Teslime Oksal
www.kafiye.net
Ahirete Yolculuk
Hava açık güneşli birden bulutlar çöktü
Gök yarıldı bir anda sağanak yağmur döktü
Azrail denen melek bir anda çarpıp büktü
Hesapta hiç olmayan ölüm şimdi karşımda
Ağlaşıp duruyorlar sevenlerim başımda.
Yoktu bir şeyi diyen dostlarım şimdi üzgün
Ne mutlu ki diyorlar yaşıyordu çok düzgün
Uzattılar ortaya dediler buymuş yazgın
Konu komşu dizilmiş duruyorlar karşımda
Çok sevdiğim evladım dikiliyor başımda.
Tezden alıp götürüp imamla yıkadılar
Teneşirde hazırken pamuğu tıkadılar
Kefen diye bir beze üç parçaya sardılar
Koydular bak tabuta dizildiler karşımda
Önde imam ve dostlar musallanın başında.
Tekbir alıp birlikte kıldılar namazımı
Yüklendiler tabutu çeken yok ki nazımı
Geriden gelenlerden dinle alın yazımı
Kabristanda mezarım tam önümde karşımda
Ne de çok seven varmış toplandılar başımda.
Baştan belden ayaktan tutarak indirdiler
Sağ yanına diyerek şöyle bir döndürdüler
Üzerimi tahtayla hasırlarla örttüler
Sırayla toprak atan çekiliyor karşımda
İmam Kur’an okuyor mezarımın başında.
Dostlar nasıl geldiyse öyle hızlı gittiler
Amelimle baş başa koyarak terk ettiler
Münker, Nekir melekler başucumda bittiler
Rabb’ın Nebi’n kim diye duruyorlar karşımda
Allah, Muhammed derken beklediler başımda.
Cevap doğru olunca kabir de genişledi
Münker, Nekir’e dünüp bazı şeyler söyledi
Dünyadayken yazdığı ”ilahi” buydu dedi
Allah diyor yüreğim konuştukça karşımda
Melekler Kur’an okur görebilsen başımda.
Kelime-i Şahadet getirenler dünyada
Uyur gibi yatarlar zannedersin rüyada
Kayaturan son hesap mahkemeyi Kübrâ’da
Amel defterim gelmiş duracakmış karşımda
Can Muhammed Mustafa, Şefaatçi başımda.
(31.08.2010 Saat: 10.58)
Şevki Kayaturan
www.kafiye.net
İnanmıyorum bir de bana sürpriz yapmış.!
Baharlar o çocuk gülüşümüzde saklıydı.
Ne zaman gülsek çiçek açardı.
Öyle utana sıkıla değil.
Güldük mü canımızdan can katardı.
Bir de arkadaşlık,dostluk,sevgi diye bir şey vardı.
Bir bakıştık mı yer yerinden oynardı.
Benim de bir arkadaşım vardı
Yüreğinde kocaman bahar taşırdı.
Bir ara hiç unutmuyorum
Parkta,bankta oturmuşum
Aniden çıka geldi.
Gelişi zaten bahardı da
Bana sürpriz yaptığı o anı hiç unutamıyorum.!
Ümran Yıldırım
www.kafiye.net
İnsan isterse, gerçekten, ısrarla isterse dağları devirir.
Herhangi bir isteği, gerçekleşmemişse bir insanın, onu yeterince
istemediğinden, neyi, nasıl istemesi gerektiğini bilmediğinden ya da isteği
uğrunda çaba sarf etmediğindendir.
Allah, İnsan suresi 30. Ayetinde mealen “Allah dilemedikçe
siz dileyemezsiniz” buyuruyor. Eğer insan bir şeyi istiyor ve diliyorsa, zaten
Allah onun dilemesine müsaade etmiş ve duaya icabet edeceğini de açıkça
bildirmiştir. Bu durumda kimsenin kadere sığınma lüksü olamayacağı gibi, nasıl
istediğimiz ve ya isteyeceğimiz bu doğrultuda daha da önem arz etmektedir.
İsteklerin önceliği, ivecenliği belirlenip, gerekli planlar
yapılıp, organize edip çalışmaya başlamak gerek evvela. Çalıştım çalıştım
olmadı, istedim istedim olmadı diyip vazgeçmek baştan kaybetmektir.
Peygamberimiz, “duada ısrarcı olunuz” buyurmuştur. İnsan isteklerini dua ile
Allah’tan diledikten sonra, oturup beklemeyecek. Çalışmaya devam edecek ki
duada da, istemede de ısrarımız, sebatımız, azmimiz bizi sonuca erdirsin. Fatih
Terim’in güzel bir sözü vardır: “ yenildiğin zaman değil, vazgeçtiğin zaman
kaybedersin”. Bu söz hakikatin ta kendisidir. Liderimiz, Mustafa Kemal Atatürk,
eğer vazgeçmiş olsaydı, ne ben bu yazıyı yazabilirdim şimdi, ne de siz
okuyabilirdiniz. Kim bilir, hangi milletin egemenliğinde dağılmış, yok
olmuştuk. “Paramız yok, silahımız yok, ordumuz yok, her yer işgal altında” gibi
kuvvetli mazeretlere bile sığınmayan bir liderimiz varken, hiç mi örnek almayız
onu.
