Selalar Çırpınırken

Beni terk edip gittiğin o gün
Kalbim tek ayak ustura sırtlarında haykırdı ardından

Gitme terk etme
Solgun mavilere bırakma umutlarımı

Yıkıldı infazı üzerime gurubun
Sende kalan tutulmalarımın atan pıhtısına

Serçe yavrularının gözlerine karıncalar doluştu
Göğün çatısının yere saçılan saçağından

Dudaklarımın titreyen suskunluğunda
Bilendi jilet kanamaların kesintisiz kaybı

Serildi tanyelinin yeşil göğsü
Tabutumu sırtlayan gecenin omuzlarına

Güvercinlerin kanatları battı
Şafağın körelen gözlerine

Can çıkmadan henüz ağızdan
Karanlığın parmak izleri vurdu
Gönül kuşlarımın ak boynunu
Boğuldu gelincikler
Martıların ala bulanan can çekişmelerinde

Polen köpükleri patladı fütursuzca
Maviliklerin derinleşen kızıl çiseli kirpiklerine

Rengini şaştı bulutlar
Yağmur sesimi kustu
Güllerin bükülen duruşuna

Ana rahminde vurgun yedi tüm ceninler
Ölü doğurdu candan kopan çığlıklar

Dizildi bir bir mezar taşları
Gitmelerinin beni diri diri gömen selalarına

Ah sevgili
İdam sehpasının
Ayaklarımın altından kayan çırpınma acılarına
terk edip giderken benden beni

Utandı renginden günahlar
İntiharın gölgesi üşüştü kızıl boşluklarıma…

”Yarpuz edb. sayı 19”



Filiz Kalkışım Çolak
www.kafiye.net