Bigalı Mehmet Çavuş’u Anma Günü Etkinlikleri kapsamında düzenlenen liseler arası ” Bigalı Mehmet Çavuş” konulu Kompozisyon Yarışmasında dereceye girerek ilçe ikincisi seçilmenizden dolayı tebrik eder, başarılarınızın devamını diliyorum.

Erkan Bilen
İlçe Milli Eğitim Müdürü



Bigalı Mehmet Çavuş


      Çanakkale Destanı’nın yazılmasında önemli rol oynayan binlerce kıymetli askerlerimizden biri. 1875’te Bulgaristan’daki Filibe’de bir köyde başlayan isyanda 1000 kadar Müslümanın bir hiç uğruna şehit edildiği ve 3000 kadar evin yakıldığı, o insanlıktan çıkmış vahşilere direnilen ve o günlerde Rusların işgaline uğrayan bir ortamda gözlerini açtı dünyaya. Bir bebek için çok zalim olan bu yer ona da acımamış olacaktı ki ailesi artık bu baskılara dayanamayıp evleri yurtları bildikleri yerlerden göç etmeye başladılar. O soğuk, herkesin sefil olduğu ve soğuğu geçiren giysilerle nasıl geldiklerini anlamamışlardı Biga’nın Bahçeli köyüne. Artık çok acıdan olsa gerek bir süreden sonra hissizleşmişlerdi. Ama annesi kendini değil bebeğini düşünüp endişeleniyordu. Neyse ki vardıklarında sapa sağlamdılar.      

       Bu sıralarda hayır kurumlarından zar zor toplanan parayı İngiltere’ye göndermişti gemi almak için Osmanlı. Hiç akıl kârı mıydı savaş açtığın devletten mal almak? O dönemdeki koşulları iyi düşününce düşmana karşı kullanılacak olan bir malı, düşmandan almaya mecbur bırakılmış bir devletin bu durumu haliyle çok kötüydü. O dönemin, hele ki savaşın şartları o kadar zordu ki insanlar günde belki bir, belki iki öğün yiyorlardı. Sabah yok, öğlen kuru ekmek, akşam ise şekersiz üzüm şerbeti. Belki bir gün açtılar, belki diğer gün tek öğün yiyorlardı fakat manevi güçleri tamdı. Bir kere doyuma ulaşmıştı vatan aşkıyla yanıp tutuşan ruhları, karınlarını düşünmüyorlardı.

        Mehmet Çavuş bu sıralarda birçok yerde gönüllü askerlik yapmıştı. Sıra Seddülbahir Kalesi ve Gelibolu yarımadasındaydı. Savaş ilan edilmeden 3 Kasım1914’te İngiliz ve Fransız donanması hain bir saldırı yaptı. Mehmet Çavuş o saldırıda 86 kardeşini şehit verdi ve kale çok hasar görmüştü. Daha sonra 25 Şubat’ta yapılan ikinci girişimde boğaz girişindeki tabyaların neredeyse hepsi çok büyük hasar aldı. Vazgeçmedi Mehmet Çavuş, yapabilirlerdi. Zaten her şey inanmakla başlamaz mıydı? Hemen Bigalı Mehmet Çavuş komutasındaki yarım bölük asker harap olmuş kalenin içinde saklandılar. Düşmanın gelmesini beklediler ve birden başladılar ateşe. Mermiler sanki sağanak yağan yağmurmuş gibi iniyordu toprağa. Toprak ise üzgündü, bu hainler nasıl üstüme basarlar diye ama emindi; Türk milleti ona sahip çıkacaktı vermeyeceklerdi kimseye onu. Güvenmeseydi eğer, üstünde onların yaşamasını da istemezdi zaten ama bütün Türkiye ve bu savaşlar sonrasında ise tüm dünya bilecekti Türklerin topraklarını nasıl sahiplendiğini.

        Savaş devam ederken Mehmet Çavuş’un tüfeği tutukluk yaptı. Attı silahı Mehmet Çavuş ve gözünü karartıp düşmana elinde istihdam küreğiyle saldırdı. Adeta canı, ciğeri, yavrusu olan bu toprağı sırtlanlara yem etmek istemeyen bir aslan gibiydi ve bozguna uğrattılar hainleri. Sonra birden, gerçekten karardı her yer. İlk önce şehit oldum sandı, sevindi Allah’ın rahmetine kavuştuğuna ancak gözlerini sıhhiye çadırında açtı. Göğsünden, boğazından ve avuç içlerinden oldukça yara almıştı. Dinlenmeye verdi kendini. Sonra eve hanımının ve çocuklarının yanına izne gönderilmiş fakat izin süresi bitmeden dönmüştü cepheye. İçi yanıyordu, ben burada yatarken orda kan gövdeyi götürüyor diye kendini mahvediyordu.  Hanımı çok istemiş gitmesin ama vatan aşkıydı; bu kendi yarasını bile düşünemeyecek kadar büyük, kalbini delip geçecek kadar kuvvetli bir aşk. Hainlerin karaya çıkartma yaptıkları gün; bu toprakları düşmanın elinden almaya yemin etmiş o kahraman Türk askeri 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, Çanakkale Müstahkem Komutanlığına gönderdiği raporunda Bigalı Mehmet Çavuş’un madalyayla ödüllendirilmesini istedi ve bunun üzerine Mehmet Çavuş Harp madalyası ile ödüllendirildi. Ona bu kahramanlığından dolaydı ve cephede savaştığı için maaş da bağlamak istemişlerdi fakat o” Ben orada vatan için savaştım eğer isteseydim daha önce alırdım o parayı.” demişti. Mehmet Çavuş’un bu cesareti bütün askerlere kıvanç kaynağı olmuş ve o günden sonra İstanbul gazetelerinde geçmeye başlamıştı. Ayrıca kamuoyuna adı açıklanan ilk kahraman Türk askeriydi Bigalı Mehmet Çavuş.

        Mehmetçik adının, cesaretinden ilham alınan Mehmet Çavuş, evine döndüğünde yoksullardı, ona rağmen istememişti o parayı ama evin dışında bir taştan fırında pişen ekmekle bütün aile doyardı. Yetmezmiş gibi bir de elinde iki tane varsa birini komşularına verirdi. Paylaştıkça bereketlenmişti hanesi. Zaman su gibi geçip gitti; karısı aklını yitirip yatalak hasta olmuştu, o ise evin hem annesi hem babası. Aniden rahatsızlandı sonra. Komşuları çok üzüldü ama elden gelmezdi ki bir şey. Bir kez ecel kapı çalınca önünde dur denemezdi. Ondan 13 gün sonra da hanımı vefat etti. Onların asıl kavuşması kabirde olmuştu.

         Günümüzde ise Çanakkale ilinin Biga ilçesine bağlı Bahçeli köyünde bir şehitliği vardır hanımı ile yan yana. Bu fani dünyada çokça ayrılıklar yaşasalar bile, sonsuz hayatta kavuşmuşlardır artık. Şehitliğin oradaki mektep bir müzeye çevrilmiştir, savaştan kalan kalıntılar ve Mehmet Çavuşun eşyaları orayı güzelleştirmektedir.

         Unutmayın ki bu kahraman askerler toprağa gömüldüklerinde yüreklerindeki bu aşk tüm ülkeyi sarar, bu ülkenin her doğan evladı da bu aşktan nasibini alır ve ülkeyi parçalanmaz yapar.



Zeynep Doğan
www.kafiye.net