EV SAHİBİNİN BÖYLESİ HERKESE NASIB OLSUN

Ali bey, balkonda güneş batımını izlerken bir taraftanda çayını yudumluyordu. Güneş batmakta, çevrede sokak lambaları ve evlerin lambaları yanmaya başladı. Hafiften bir esinti başladı. Bu esinti İzmire özel imbat rüzgarının başladığını bildiriyordu. Ufukta çoban yıldızının görülmesiyle birlikte gökyüzünde yıldız aramaya başladı.

Ali bey; Hey gidi günler hey! Ne günler yaşadım. Ne acılar çektim yarabbi! Sahte senetle yitirdiğim ev ve araba, nafakadan dolayı yitirdiğim binlerce liralık paralar. Üstüne üstlük bir de üzüntü ve acıyla yüksek tansiyon rahatsızlığını kazandım.

Hani belalar üst üste gelince, paranın yokluğunda da olumsuzluklar günlük yaşantımda öyle bir güçlükler başla ki sormayın. Parasını ödeyemediğim ev elektrik kesilmiş ve altıncı ayına gelmiş. Suyun hatırı sorulmaz şu saatimde sökülmüş üç aydırda evde suyum yok. Elektriği ve suyu ev sahibimden aldım. Sanki kiracısı değil, aileden biri olarak bana yardımcı oluyorlar. Ben parasızlık, acı, hasta olarak yaşamaya devam ediyorum.

Beslenme sorunum had safhasına çıkmış, buzdolabının içi tam takır durumda. Bazen dostlarım ziyaretime elleri dolu geliyor. Zeytin, peynir, Domates, salatalık yumurta ekmek getirdiler. Öyle zorduruma düştüm ki; muhtarliktan ramazan ayında durumu iyi olmayanlara verilen yiyecek yardımı paketi aldım iki defa.

Elektrik ve suyun kesik olduğu altıncı ayında yokluklar nedeniyle evi boşaltma kararı aldım. İki hali, bir yorgan, bir battaniye, bir yatağı salonun ortasında denk yaptım. Tam salonun ortasında denklerim hazırlandığında ev sahibim kapının ziline bastı. Olan olmuş ev sahibim hazırlandığımı anladı sandım ve ayakta zor duracak haline geldim. Kapıyı zar zor açtım. Ev sahibim Ayşe hanım karşımda, bana hal hatır sordu.

– Beni içeri almayacak misin?

– Buyur ablacığım. Salona buyur.

Ev sahibim odaları gezdi. Zaten eşyam da yoktu. Ev sahibim salona girdi. Salonda eski dört sandalye vardı. Birine oturdu. Bana uzun bir süre baktıktan sonra:

– Ali bey, çok sıkıntılı ve çok zorda olduğunu biliyorum. Allah senin yardımcın olsun. Şimdi beni çok iyi dinle. Düşmez kalkmaz bir Allah var. Biz insanlar yokluk ve boşlukları görenlerdeniz. Sen şuan bir sıkıntı icerisindesin. Bunu görüyor ve biliyorum. Senin bize kira borcun ne kadar?

– Bu ayda dahil sekiy ay oldu ve 4000.00 tl borcum var. İnşallah bu ay bir gelecek alacağım var. Geldiğinde borcumu ödeyeceğim.

– Bu salonun ortasındaki denk nedir?

– Ablam , kiramı ödeyemiyorum. Borcum birikti. Eğer evden çıkmamı isterseniz evi boşaltılır. Size senet veririm. Benim yüzümden siz de zorda kalmayın.

– Sen şimdi borcunu ve taşınmayı düşünme. Evde oturmaya devam et. İnşallah olumsuzluklar bitecek. Evi boşaltmanı istemiyorum. İnşallah bu ay alacağın gelir. Borcunu ödersin. Elektrik ve su borçlarını ödersin. Yavaş yavaş düzene gireceksin. Ben senden çok memnunum. Evden taşınmaya kalksan sana 5000.00 tl ye mal olacak. Bana borcun 4000.00 tl. Bu nedenle iyice yıkılma. Benim kira geç gelsin ama yıkılma. Bu denki dağıt ve evde oturmaya devam. Kendini üzme.

– Tamam, Ayşe ablam. Senden Allah razı olsun. O kadar mutlu oldum ki, Allah sizlerin dileklerini kabul eylesin. Tamam, ben burada oturmaya devam ediyorum. İnşallah kısa zamanda kiramı ödeyeceğim.

– Şimdi ben gidiyorum. Denklerini aç, kendini de fazla üzme. Haydi bakalım görüşmek üzere. Hoşça kal. Akşam için sana yemek yollayacağım.

– Allah razı olsun ablam. Allah kabul eylesin.

Ev sahibi gitmiş, Ali bey salonda uzun süre denklere baktı. Sonra odalara yorgan ve battaniyeyi dağıttı. Gözlerinden hem sevinç, hem hüzün göz yaşları akmaya başladı. Öyle bir durumdaydı ki, Göz yaşları ile birlikte haykırmaya, hıçkırığa, ağlamaya ve dualara başladı. Yere serdiği battaniyenin üzerine uzandı. Ağlama, Göz yaşları ve hıçkırıklar azaldı. Bir sessizlik ortalığı sardı.

