Kategoriler

Arşivler


Tarih 10 Tem 2014 Kategori: Gülşen EKER

Kendimizi nerede unuttuk?


Kendimizi nerede unuttuk?

Kendimizi nerede unuttuk? Hangi köşe başında, hangi isli sokak lambasında, hangi deniz kıyısında? Anne olduk, eş olduk, evlat olduk… Kendimizi nerde unuttuk? Hangi kuşun kanadında, hangi dağın karında, hangi çiçeğin narin dalında, nerede unuttuk… Nerede kaybolduk?

Önce doğduk ağlayarak, farkında bile olmadan
sevinç kaynağı olduk ailemize, dünyaya gelişimizle. Sonra attığımız minik
gülücüklerle, verdiğimiz bir buseyle, belki de çıkardığımız ilk dişle ya da
attığımız ilk adımla, düşsek bile neşe verdik çevremizdekilere. Yoksa kendimizi
o düştüğümüz yerde mi unuttuk? Çocuk gülüşlerimizin tınısında mı kaybolduk,
yoksa minik yumuk ellerin parmak uçları sıcaklığında mı?

Okula başladık, hem de kıpır kıpır, cıvıl cıvıl,
kalplerimizdeki deprem şiddetindeki heyecanlarla. Arkadaş olmayı, paylaşmayı,
karşılıksız sevmeyi öğrendik. İlk küskünlüğümüzü yaşadık sudan bir sebeple, ilk
kez utandık, yanaklarımız kızardı battık yerin dibine, bazan da küçük dağları
yıktık öfkemizden. Hep yanımızda olan öğretmenlerimizin yürekleri sevgi
doluydu. Kalplerinin sıcaklığı ısıttı üşüyen heyecanlarımızı, şefkatleri
kucakladı dinmeyen öfkelerimizi. Yoksa biz öğretmenlerimizin sevgiyle ışıldayan
gözlerinde mi kaybolduk? Kendimizi nerede unuttuk?

Büyüdük sonra, büyümeyi ne kadar isterken ama bir
gün hiç beklemediğimiz bir anda bir de baktık ki, büyümüştük… İlk aşklar için
ağladık, harap ettik kendimizi, gözyaşı döktük günlerce… İlk acıları yaşadık,
hatta dünyanın yıkıldığını sandık. İlk dostlarımızı kaybettik hem de nedensiz
sebeplerden. Gerçek dostlarla tanıştık sonra bir gün, tesadüfen… Kendimizi
tanımaya yeni başlıyorduk oysa.. Her tecrübesizlik bir ders oluyordu bize ve
adım adım öğreniyorduk hayatı. Bazan gözyaşı oldu hayal kırıklıklarımız aktı
yanaklarımızdan usul usul, bazan hüzün oldu döktük satırlara gamlı gamlı, şiir
oldu. Bazan da beklenmedik sevinçler yaşadık, hayatı o beklenmedik sürprizlerin
gözünden uçuk pembeye boyadık. Yoksa o pembeliklerde mi yitip gittik biz?
Kendimizi nerede kaybettik? Sonra eş olduk. Bir evi paylaştık sevdiğimizle.
Sorumluluklar aldık, hayatı iki kişi taşımaya çabaladık. Kimimiz başardı
kimimiz yenildi. Bazan en büyük sevinç pırıltılarıyla umutlandık, bazan bir
şarkıyla hüzünlendik, bazan da yok yere ağladık ama yaşadık. Gün geldi anne
olduk, baba olduk. En kutsal vazifeye seçilmenin heyecanıyla, isteklerimizi
belki ideallerimizi erteledik. Kendimizden ödünler verdik yetmedi, canımızı
bile feda etmek istedik. Çünkü çocuğumuzdu önde gelen. Çünkü biz ebeveyndik
artık. Doğal olarak düşlerimiz de onundu. Hayallerimizi öyle doldurdu ki tıka
basa, biz o hayallerde mi kaybolduk yoksa?

