İstiklâl Marşı ve Çanakkale şehitlerimiz haftası nedeniyle Biga İlçe Müftülüğünce Liseler arası açılan deneme yarışmasında 1. olan Zeynep Doğanın yazısı. Kendisine www.kafiye.net ailesi olarak başarılar diliyoruz.

Mütevaziliğin Eseri


Bugün farklı bir heyecan vardı içimde. Çünkü bugün kendi içimde dost edindiğim ve kazanmasını istediğim kişinin yarışma sonucunun açıklanacağı gündü bugün, 12 Mart… Daha önce yaptığım güfte yarışmasında gelen şiirleri beğenmemiştim. Hiçbiri bu kahraman vatana tam olarak layık, tam olarak yeterli değildi fakat sonra Burdur milletvekili olan Mehmet Akif Ersoy’un “Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini” düşündüğü için yarışmaya katılmak istemediği kulağıma ilişti. Ne kadar da vatan aşığı ve mütevazi bir adam diye düşünmeden edemedim.


Çok ilginç gelmişti; kim parayı istemezdi ,hele ki bu dönemde. Bu mütevazilik akan cümle beni çok düşündürdü ve her aklıma geldiğinde farklı bir anlam çıkartmama sebep oldu. Bunun üzerine vakit kaybetmeden bir davet mektubu yazdım. Birkaç saat öncesi olsa bu mektubu yazdıktan sonra “Kim bir Maarif Vekilini reddeder ki?” diye düşünür kendi kendime övünürdüm fakat şu an insanın mevkisinin değil düşünce yapısının onu yücelttiğini savunuyorum.


Hayat garip, insanın bir anı diğerine uymuyordu işte. Birkaç gün sonra duyduğuma göre Ankara’da yazdığı eseri yarışmamıza iletmişti. O kadar güzel bir güfteydi ki, insanın aklını başından alırdı. İçerdiği anlamlar çok derindi. Önce kahraman askerlerimizin önünde okutulmasına karar verdim. Çünkü bu eserin onlara güç vereceğinden emindim. Sonra zaten gazetelerde de yayınlanarak halkında aynı benim gibi beğenisini kazandı.


Ön elemeyi geçen 7 şiir arasında yer alıyordu. Meclis oturumuna doğru adımladım, yerimi aldım ve oturumu başlatacak olan Mustafa Kemal Paşa’yı bekledik. Salona girdiğinde adeta tüylerim diken diken olmuştu. Adımları bile hayranlık uyandıracak cinsten olan bu adam ülkemizin geleceği olacaktı fakat bunun daha farkına varamamıştık. Aslında maddiyata bakıldığında zayıftık fakat kalbimiz manevi olarak oldukça iyi bir durumdaydı.


Oturum başladı, tabii benim gönlüm tek bir güfteden yanaydı. Yarışmayı ben düzenlediğim için güftelere kısa kısa göz atmıştım fakat birinin altında “Mehmet Akif Ersoy” yazsını görünce o güftenin tamamını okudum. Başkasına gerek yoktu. O zamandan vermiştim kararımı.önce bu eserin incelenmesini talep etmiştim. Kürsüye çıktım, “Korkma…” diye başladım ve bu esere layık olmaya çalışarak okudum. Son kıtayı okuyunca herkes gözleri yaşlı, coşkulu bir biçimde alkışlamaya başladı. O kadar güzeldi ki başkasına gerek kalmadan çoğunluğun oyuyla kabul edildi.


Bunu beklediğim için verilen tepkilere şaşırmadım. Benim gözlerimin içine bakarsanız “Bu güfteyi Hamdullah Suphi Bey mi yazmış ki bu kadar gururlu?” diyebilirsiniz. Sanki kendi eserimmiş gibi gurur duyuyordum. Mehmet Akif’in ise gözlerinde bu gururu göremeyeceğimizden emindim. O yaşadığı gurur ve mutluluğu gözlerine taşımadan kalbinde yaşayacaktır.

Daha sonra kazandığı paraya dokunmadan onu bir yardım kuruluşuna bağışladığını duydum. Bu da yetmezmiş gibi Safahat adlı kitabına, İstiklal Marşı güftesini koymamıştı. “O benim değil, milletimin malıdır.” demesiyle bu kadarını beklemiyordum. Bu alçakgönüllülük karşısında tek bir kelime dahi edemedim. Böyle insanların varlığını bilmek hatta varlığını bilmekten öte tanımak bana ayrı bir huzur bahşetti.


Geçen gün elime bir gazete geçti. Büyük puntolarla “On Kıta Bir Vatan İlelebet İstiklal” yazmışlar o hayran olunacak güftenin altına. Dedim ki işte bu; bizim kanatlarımız kırık olsa bile sırtımız yere gelmezdi.




Özel Biga Doğa Fen Lisesi
Zeynep Doğan
www.kafiye.net