İSTERSEN DAĞLARI DEVİRİRSİN

 

İnsan isterse, gerçekten, ısrarla isterse dağları devirir.
Herhangi bir isteği, gerçekleşmemişse bir insanın, onu yeterince
istemediğinden, neyi, nasıl istemesi gerektiğini bilmediğinden ya da isteği
uğrunda çaba sarf etmediğindendir.

 

Allah, İnsan suresi 30. Ayetinde mealen “Allah dilemedikçe
siz dileyemezsiniz” buyuruyor. Eğer insan bir şeyi istiyor ve diliyorsa, zaten
Allah onun dilemesine müsaade etmiş ve duaya icabet edeceğini de açıkça
bildirmiştir. Bu durumda kimsenin kadere sığınma lüksü olamayacağı gibi, nasıl
istediğimiz ve ya isteyeceğimiz bu doğrultuda daha da önem arz etmektedir.
İsteklerin önceliği, ivecenliği belirlenip, gerekli planlar
yapılıp, organize edip çalışmaya başlamak gerek evvela. Çalıştım çalıştım
olmadı, istedim istedim olmadı diyip vazgeçmek baştan kaybetmektir.
Peygamberimiz, “duada ısrarcı olunuz” buyurmuştur. İnsan isteklerini dua ile
Allah’tan diledikten sonra, oturup beklemeyecek. Çalışmaya devam edecek ki
duada da, istemede de ısrarımız, sebatımız, azmimiz bizi sonuca erdirsin. Fatih
Terim’in güzel bir sözü vardır: “ yenildiğin zaman değil, vazgeçtiğin zaman
kaybedersin”. Bu söz hakikatin ta kendisidir. Liderimiz, Mustafa Kemal Atatürk,
eğer vazgeçmiş olsaydı, ne ben bu yazıyı yazabilirdim şimdi, ne de siz
okuyabilirdiniz. Kim bilir, hangi milletin egemenliğinde dağılmış, yok
olmuştuk. “Paramız yok, silahımız yok, ordumuz yok, her yer işgal altında” gibi
kuvvetli mazeretlere bile sığınmayan bir liderimiz varken, hiç mi örnek almayız
onu.

 

“Bismillah” diyip başladı mı insan çalışmaya, hangi iş
kurtulur elinden, hangi hedef uzak kalır? Başlamak bitirmenin yarısıdır, diğer
yarısı ise çalışmak, sebat etmek ve tevekkül etmektir.“Üç günlük dünya, ne
uğraşacağım” diyip geçmek mi, kaliteli bir yaşamla ömür sürmek mi? İnsan önce
buna karar vermeli. Verdiği karar yaşamını kalitelileştirmekse şayet, bu
kalitenin, gökten zembille inmeyeceğini de bilmeli. İsteği her ne ise, ona
ulaşmak adına gereken gayreti, çalışmayı, özveriyi gösterdikten sonra tevekkül etmeli.
Kuran’da, “Çalışanların ücreti ne güzeldir. Onlar ki sabrederler ve Rablerine
tevekkül ederler.” buyrulmaktadır (Ankebut 29/58-59). Çalışanın ücreti olur da,
bir amaç uğruna, bir dileğin gerçekleşmesi yolunda, kaliteli bir hayat için
verilen emeğin ücreti –mükâfatı- olmaz mı? Elbette ki olacaktır. Kimi bir ses
hızıyla, kimi bir menderes edasıyla ama illaki sonuca varacaktır.

 

İnsan, istekleri sınırsız olan sosyal bir varlıktır. Her
isteğini hemen her an kavuşmayı dileyenler, kusura bakmasınlar ama hayal
görüyorlar. Zira zirveye adım adım, gök delene basamak basamak çıkılır. Kimi
asansör kullansa da o kapı, illaki her kata uğrayacaktır. Bir de bu adımları
atmadan, uçarak zirveye ulaşanlar var ya, işte onların, zirveyi mekân
edinemedikleri de gün gibi aşikâr bir gerçektir. O halde insan, duasına,
azmini, çalışmasını, gayretini ve sabrını ekler sonra tevekkül ederek devam
ederse, işte o vakit dağları devirebilecek gücün sahibi olur.
İste, çalış, tevekkül et. İste, çalış, tevekkül et. İste,
çalış, tevekkül et. Ne zaman sonuca ulaşıp muradına erdin, işte o zaman da
şükür et.
Elvan USUL
www.kafiye.net