Kıvırcık saçlarından yaşadık baharı çocuğumuzun,
yaz gülüşleriyle ısındık sonbaharda onun. Masallar anlattık en pembesinden, belki
de onu da hayat hakkında kandırdık, bilerek ya da bilmeden. Biz yoksa o
masallarda mı kaybolduk…

Kendimizi nerede unuttuk?

Kendimizi nerede unuttuk
Bir kül kedisi masalında mı
Bir ay çekirdeğinin sarısında mı
Bir bahar akşamı rüzgarında mı

Yoksa dalgaların usulca sokulduğu


Hüzünlü bir sahil kıyısında mı
Hangi bilinmeyen düşte yitip gittik biz
Hangi sahipsiz limanda demir attık
Hangi şarkının notasına mahkum kaldık
Hangi sancılı söze esir olduk
Kendimizi nerede unuttuk?
Hangi mavi yüreğe tutulduk
Hangi sıcak gülüşe teslim olduk
Hangi dostun omzunda ağladık
Hangi öfke için dünyayı yıktık
Biz nerde kaybolduk?

Kendimizi nerede unuttuk?

15.05.2010
Gülşen EKER
www.kafiye.net


Tarih 10 Tem 2014 Kategori: Gülşen EKER

YANIK TÜRKÜ


YANIK TÜRKÜ

Yanızlığın tam ortasında
Bir türkü tutturdu en yanığından
Sevdanın en karalısına

Kapadı gözlerini
Bir nefes aldı en derininden
Düşündü sevdiği talihsiz güzeli

İlk gördüğü mesire yerini
Yaş akmıyordu gözlerinden
Ağlayan tutuklu kalbiydi

İlk isteyene verdiler sevdiğini
Seven kalplerini dinlemeden
Ayırdılar can paresini

Sevdiği onaltı yaşındaydı daha
Yüreğindeki çoçuğu büyütemeden
Anne oldu minik bir kıza

Aileler ölesiye düşmandı
Tek bir bakıştı herşeyi başlatan
Kendisi çobandı, başından belliydi bu iş olmazdı

Kırlarda saçına çiçeklerden taç yapmıştı
Daha bir kez sarılamadan
Ellere yar ettiler canını

Duvağın altında farketti ağlayan gözleri
O gözleri gecelerce düşünmekten
Bir daha hiç sevemedi.

Aradan yıllar geçti
O şimdi kimbilir nerde, bilmeden
Kalbinde yaşattı sevdiğini

İşte her gün böyle tuttururdu bir türkü
Ama sevdiği hiç bilmeden
Türkülerinde kırlarda salınan o güzeli görürdü

Ona yetti bu düşler
Hiç evlenmeden
Onun hayaliyle geçti tüm seneler

Gülşen EKER
www.kafiye.net


Tarih 10 Tem 2014 Kategori: Gülşen EKER

BEN VAZGEÇTİM SENDEN


BEN VAZGEÇTİM SENDEN

Her fırsatta seviyorum desen de sen
Gülsen de gözlerime bakarak sevgiyle
Yok aşk değil bu anlarım ben
Sen de bil, ben vazgeçtim senden

Yüreğim alışık ayrılık yangınlarına
Ne fark eder ki bir yalnızlığa daha yol alsa
Sen üzülme yeter, başka bir şey istemem
Duy işte, ben vazgeçtim senden

Seni hak etmiyorum ki zaten ben
Ne olur yalvarırım öyle bakma
Söylemek yeterince zor zaten
Biliyor musun, ben vazgeçtim senden

Gülşen EKER
www.kafiye.net


Tarih 10 Tem 2014 Kategori: Rabia Saylam TAŞDEMİR

MAHRUM EYLEME YARAB

MAHRUM EYLEME YARAB

Doksan dokuz ismini dilime edem hece
Tek kapından çevirip mahrum eyleme YARAB
Ne gündüzü güleyim nede sensiz bir gece
Tek kapından çevirip mahrum eyleme YARAB

Secdene eğdir benim şu gururlu başımı
Yardım et kazanayım nefsimle savaşımı
Yalnız senin aşkınla dökeyim göz yaşımı
Tek kapından çevirip mahrum eyleme YARAB

