Leyla’lar, Gizem’ler, Eylül’ler…. ölmesin bir daha




KÜÇÜĞÜM



İki dize yazmak geçti içimden dün gece
Şairce olsun istedim
Şiirce…
Sadece,
Sadece umut taşısın
Sevda yüklensin istedim hece hece




Olmadı küçüğüm.
Toz döküldü
Kum döküldü lepiska saçlarından titrek ellerime
Yazamadım küçüğüm.
İki damla kor düştü boncuk gözlerinden buruk yüreğime
Ve bir sancı tuttu mısralarımı, bir hıçkırık ince ince
Her ses, her söz
Takıldı boğazıma kılçık kılçık, kıymık kıymık
Sonra ellerin minik minik
Topraktan fışkıran minicik ellerin sokuldu gözlerime
Tutamadım küçüğüm!




Onlarca çocuk, mezarlarından bakar toz toprak içinde
Gülümseyişleri söker, masum yanaklardan vahşet sinsice
Deniz şahit sahil şahit, toprak şahit yel şahit
Bakışlarım firarda
Bakışlarım hüzünce
Yakarışlarım duvarda, yakarışlarım sessizce
Duvar şahit tavan şahit, gözler şahit yaşlar şahit…




Öyle ya
İnsandım güya!
Utandım…
Kahroldum küçüğüm!




Şu dağın ardında güneş vardı
Yıldızlar vardı hale hale şu mehtabın yanında…
Güneş toplayacaktım senin için, kucak kucak yıldız…




Mermer kafeslerde tunç yürekler pervasız atarsa
Yer utanır, gök ağlar, deniz susarsa
Geçerse yerin dibine yılan, çıyan ve engerek utancından
Hatta, biçare merhamet dilenirse akrep, insan vicdanından
Ve değerse lepiska saçlarına şefkat postu giymiş habis bir cellat
Ve sessiz bir çığlık olduysa kulakları patlatan şu imdat
Leş kargalarının murdarı tiksintiler olduysa sana musallat
İnat!
Tabiata inat!
Öldüyse hayat
Körpe bedenlerde hortladıysa memat…




Şu dağın ardında güneş vardı
Toplayamadım küçüğüm
Öyle ya
İnsandım güya!..
Daha nisan yağmurları
Gizem’li cehennemi söndürmemişken
Haziran yeşilliğinde
Eylül’ler kızıla boyanmışken
Leyla’da kayboldu şimdi temmuz güneşi
Gün kapkaranlık…
Güneş toplayacaktım senin için
Kucak kucak aydınlık…
Karanlık!
Bugün de zifiri karanlık
Toplayamadım küçüğüm.




Oysa senin gökyüzünde
Mavi mavi uçardı çakırkanatlar
Suyunda gümüş gümüş yüzerdi kızılkanatlar…




Heyhat!
…….ölmüş bir hissiyat
…………kanıksanmış bir fecaat
………………………….kısık bir feryat
……………………hoyrat ve iğrenç bir hilkat!..
Başım önde, gözüm yerde
Ve önümde Ağrı gibi bir seyyiat
Yüzüm yok!..
Affet diyemiyorum
Utanıyorum, utanıyorum evlat!




Ergün BİLGİ. 03.07.2018
www.kafiye.net