“Bismillah” diyip başladı mı insan çalışmaya, hangi iş
kurtulur elinden, hangi hedef uzak kalır? Başlamak bitirmenin yarısıdır, diğer
yarısı ise çalışmak, sebat etmek ve tevekkül etmektir.“Üç günlük dünya, ne
uğraşacağım” diyip geçmek mi, kaliteli bir yaşamla ömür sürmek mi? İnsan önce
buna karar vermeli. Verdiği karar yaşamını kalitelileştirmekse şayet, bu
kalitenin, gökten zembille inmeyeceğini de bilmeli. İsteği her ne ise, ona
ulaşmak adına gereken gayreti, çalışmayı, özveriyi gösterdikten sonra tevekkül etmeli.
Kuran’da, “Çalışanların ücreti ne güzeldir. Onlar ki sabrederler ve Rablerine
tevekkül ederler.” buyrulmaktadır (Ankebut 29/58-59). Çalışanın ücreti olur da,
bir amaç uğruna, bir dileğin gerçekleşmesi yolunda, kaliteli bir hayat için
verilen emeğin ücreti –mükâfatı- olmaz mı? Elbette ki olacaktır. Kimi bir ses
hızıyla, kimi bir menderes edasıyla ama illaki sonuca varacaktır.
İnsan, istekleri sınırsız olan sosyal bir varlıktır. Her
isteğini hemen her an kavuşmayı dileyenler, kusura bakmasınlar ama hayal
görüyorlar. Zira zirveye adım adım, gök delene basamak basamak çıkılır. Kimi
asansör kullansa da o kapı, illaki her kata uğrayacaktır. Bir de bu adımları
atmadan, uçarak zirveye ulaşanlar var ya, işte onların, zirveyi mekân
edinemedikleri de gün gibi aşikâr bir gerçektir. O halde insan, duasına,
azmini, çalışmasını, gayretini ve sabrını ekler sonra tevekkül ederek devam
ederse, işte o vakit dağları devirebilecek gücün sahibi olur.
İste, çalış, tevekkül et. İste, çalış, tevekkül et. İste,
çalış, tevekkül et. Ne zaman sonuca ulaşıp muradına erdin, işte o zaman da
şükür et.
Elvan USUL
www.kafiye.net
Gözlerime bakarak türlü hayale dalan ,
Gözdü aşka ağlayan inkâr mı ediyorsun …?
Düşen her damla yaşta beni ummana salan ,
Özdü aşka çağlayan inkâr mı ediyorsun…?
Şerife Köksal Badısaba
www.kafiye.net
Her gece gözlerini karanlığa çizerken ,
Yıldızlardan yol bulup ufukları gezerken ,
Hüznün cenderesinde kederimi ezerken ,
Gizdi aşka bağlayan inkâr mı ediyorsun…?
Gamzelerini öptü gözünden yaş akarken ,
İz bıraktı yanakta ateş gibi yakarken ,
Gönül penceresinden meçhullere bakarken ,
Közdü aşka dağlayan. inkâr mı ediyorsun…?
Bad_ısabayı üzen sitemkâr dillerindi ,
Zülfümün tellerine dokunan ellerindi ,
Can evimde sızlayan kanayan güllerindi ,
Sözdü aşka tığlayan inkâr mı ediyorsun…?
|
Şanlı tarihimiz altın harflerle yazılı kahramanlıklarla doludur. Asil ecdadımız dini değerlerle kahramanlığın senteziyle yoğrulmuştur. Bunun sonucunda Çanakkale doğmuştur.
İstiklal harbimizin kazanımıyla ve Kıbrıs çıkarmasıyla devam etmiştir.
Yüce dinimizin vatan savunmasına (cihada)ne kadar önem verdiğini,Vatan savunmasının farz olduğunu ve Allah’ın emri olduğunu her Türk bilir. Onun içindir ki Aziz milletimiz ecdadımızın yapmış olduğu kahramanlıkları unutmamış ve her zaman hatırlamıştır.
Vatanımızın kurtuluşunda bilinen kahramanlıklar ve olağan üstü hadiseler var olduğu gibi, nice bilinmeyen kahramanlar ve hayret verici olaylarda her zaman var olmuştur.
Bu maneviyat kokan ve Allahın yardımının her an var olduğunu ispatlayan,peygamberlerin ve şehitlerin yaşadığının en güzel göstergesi olan hadiselerden bahsedeceğim.
Birincisi,Hz. Peygamberin Çanakkale savaşına teşrifleri:Düşman ordularının dize geldiği çanakkale savaşının tam orta yerinde en dehşetli bir şekilde savaş devam ediyor.kıyamet mi kıyamet,mahşer mi mahşer.Top, tüfek sesleri yıldırım hızıyla devam ediyor,ardından süngü hücumu başlıyor.Sonuçta düşman ordusu ağır kayıplar vererek çekiliyor.Bizimkilerde çok şehit veriyor,yaralı sayısı çok,sonra sağ kalan yiğitlerimiz yaralılara müdahale ediyorlar.