Nura bandır yüzümü zikrullah etsin dilim
Mutmain olsun kalbim daim öğrensin ilim
Yeterki MUHAMMEDÜL EMİNE varsın yolum
Tek kapından çevirip mahrum eyleme YARAB

Biliyorum ki senin affın azabından çok
Benim ise gidecek senden başka kapım yok
Belalara sabreder lütfuna derimki hak
Tek kapından çevirip mahrum eyleme YARAB

Kuran bize diyorki son demde olmaz eman
Ecel beşik sallarken azrail gelir yaman
Rabia nın ömründen kısaldı biten zaman
Tek kapından çevirme mahrum eyleme YARAB

Rabia Taşdemir 18/11/2012 Saat 03.30
www.kafiye.net


Tarih 10 Tem 2014 Kategori: Sema DAĞLI

Sensiz olmuyor


Sensiz olmuyor

Yine akşam oldu,çöktü karanlık,
Gözümden gitmiyor yüzün bir anlık,
Sensiz viran gönlüm sanki hazanlık,
Beni mahkum ettin yalnızlıklara.

Bu yorgun kalbimin çilesi bitmez,
Bu hüzün hiç zaman beni terketmez,
Hayalin bir anda gözümden gitmez,
Beni mahkum ettin yalnızlıklara.

Oysa akşam,sabah düşümde sensin,
Baharımda sensin ,kışımda sensin,
Ekmegimde sensin,aşımda sensin,
Beni mahkum ettin yalnızlıklara.

Gidip kollarını yadlara açtın,
Ben sana gelirken,sen benden kaçtın,
Başkasın görürken bin neşe saçtın,
Beni mahkum ettin yalnızlıklara.

Sema Dağlı
www.kafiye.net


Tarih 9 Tem 2014 Kategori: Nuray Çakmak

Baba Demek

Baba Demek
Baba demek;
Bütün zorluklara katlanıp,
Kol kanat germektir.
Yükü çok ağır olup,
Feleğin çarkında dönerken,
Hissettirmeden bacası tüten evinde,
Güven ve huzur ile yaşatmaktır.

Baba demek;
Sırtını korkmadan dayadığın,
Doruğu sarsılmaz koca bir dağ,
Gölgesinde kabuslar görmeden,
Korkmadan uyuduğun çınardır.
Fırtınalı denizlerde alabora olmadan,
Tufanlarda limanına sığınmaktır.

Baba demek;
Boynu bükük yaşamayıp,
Yarım kalmamaktır.
Aç kalıp, aç bırakmadan
Sofrada aş olmaktır.
Kar boranlarda üşüse de,
Evladını üşütmemektir.

Baba demek;
Her şeyde ilk olmak,
Işığından fezy alıp,
Ölümsüz kahraman olmaktır.

Soma’da babasını kaybeden çocukların başı sağ olsun.
Şehit babaların mekanı Cennet Ruhları şad olsun.
Bu günün en güzel hediyesi yapacağımız dualar olsun.

Nuray Çakmak   / 15.06.2014
www.kafiye.net


Tarih 9 Tem 2014 Kategori: Nuray Çakmak

Emin Değilim

Emin Değilim

Toz duman ettiler duygularımı
Kimse bilmez benim yaralarımı
Beyaz edemedim siyahlarımı
Ahlarım geçer mi,emin değilim…

Feleğin çarkını çeviremedim
Kör talihim seni ben yenemedim
Dünya sefasını hiç süremedim
Kaderim güler mi,emin değilim…

Kar boranlar düştü baharlarıma
Gümanım kalmadı yarınlarıma
Zifiri karanlık sabahlarıma
Güneş doğacak mı,emin değilim…

Tarumar yaşarım ömür ziyan’da
Tükendi dermanım ruhum bizâr’da
Can çıktı çıkıyor gözüm mezar’da
Acılar biter mi,emin değilim…

Nuray Çakmak
www.kafiye.net


Tarih 9 Tem 2014 Kategori: Nuray Çakmak

Mahkeme-i Kûbrâ

Mahkeme-i Kûbrâ

Çatlamış kurak toprakların
Yağmuru hasretle beklediği gibi
Kendinizi nadasa çekip beklersiniz.
Sevginizi hak eden ile
Bir gün bir yerde yolunuzun
Kesişeceği ana kadar!