Aradan on gün geçti. Ali bey, aldığı haber ile çok sevindi. Alacağı para sonunda ona verilecek ve borçlarını ödeyecektir. Hele kirayı ödeme duygusu ise bambaşka. Hemen memleketine doğru yolculuğa giderken ev sahibine uğradı, haberi paylaşmak ve müjde vermek istedi. Müjdeyi verdikten sonra yola çıktı.

Gece yolculuğu yapan Ali bey, sabah memleketine indi. Tapuya gitti. Tapuyu alan kişiden toplu para aldı. İşi 12.00 de bitti. Hemen yola koyuldu. İzmire gelirken biraz sevinç vardı yüzünde.

Alibey tarifi, anlatılması zor duygularla İzmire geliyordu. Sanki yollar uzuyor, bitmiyordu. Bir an önce eve gelmek, eve girmeden ev sahibine kirasını ödemeyi istiyordu. Nihayet saat 22.00 civarında İzmire indi. Dolmuşa binerek evine geldi. Ev sahibinin ziline bastı.

– Kim o, kimsiniz?

– Ayşe abla, benim. Bakar mısın?

– Buyur Ali bey. İçeriye geç, hoş geldin.

– Ablam, şükürler olsun paramı aldım. Burada 4.000.00 tl var. Size olan kiramı getirdim. Sizden Allah razı olsun.

– Acelesi yoktu. Sabah getire bilirdin. Teşekkür ederim.

– Allah razı olsun ablam, yarın sabah erken kalkıp elektrik, şu borçlarımı ödeyeyim ki onlar bugün açılsın. Size iyi geceler.

– Sana da iyi geceler. Allah rahatlık versin.

Ali bey eve girdi. Aylar sonra ev kirası borcunu ödemenin verdiği rahatlıkla salona girdi. Çok yorgundum, hiç beklemedi, salonda battaniye üzerine uzandı. Hemen uykuya daldı.

Ali bey sabah erkenden kalktı. İlk önce izsuya giderek şu borcunu ödedi. Sonra tedeşa giderek elektrik borcunu ödedi. Elden aldığı borçlarını da ödedi. Yorulmuştu ve evinin yolunu tuttu. Eve yakın markete girdi. Kahvaltılık ve yemeklik alarak evine girdi. Yemek yapacak durumu yoktu. Bir şeyler atıştırdı , mutlu olarak güzel bir gece geçirecektir.

Ali bey biraz rahatlamıştı. Bu arada uzun zaman sonra iki gün sonra maaşının dörtte biri alacaktı. Geriye kalan parası nafaka ve icra borçlarına gidiyordu. Bu haline de razı oluyordu. Bu arada bir özel okulda öğretmenliğe başladı. İnşallah kısa zamanda kendisini toplayacaktı. Eve yeni gıda takviyesi alması gerekiyordu.ama elinde para kalmamış, maaşa da iki gün kalmıştı. Ev sahibinin kapısını çaldı. Ev sahibi kapıyı açtı.

– Buyur Ali bey, Buyur içeriye geç.

Ali bey mahcup, üzgün ama başka bir de yol yoktu.

– Ayşe ablam, kusura bakma. Senden bir isteğim olacak.

– Buyur!

– Evde bazı ihtiyaçlarımızı var. Maaşa iki gün var. Maaş alınca ödenmek üzere 200.00 tl ihtiyacım var.

– Tamam Ali bey. (İçeriye gidip geldi ev sahibi) Buyur iki yüz lira. Kendi fazla üzme. Acele etme ödemek için. Senin doğruluğun dürüstlüğün konusunda hiç şüphemiz yok. Rahat ol. Üzülme yeter.

– Allah razı olsun. Görüşmek üzere.

Ali bey, parayı alır ve markete gitmek için evden çıkar. Bir taraftan gülümsüyor, bir taraftanda düşünüyordu. Üç gün önce ev kirasını ödemiş olan Ali bey, iki gün sonra ev sahibi Ayşe hanımdan borç para istiyor. Ne güzel evladıyım var. Uzun süre kira borcumu bekliyor, üç gün önce kiramı ödüyorum, yine sıkışmışım. Kapısını çalınca yine bana ihtiyacım olan parayı verdi.

Bu dünya da iyi insanlar hala var. Zaten bu dünya iyi insanların omuzlarında duruyor ve yıkılımıyor. Benim ev sahibimde eşi ve çocuklarıyla birlikte insanlara yardım ederek yaşamaya devam ediyor. Allah evsahibime ve ailesine uzun ömürler, güzellikler ve hayırlar yapmalarını nasip eylesin. Allah her kiracıya böyle ev sahibi nasip eylesin.

25.03.2022 Cuma/ Karabağlar

Hüseyin Durmuş

Emekli edebiyat öğretmeni

Şair yazar

www.kafiye.net