Yaralıları sedyelerle ve sırtlarında taşırken, subaylar kendi komutanları olan yarbayı görüyorlar,hemen müdahale ediyorlar,fakat yarbayın yarası ağır.askerler komutanlarını sedyeye bindirmeye çalışırken,komutan acısını unutup birden heyecanlanıyor ve askerlerine emir veriyor :’’çabuk beni ayağı kaldırın.’’askerler şaşırıyor ve:’’aman komutanım yaralısınız kan kaybediyorsunuz,ayağı nasıl kalkarsınız.!’’diye sesleniyorlar.fakat komutan şöyle sesleniyor:’’Beni ayağı kaldırın bu bir emirdir.çünkü Resuli Ekrem efendimiz bize doğru yaklaşıyor,bize doğru geliyor.onun ayakta olduğu yerde ben yatamam.’’askerler hayret içinde komutanlarını ayağı kaldırıyorlarken,yarbayın ağzından şu tarihi cümleler inci gibi dökülüyor;
‘’Hoş geldiniz ya Rasulüllah,buraya kadar zahmet buyurdunuz,size zahmet oldu ya Rasulüllah Şefaat buyur ya Rasulüllah.’’dedikten sonra komutan,kelime-i şehadet getirerek şehit oluyor.
Bu olaya şahit olan askerler, bu hadiseyi göz yaşlarıyla herkese anlatarak, tarihin gizemli sayfalarında yerini almasını sağlıyorlar.Evet,peygamberimiz Çanakkale savaş meydanında,bu bir bilim kurgu değil,şahitleriyle ispatlanmış bir olağanüstü hadise.
Çanakkale savaşında ikinci mucize ise,düz ovada İngiliz norfolk kraliyet alayının bir bulut tarafından yutularak kaybolmasıdır.Buna 22 anzak(avusturalya) askeri şahit olmuş ve anılarında yazarak tarihe geçmesine sebep olmuşlardır.
Olay şöyle oluyor:Çanakkalede bir tepenin üstünde anzak askerleri gözetlemede.aşağıdan İngiliz norfolk alayı ovaya doğru hareket ediyor. Ovanın tam ortasına geldikleri zaman ilerden bir bulut doğuyor,bulut yaklaşıyor ve İngiliz alayının üstüne çöküyor.Biraz sonra bulut yükselerek hareket ediyor ama ortada alay yok,anzak askerleri hayret içinde çığlık atıyorlar. Norfolk kraliyet alayı kayboldu.Yanlışmı gördüler diye birbirlerine soruyorlar,maalesef hepside aynı şeyi ,alayın yok olduğunu gördüklerini söylüyorlar.Savaş kayıtlarında da bu alayın kaybolduğu yazılıdır.Savaş kurallarına göre,esir veya ölü bildirimi her iki tarafa verilmesi zorunludur. Fakat İngilizlerin ısrarına rağmen,bizimkiler bu alayı görmediklerini onun için ölü veya esir bildirimi veremeyeceklerini bildirmişlerdir.
Bu gösteriyor ki Allahın yardımı Bedir savaşında olduğu gibi, Çanakkale savaşında da,istiklal savaşında da gelmiştir.Rabbimiz ecdadımıza yardım etmiştir.Fetih suresinde Rabbimiz buyuruyor ki:’’Yerde ve gökteki ordular Allah’ındır.o azizdir,hakimdir.’’
Bu bağlamda konuşacak çok şey vardır ama kısaca diyebiliriz ki, gençliğimize bu maneviyat tablosunu anlatmalıyız.Yoksa ahlakı ve kültürü deforme olmuş bir nesil çıkar karşımıza.Yeni nesil Çanakkale’yi öğrenmelidir.Dedelerinin onlar için şehit olduğunu bilmeli
ve ecdadına layık olarak mukaddes vatanı koruyarak yaşamalıdırlar.
SAFFET ÇAKIR
www.kafiye.net
Belgin Turan SATICI
www.kafiye.net
“Şimdi son kez bakıyorum, yalnızlar rıhtımına…
Gecenin lacivert karanlığı içinde kaybolmuş umutlar,
Düş yorgunu hayallerim eşliğinde,
uçsuz bucaksız okyanusum…
Yaşayacaklarım yarım kalmış,
Yalnız kalmış,
Kıyıya vuran balıkçı sandalı gibi…
Gönlüm kırık, hüzünler diz boyu.
Acılar denizin de bir ben mi boğum boğum boğuldum,
bir ben mi yitip kayboldum?
Martıların kanadıyla uçmak isterdim.
Mavi beyaz boşluklarda, kaybolup sonsuzluklara sessızce….
Emine ÖZTÜRK/Balım Sultan/
www.kafiye.net