GECE PERİSİ

Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Develer tellal iken
Kurbağa berber iken
Eski hamam içinde
Hamamcının tası yok
Külhancının baltası yok
Peştamalın ortası yok iken

Çok eski zamanların birinde, dünyada hep gündüz yaşanırmış. Gece daha dünyaya gelmemiş.

Bu yüzden gökyüzünün rengi güneş rengindeymiş. Güneş, yakıcı sıcağını, canlıların üzerine fırlatmaktan, zevk duyuyormuş.

Bu durum karşısında tüm canlılar, yorgun, bitkin ve halsiz görünüyorlarmış.

Gel zaman, git zaman… Gece Perisi dünya canlılarının durumuna çok üzülmüş.

Sonra da geceye seslenmiş:

’Eyyy! Karanlık gece! Dünyaya in de güzel yüzünü görelim.’’ Demiş.

Gece Perisinin sesini duyan, karanlık gece:

‘’Güzel Peri, dile benden ne dilersen!’’ Demiş.

Peri:

‘’Dünyaya geceyi getir!’’ Demiş.

Bir anda gökyüzü simsiyah olmuş. Atık göz gözü görmüyormuş.

İnsanlar, geceden çok korkmuş. İnsanların korktuğunu gören peri, tekrar geceye seslenmiş:

‘’Eyy karanlık gece! İnsanlar geceden çok korktular. Gökyüzüne ay ve yıldızları serpiştir ki korkmasınlar. ’Demiş.

Der demez, gökyüzü pırıl pırıl oluvermiş.

İnsanlar böyle olunca geceyi daha çok beğenmiş. Artık geceden korkmaz olmuşlar.

Gece Perisi canlılara bir de uyku hediye etmiş. Artık canlılar geceyi uyuyarak geçiriyorlarmış.

Böyle olunca da gün boyunca enerjileri tükenmiyormuş.

Onlar ermiş muradına. Biz çıkalım kerevetine.


Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net