SÜKÛT-U HAYAL

Demek ki gidiyorsun geri dönmemesine
Öyle ise hazırlan git yolundan eylemem
Sükûtuma bürünüp yangın sönmemesine;
Bir avuç küle dönsem tek kelime söylemem

Mahşeri yüreğimde yaşıyorsam sancıyla
Dönüp bakma yüzüme alaca karanlıkta
Darmadağınık halde, gücenmenin hıncıyla
And içtim düşmemeye bil ki ruhum ayıkta

Boşunaymış çabamız anılar bölük pörçük
Her bir şey yüzükoyun orda burda muallak
Hüzne tekabül eden ne varsa düne dönük
Tamir görmez değeri yerinde allak bullak

Aklımı aşındıran hoyrat düşünceleri
Saçmam ortalık yerde sakın ola dert etme
Hani, posta koyarak bakardık önceleri
Fallara da güvenip ’’ belki’’ diye diretme

Vurgun yemiş zamanın yüküyle ağır ağır
Yürürüm, zorlansam da; pes etmeden yokuşta
Vefasızlık; heybemde ağırlığınca, kahır
Yaparken göğsüm sızlar sırtıma her vuruşta

Bilemedim ne yazık bu zorlu imtihanda
Sevilmeye manidar özeldi hangi lehçe?
Bilemedim, şüphesiz; adil miydi cihan da?
Lal kesiği dilime takılmadan kelepçe.

Nezahat YILDIZ KAYA
www.kafiye.net