Kardeşliğin İkrarı Olmaz

Sorular soruyorken hayata
İnatçı yalın bir o kadar yerinde
Suçluyum bil ki sen gibi bende

İnce saydam bu suskunluğum
Duygularımın içe dönük dallarında
Peşinde en derin bencilliğim
Öfke kin nefret hastalığında
Şaşarak bakıyorum düştüğümle
İsyanla acıyarak şimdilerde kendime

Hayatı ve dünyayı betimlemek
Anlamaya çalışırken yapayalnız
Nedenlerle sonuçları çarpıyorum
Ki bölünmüşlüğün bin parçası kursağımda
Meğer ki haberi yokmuş meleğimin
Ağlamaktaymış
Canla paylaşmaktaymış
Ölene dek bu kardeşliğin

Anladım ki
Erdemliğin adı delilikmiş
Sevenin özünde kaybolan
Ama sözünde de hep yalandan mutlu olan

Sürükleyerek bir nice hayatı
Örnekler çıkarıp atmadık mı adım adım
Gel de öpeyim kıyamam
O temiz yüzünü
Silmedik mi bencilliğin kara kirini
Yinede kalbimin aynası
İnce kıvrımlarında
Çok derinlerde bil ki yitik

Kardeşlik olsun da çamurdan olsun
Adını öğretsin kalplere sığmayan
Sevmenin sebepsiz görünür hali
Öğretsin birinin üstüne özenle titremeyi
Akıp gitmesin o bin kollu ırmaklardan
Ne kadar da yanlışsa kendi yatağında
Yanıltmasın beni de bir o kadar

Şimdi diyorum
Bütün güzelliklerin başı
Ustalığı içimdeki erdemliği
Sevmek vede sevindirebilmek
O sıcak büyüsü bir o kadar hasretliği
Ak güvercinler gibi ağzımdan uçurduğum
Ve de yerinde söylenmemiş
Şu gönlümün günlüğüymüş meğer

Yıllarım sızıyor aralık kapıdan
Yıllar ki içinde binlerce düş ölüsü
Koparıp götürüyor da üzülüyorum
Anla artık
Kimlerden neleri sevabına
Selɑmınɑ
Merhɑbɑsınɑ bile muhtaç bu yürek



28.07.2012 
İlknur Yıldırım
www.kafiye.net