OZANLARDAN TÜRKÜLERİMİZ VE BİZ

Elde bağlama gezer diyarları,
O ki; ozandır söyler sevdaları.
Kuştan, böcekten çıkarak yola,
Sona saklar her sözün aslını.

Ozanlarımız; aşk nağmelerinin arasına, buram buram gurbeti, hasreti, vatanı, milleti katar türkülerine. Âşık Veysel, Karacoğlan, Erzurumlu Emral ve adını zikredemediğimiz nice ozanlarımız; kâh ağlatmış acılı uzun havaları ile kâh oynatmış misketi, fidaydası ile. El tele vurduğu an, söz dile gelmiş yürekten. O anda hesapsız, kitapsız, plansız çıkıvermiş hece ölçülü dörtlükler ağızlardan. Atışmışlar kimi lahza, kimi lahza anlatmışlar yüreğindeki sesleri. 
Görüp alamamanın, sevip kavuşamamanın, gurbette yalnız kalıp çoğalamamanın acısıyla deli olup konuşmuş yürekleri. Ne yapsa da ne etse de yüreğini susturamayan ozanlarımız, yüreğini bağlamış bağlamaya. Eli çalmış bağlaması söylemiş. Kendilerine sorulunca; “yüreğimin sesidir” dermiş. 
Her duygunun muhakkak bir yansıması vardır bir türküde. Ozanımız yaşamış duyguların her türlüsünü de. Kimi derdi, gamı, kimi neşeyi, sevdayı hissettirmiş türkülerinde.
Yârim senden ayrılalı 
Hayli zaman oldu gel gel.
Bak gözümden akan yaşı,
Ab-u revan oldu gel gel.
Sevdiğinden ayrılan ve onun özlemiyle yanan bu ozanımızın türküsü, hangi ayrılıkların hissedarı olamaz ki!
Şu köyceğiz yolları,
Kaldır Ayşem kolları,
Bizim için yapılmış,
Şu Muğla’nın damları.
Sevdiğine aşkını ilan edip onunla yuva kurmak isteyen ozanımızın bu duygusunu tanımayan var mı?
Bir yiğit gurbete düşse,
Gör başına neler gelir?
Sılası fikrine düşse,
Yaş gözüne dolar gelir.
Gurbette yalnızlığın acını yaşayan sıla özlemiyle gözyaşlarına boğulan bu ozanımızın türküsü, gurbette yaşayanların yaşadıklarının ifadesi değil midir?
Hastane önünde incir ağacı,
Doktor bulamadı bana ilacı.
Baştabip geliyor zehirden acı,
Garip kaldım yüreğime dert oldu,
Ellerin vatanı bana yurt oldu.
Hasta düşüp uzak diyarlarda tedaviye giden fakat çare bulamayıp gurbette ölümü bekleyen ozanımızın bu türküsü, kaç dertli hastanın feryadına ses olmuştur.
Çırpınırdı Karadeniz, Sırmalar sarsam koluna
Bakıp Türkün bayrağına İnciler dizsem yoluna,
Ah ölmeden bir görseydim Fırtınalar dursun yana,
Düşebilsem toprağıma. Yol ver Türkün bayrağına.
Bayrak, vatan sevgisini yüreğinin derinliklerini hisseden bu ozanımıza hak vermeyen var mı aramızda? Hele ki; vatanımızdan uzaklarda yaşamak zorunda kalmışsak…
Daha nice duyguları buluruz biz türkülerimizde. Özümüzü, yüzümüzü, gönlümüzü, kültürümüzü, sevdamızı, özlemlerimizi, acı ve tatlı tüm yürek seslerimizi dinleriz biz türkülerimizde. 
“Hissettiklerimi ifade etmekte zorlanıyorum” diyorsanız, sizin için bir ozanımız mutlaka dile getirmiştir hislerinizi. Yeter ki; duymak isteyelim ve dinleyelim.

Şubat 2008
Elvan USUL
Hizmet gazetesi
www.kafiye.net