MERAKLI KEÇİ SURMO

Bir varmış, bir yokmuş… Uzun yıllar evvel, Toros Dağlarının eteklerinde bir oğlak dünyaya gelmiş.

Annesi oğlunun adını Surmo koymuş.

Surmo gün geçtikçe büyüyor, büyüdükçe de meraklı bir keçiye dönüşüyormuş.

Gel zaman, git zaman Surmo koca bir keçi olmuş. Artık dağlarda tek başına kısa seyahatler edebiliyormuş. Annesi Surmo için ne kadar endişelenirse endişelensin, Surmo bildiğinden şaşmıyormuş.

Yine böyle bir günde Surmo Toros Dağlarının tepelerine seyahat etme kararı almış. Hiç vakit kaybetmeden hazırlıklarını yapmış. Hiç kimselere haber vermeden düşmüş yollara.

Az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Vara vara dağın zirvesine varmış. Zirve karlı ve soğukmuş. Fakat bunlar Surmoyu yıldıramazmış.

Surmo bir müddet sonra yorulduğunu ve acıktığını hissetmiş. Hemen kendine bir çam ağacı bulup, altına uzanmış. Bir müddet orada öylece uyuklamış. Uykusu hafif olan Sumo, kalkıp biraz otlamış. Karnını da güzelce doyurduktan sonra yola koyulmuş.

Karlı ve buzlu yolda düşe kalka ilerlerken aniden karşısına koca kanatlı, tırpan pençeli, delici bakışlı bir kartal çıkmış.

Kartal yavaşça süzülüp Sumonun önüne konmuş. Sonra da:

“Heyy! Dostum! Nereye böyle?” Diye sormuş.

Surmo korkulu gözlerle kartala bakıp:

“Hiiiçç! Şöyle dolaşıyorum.” Diye cevap vermiş.

Bunun üzerine kartal:

“Buralar keçilere uygun yerler değildir. Ailen sana sürüden ayrılanı kartallar kapar nasihatinde bulunmadı mı?” Demiş.

Kartalın bu sözleri karşısında bizim Surmo’nun eli ayağına dolaşmış. Korkulu gözlerle kartala öylece bakakalmış.

Kartal usulca Surmo ya yaklaşıp, bir pençe darbesi atmış. Bu darbe Surmo’yu anında yere sermiş.

Yerde korkuyla debelenen Surmo kısa sürede kendini kartalın midesinde buluvermiş.

Daldan üç elma düşmüş. Biri sana, biri bana, biri de siz çocukların başınaaa…



Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net