GEDA

Daim anlatır kalem, gözde çağlarken dîde
Bir mücevherdi aşkım öyle eşsiz  nadide
Ezildi senin için en çiğnenmez kaide

Sen sevdanın gülünü dermeden giden yolcu;
Yetmez kalpteki aşka benim diyenin gücü.

Aşk nasıl bir yangın ki birden içinde kaldım;
Eşi yok bir sevdayla yüreğine kök saldım.
Kaç kere dizlerinde uyuyup düşe daldım

Gece hayallerdeydi gündüzse gözyaşımda
Ölsem de bu aşk benim yazar mezar taşımda.

Bütün yollar karanlık, hiç birine düşemem;
Kül dökülmüş közlere tekrar tekrar eşemem.
Kabuk bağlar nasılsa bu yarayı deşemem

Kör geceler ağladı, gönül ardında nalan,
Hep gözyaşı hep elem sadece bana kalan.

Arama sorma dedim ne de bir selam gönder;
Aşkı uğruna ölen hem şehittir hem önder.
Gel git yaşayamam ben demiştim bu aşk ender

Sen bu son yalan ile beni çarmıha gerdin
’Sevdim’ diye en iyi yalanı sen söylerdin..

Gönül bahçem çiçekti nerde al sarı gülüm?
Her dalda ötüp seni sayıklardı bülbülüm.
Kim yakmış bu ateşi artık bir avuç külüm

O gözlere kurbandım akmasın yaşı sakın
Bir garibim nasılsa beni bana bırakın..

Ne sesi ne sözüyle, bana naz edenim yok;
Yaşamayı istemem artık bir nedenim yok.
Kapalı gönül kapım, hiç gelip gidenim yok

Ben bu canı uğruna ederken artık feda
Vazgeçmeden bekledi, kapında garip geda

ESRA DEREL
www.kafiye.net