şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Kelimelerin yetmediği yerler olur hayatında. Bazen de ne kadar konuşsan da konuş bir anlam içermez kelimelerin. Uğraşsan da yazamazsın çoğu zaman. Ama dilinin anlatacağı o kadar çok şey vardır ki…
Ölüm…! Kimilerine göre düğün.. Kimilerine göre ebedi bir kâbus ve i’dâm .. Ötesi ise ya cennet bahçelerinden bir bahçe… Ya da cehennem çukurlarından bir çukur..!
Dil bilmek bir ayrıcalık…Hani mu’zib bir ifadeyle “ne kaa lisan o kaa insan” diyesim geldi gülerek… 🙂 Ama osmanlıca okumayı, hele bir de yazmayı bilmekse bambaşka bir ayrıcalık nâçizâne düşüncem….
Ruh, yaratılmışların en şereflisi, enn nâzenini olan insanın sonsuzluk boyutu…Akılsa evreni ve yaratanını tanımak için ona sunulmuş derin düşünebilme, gerçekleri bulabilme, çözüm getirebilme yetisi… Bir nev’i doğruyu yanlıştan ayırmaya yarayan
Biz şairler şiir sitelerine şiirler yazmazsak, şiir sitelerinin hali ne
olur acaba? Hiç birisi bizleri düşündü mü ve bizlere ne kadar değer verdiler? En ufacık meseleleri kendilerine meal edip bizlere saygı ölçüleri ne derecede önemli? Biz şairler bir karşılık beklemeden,
Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun, hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.
Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol
hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya
hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz
Mecbur kalırsın bazen susmaya. Göz yumarsın yaşadığın acılara, anılara, yasanmışlıklara. Gurbettesindir, vatan hasreti çekersin,susarsın.! Çalışırsın, mecbursundur saygı duymaya, susarsın.! Susarsan hasretsindir yaşamaya. Yorar
Zamın akıp giderken, üstelik yaşlanmaya başladığımızı hatta yaşlandığımızı kabul ederken; bizi bekleyen güzellikleri de daha keyifli yaşamaya başlıyoruz
Hayatımız boyunca gerçekleştirmek istediğimiz tek şey “KENDİMİZ” olmuştur. Bu yüzden de bebeklikten itibaren en çok “BEN” diyerek hayata devam ederiz. Yemeği önce “BEN” bitireceğim, teneffüse önce “BEN” çıkacağım, o kıyafeti önce “BEN” alacağım… Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Egemenliğin, ulusun bayramı, çocukluğun armağanıydı 23 Nisan. Sevginin, mutluluğun yuvasiydi belkide. Adaletin, ınkılapların lideriydi adeta. Kısaca her şeyin başıydı bugün. Yeni bir ülkenin adiydi TBMM. Dünyaca duyulan bir ulke, yillarca aglamis bir halktı karsisinda bekleyen ve tebessümdü çocukların ak yüzlerinde beliren. Umudun ışığıydı çocuk bayramı.