LEYLİFER

Aşk çölünde gezmeyi çok görme sakın bana.
Rahmetini ömrümden esirgeme Leylifer!
Gönül pınarlarımdan berrak aşk sundum sana.
Ziyan edip sevdamı dökme sakın Leylifer!

Gönül senin yurdundur, gel gül oyna içimde.
İstersen düşman getir, katil ol sen peşimde.
Dünden iz bırak bana, tekmen olsun leşimde.
Korkum ol kal aklımda, çıkma sakın Leylifer!

Sen niyet ol, acıkmam; kırk yıl oruç tutarım.
İkram edip sunduğun, zehrin olsa yutarım.
Yeter ki sen yer göster, diken dürsen yatarım.
Hakkım var ellerinden, sıkma sakın Leylifer!

Damla et, gözlerinden ağlarsan düşür gitsin.
Dilinde mahrem eyle; ne söylensin, ne bitsin.
Uğrunda Mecnun ettin, Leyla’ma sen şahitsin.
Yak kavur çöllerinde, bıkma sakın Leylifer!

Kör gönül mabedimde sönmeyecek şavkımsın.
Bestelenmemiş güftem, söylenmemiş şarkımsın.
Nutkuma düşen payda, kırk tutumluk farkımsın!
Düğüm et gırtlağında, yutma sakın Leylifer!

Şerh koysan gözyaşıma, ben ağlarken bitirsen!
Kendime satsan beni, beni bana götürsen!
Azrail haber salmış, bir tel saçın getir sen:
Ölüm var gözlerinden, yumma sakın Leylifer!
Hayal sensin, hayat sen; gitme sakın Leylifer!

NOT: Uzak bakışmalardan mahzun ve mazlum, bezgin ve yorgun el sallayan merhamet; işporta tezgâhlarında aşka susamış kadınları ve zampara erkekleri bekleyen sadakat; bütün mahlûkatın ve cümle nebatın müttefikliğine soyunmuş şahsiyet; ve bütün bunlara inat, tuhaf, hınzır, okkalı bir edayla kol gezen hıyanet… Hayatımızı örseleyen bu tür çelişkilere nispet, eskiden kalma bir hasretle yazdık bu satırları! Ait olmanın değerini bilenlere…

Safiye SAMYELİ
www.kafiye.net