BOYNU BÜKÜK OSMANLICAM

Dil bilmek bir ayrıcalık…Hani mu’zib bir ifadeyle “ne kaa lisan o kaa insan” diyesim geldi gülerek… 🙂 Ama osmanlıca okumayı, hele bir de yazmayı bilmekse bambaşka bir ayrıcalık nâçizâne düşüncem….

Evet Osmanlı Türkçesi başka dillerin etkisi altında kalmasıyla ortaya çıkmış Arapça, Farsça ve Türkçe unsurların harmanı kozmopolit bir dil olsa da , yediyüz yıllık gizemini içinde barındıran Osmanlı Türkçesini biliyor olmak, Osmanlı döneminin ve yaşamının tarzını kavrayabilmek ve sorgulayabilmek kadar, geçmişten Osmanlı’ya ve Osmanlı’dan da günümüze Türkçenin evrim dinamiklerini yakalayabilmek açısından önem teşkil eden bir dil ayrıca…Ve Osmanlı dönemindeki gündelik yaşamın ve olayların sırlarını taşıyan, edebî paritesi yüksek, kelime haznesi zengin bir dil…

Bu zenginliği de unutulmaktan sıyrılabilirse ve yeni nesillerce kavranabilirse, toplumsal bilinçlilik düzeyi daha sağlam zeminlere oturabilir.

Mezartaşlarına, kitabelere, el yazmalarına, arşivlerdeki tarihi belgelere bakıp da, ya dudak büküp es geçmek, ya da bu değerli eserleri okuyamamanın hüznüyle iç geçirmek hayıflanası ve acınası bir hâl..Sinsice iliklere işlenmiş osmanlıca düşmanlığının acı faturaları bunlar ne yazık ki.

İllâki bu ilmi akademik boyutlarda üniversitelerin belli birimlerinde değil de gücü yettiğince kendi çapında her kesimin öğrenip uygulaması bir kültür zenginliğidir diye düşünüyorum kendimce..

Yabancılara hoş görünme sevdasıyla tabelalarımızda ingilizce sözcükler cirit atıyor..Sanki bu milletin ana dili ingilizceymiş gibi…Hele ki yarım yamalak ingilizce konuşmasıyla kendisini ayrıcalıklı sayarak caka satanların yaşadığı bir toplumda bulunuyorsak varın düşünün kültür mirâsımızın boyun büküşünü…Her ne kadar yadırgansam da fikrim böyle…

Nedîm, Fuzûlî , Bâkî ve bunun gibi şairlerin şiirlerini okuyup anlayamayan, bundan zevk almasını bilmeyen bir gençlik, edebiyyâtın ve san’atın doruklarına çıkamaz inanın bu bir âyan gerçek .

Zihnimizde hiçbir ön koşul barındırmadan, Hiçbir siyasi yargıya kapılmadan, Hiçbir ideolojiye alet etmeden ve edilmeden bu zengin ve iksirli dile sahip çıkabilir, geçmişimizden geleceğe sağlam köprüler inşâ edebilirsek kültür donanımı güçlü, özüne, sözüne, diline, dînine yabancı olmayan, târîhiyle barışık asîl nesiller yetiştirebiliriz.

Hıncını arap harfleri kullanılıyor diye osmanlıcadan çıkaran bir dönem yaşandı…Bu dönemin faturasını ne yazık ki dil fakiri gençlerimizin içler acısı hâline hayıflanarak bizler ödüyoruz.

Atatürk’ün nutkundaki osmanlıca kelimeleri dahî anlamayan, hele ki gençliğe hitâbesindeki osmanlıca sözcüklerden bîhaber bir gençlik yetiştirdik ne yazık ki.. Atatürk’çü geçinip de Atatürk’ün kalemini anlayamamak ne hayıflanılası bir hâl…

Bir insanın kelime dağarcığı o kişinin kültür düzeyinin göstergesidir.Bu durum sadece gençlerimizle sınırlı olmasa da ne yazık ki bilhâssa gençlerimizin kelime dağarcığı hint fakiri gibi bir deri bir kemik, el açmış boyun bükmede..Dillerini istila etmiş ingilizce sözcüklerle bir hilkat garîbesi gibi kendi aralarında nemneşekil tuhaf bir dille konuşma çabasındalar..Bu gidişle kırklı yaşlarda olan bizler en az bir yirmi sene sonra ayrı dillerden, ayrı tellerden çalacağız korkarım ki…Eğer elimizi çabuk tutmazsak bu zengin dilin sözcükleri vâdesini tamamlayıp kitapların tozlu sayfaları arasında son nefeslerini verecek…

Velhâsıl bu konuda bilinçli gençlerimizi tenzîh ederek ,atalarımızın kültür mirasına sâhip çıkamayan, kendi diline bile yabacı, aslından bîhaber bir gençlik yetişiyor diye huzûrsuzum ..Her ne kadar olaylara negatif pencereden bakmayı sevmesem de durum bu…

Bu mes’ele çok su götürür bir mes’ele…

Bu sebeple bu şanlı mîrasa edebî sahada sahip çıkabilme gayretini gösteren, bu uğurda canla başla hizmet veren tüm osmanlıca sevdalılarını bilhassa genç kardeşlerimi yüreğimin tüm heyecanıyla alkışlıyorum…

Sevo

Sevim Çiçek KARADENİZ
www.kafiye.net