Takvim yapraklarını bir bir koparıp
Sabırla ayları yılları tüketirken
Acelenizde yoktur aslında.
Beklenen büyük gün gelmiştir.
Aşka dair biriktirdiğiniz,özlediğiniz
Ne varsa; susmadan bıkmadan
Avaz avaz söylemek istersiniz.

Bilemezsiniz ki;
Siz han o da hancı.
İhanetin yağmuruyla ıslatıp
Size nasıl geldi ise
Sizden de bir başkasına
Almak istediğini alarak
Ardında bir kadavra bırakıp
Gidecektir!

Alacak-verecek kalmamıştır.
Benliğinizi istismar ederek
Vicdan muhakemesi yapmadan
Dibine kadar sömürerek
Sırtınıza sapladığı oklarla
Geldiği gibi gitmiştir.

Size kalan;
İhanetin nârında
Yan yanabildiğin kadar
Gözlerine mil çekip
Ağla ağma olana kadar
Yaşadığın yalan sevdanın sancısıyla
Dön dönebildiğin kadar.

Ahlar
Vahlar
Vefasızlıklar
Mahşere kalan
Hesaplar!

İşte aslolan orası o büyük gün.
Mahkeme-i kûbrâ kurulduğunda
Hesaplaşmalar orada başlar!

Nuray Çakmak
www.kafiye.net


Tarih 9 Tem 2014 Kategori: Nilüfer SARP

OD DÜŞTÜ YÜREĞİME

OD DÜŞTÜ YÜREĞİME

Özlemim demleniyor senelerdir gurbette
Aramızda dağlar var gel desen de gelemem
Hicranla inler gönül gözyaşlarım nöbette
Yeter artık ağlama gül desen de gülemem

Kimbilir ne güzeldir bizim eller baharda
Köy kızları toplanır sohbet eder pınarda
Kuşlara aşiyandır o kocamış çınar da
Canıma yetti gurbet kal desen de kalamam

Şarkımızı dinlerken dünya gelir bana dar
“Sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar”
Aşkınla avunurum kalbimi çalan dildar
Hüzzamı bırak neva çal desen de çalamam

Gurbetin geceleri uzar sanki bir asır
Yüreğimin yarası olur derin bir nasır
Kuş tüyü yatak olsa özlenir köyde hasır
Vuslatın hayaline dal desen de dalamam

Zemheride şu gönlüm, yokluğunda buz tutar
İçin için kanayıp, dertlerime dert katar
Sensiz kağnılar geçer içimden katar katar
Düşerim yollarına bul desen de bulamam

NİLÜFER SARP
28.MAYIS.2014
www.kafiye.net


Tarih 9 Tem 2014 Kategori: Zülfiye DÖNMEZ

AH İSTANBUL


AH İSTANBUL

Şu eşi olmayan güzel İstanbul’a,
Sana hayran kalmamak mümkün mü?
Doyulur mu hiç yedi tepe İstanbul’a?
Denizi, boğazı, güneşi gökyüzünün,
Mavisi ile boğazın üstünde;
Dans eden martıları ile tarihe mal olmuş
Dillere destan Kız Kulesi’nin güzelliği ile,
Sayısı belli olmayan o birbirinden güzel
Camileri ile İstanbul, ah güzel İstanbul!
Sana hiç doyulur mu?
Sen herkesi kendine aşık edip
Göz kamaştıransın!
Herkesi şüphesiz kendine aşık edensin!
Tüm dünyanın gözü üstünde olan,
Senin ikinci bir eşin benzerin olmayan,
Dünyanın merkezisin sen İstanbul!
Herkesin aşık olup görmek istediği,
Örnek bir şehirsin sen!
Bizi tüm dünyaya tanıtan,
Dünyada eşi bulunmayan,
Türkiye’mizin incisisin güzel İstanbul’um!
Sana doyulur mu hiç?

Zülfiye Dönmez
www.kafiye.net