Mahkeme-i Kûbrâ

Çatlamış kurak toprakların
Yağmuru hasretle beklediği gibi
Kendinizi nadasa çekip beklersiniz.
Sevginizi hak eden ile
Bir gün bir yerde yolunuzun
Kesişeceği ana kadar!

Takvim yapraklarını bir bir koparıp
Sabırla ayları yılları tüketirken
Acelenizde yoktur aslında.
Beklenen büyük gün gelmiştir.
Aşka dair biriktirdiğiniz,özlediğiniz
Ne varsa; susmadan bıkmadan
Avaz avaz söylemek istersiniz.

Bilemezsiniz ki;
Siz han o da hancı.
İhanetin yağmuruyla ıslatıp
Size nasıl geldi ise
Sizden de bir başkasına
Almak istediğini alarak
Ardında bir kadavra bırakıp
Gidecektir!

Alacak-verecek kalmamıştır.
Benliğinizi istismar ederek
Vicdan muhakemesi yapmadan
Dibine kadar sömürerek
Sırtınıza sapladığı oklarla
Geldiği gibi gitmiştir.

Size kalan;
İhanetin nârında
Yan yanabildiğin kadar
Gözlerine mil çekip
Ağla ağma olana kadar
Yaşadığın yalan sevdanın sancısıyla
Dön dönebildiğin kadar.

Ahlar
Vahlar
Vefasızlıklar
Mahşere kalan
Hesaplar!

İşte aslolan orası o büyük gün.
Mahkeme-i kûbrâ kurulduğunda
Hesaplaşmalar orada başlar!

Nuray Çakmak
www.kafiye.net