ZALİM KRAL TURUM

Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde,
Develer tellal iken,
Pireler berber iken…
Ben bağda üzüm bekler,
Derede odun yükler iken,
Bir varmış bir yokmuş…
Masalın yalanı mı olurmuş.
O yalan bu yalan,
Fili yuttu bir yılan…
Bu da mı yalan?

Zamanın birinde para düşkünü acımasız bir kral varmış. Bu kralın adı Turummuş.

Kral Turum halkını deliler gibi çalıştırır, zenginliğine zenginlik katarmış. Hayatında tek zevk aldığı şey paraymış.

Halkı da krallarının sözünden hiç çıkmaz, o ne derse doğrudur derlermiş.

Gel zaman git zaman dünyada öldürücü bir hastalık baş göstermiş.

Bu hastalık öyle böyle bir hastalık değilmiş. Yakaladığını anında öldürür, hiç acımazmış.

Dünyanın her yerine yayılan hastalıktan korunmak o kadar da kolay değilmiş.

Tüm diğer krallar halkına “evinizde kalın” çağrıları yapıyormuş. Krallarının sözünden çıkmayan bu halklar kısa sürede hastalığı yenmeyi başarmışlar.

Fakat bizim para düşkünü acımasız kral, halkının evden çıkıp çalışması için teşvik edip dururmuş.

Krallarının sözünden çıkmayan zavallı halk birer birer hakkın rahmetine kavuşmuş.

Halkının ölmesine aldırış etmeyen Turum, sarayından hiç çıkmaz, hastalığa karşı kendi önlemlerini alırmış.

Aylar ayları kovalamış. Ülkesinde çalıştıracak insan bulamayan Turum, mecburen sarayından çıkıp, başka ülkelerin halkına başvurmuş.

Ne yazık ki hiç kimse onun peşinden gitmemiş.

Böyle olunca ülkesi yıkılmış. Kendisi de bu hastalığa yakalanıp, yok olup gitmiş.

Diğer halklar ermiş muradına. Biz çıkalım Kaf Dağına…


Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net