Korkuydu İşte
Bana hep aynı soruyu sorduran bu yüzyıllık korkuydu işte: Nereye gidiyorsun sevgilim?  Beni yeniden hayatın içinde, gerçeklerin ortasında bir başına mı bırakıyorsun? Beni yeniden unutuluş sürgünlerine mi gönderiyorsun? Nereye gidiyorsun sevgilim?  Oysa seni uyutmayan içindeki o yangınlı hesaplaşmaydı. Gece iner, aşıklar, yüzler, bedenler, anılar kaybolurdu; sadece ikimiz kalırdık. Ve sen uykunda sevgimle hesaplaşmaya dalardın.

Cennette cehennemi hatırlardın. Dönüp geriye bakıyorum da, sanki yıllar değil yüzyıllar geçmiş aramızdan… Aramızdan ayrılıklar, ihanetler, kayboluşlar, vazgeçişler, yeniden bulmalar, korkular, yalnızlıklar, savrulmalar geçmiş. Ve bu ilişki ne çok biçim değiştirmiş… Seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim. 

Seni kelimelerce, şiirlerce yakınından sevdim. Seni dünya üzerinde sanki ilk kez benim için kalemi eline alıp da yazdığın mektuplarca sevdim. Seni umutsuzca, beklentisizce, hayallerce sevdim uzağından. Hayatımı öyle olduğu gibi bıraktım. Şehrine geldim, ama kalbine giremeden sevdim. Neydik biz o yıllarda hiç düşündün mü? Neydik birbirimiz için sevgili? Geldim. Bana destek olacak, sırtımı vereceğim bir aşkın yoktu arkamda. Kendime yeni bir hayat kuracağım yalanını, kendim dahil, sen dahil herkese söyledim. Oysa tek istediğim seninle birlikte bir hayattı.  Öyle cesaretsizdim ki karşında ve öyle açık sözlüydün ki bana karşı, ancak iddiasız bir sığınmacı olabildim hayatında. Hayatına iltica etmek isteyen bir yürek sürgünü… Bir aşk meczubu sadece… Dürüstlük kimi zaman yalanlardan çok daha acımasızmış, sevgili…

Gerçeğin buzdan ülkesinde yapayalnız kalan yürek, hayatta kalabilmek için yalanları bile özleyebilirmiş kimi zaman…  Bana aksini ispat etmek için elinden geleni yaptığın o yıllarda, buzlar ülkesinde biraz olsun ısınabilmek için, aslında beni sevdiğin yalanına inandırmıştım ben de kendimi… Aşkıma kapalı bir kapının önüne bırakılmış yaralı bir kuş gibiydim. İnanacak, bir ibadet gibi yaşayacak tek şeyimdi senin aşkın.  Karşılıksız, güvensiz, sessizce yaşanan bir aşk… Nasıl da hoyrattın bana karşı…  Kalbinde değil miydim gerçekten? Neydik biz söylesene? O yıllarda senin neyindim ben sevgili? Can yoldaşın mı? Yol arkadaşın mı? Dostun mu? Sevgilin mi? .. Sonra bir gün geldi ve unutuldum.  Ve bu sorular birer birer bıçak gibi saplandı yüreğime ve yüreğimde yanıtlarını buldu.

Doç Dr. Zerda ONURLU
www.kafiye.net