AKREBİSTAN HALKI VE KRAL SANTOR

Masal masal mat atar,
İki tilki ot satar.
Bindim deve boynuna,
Gittim Halep yoluna.
Halep yolu gül pazar;
İçinde tilki gezer.
Tilki beni korkuttu,
Kulağını burkuttu.
Çık çıkalım çardağa,
Ok atalım ördeğe,
Zamanın birinde ıssız bir çöl varmış. Bu çöl geceleri dayanılmaz soğuk, gündüzleri ise alev alev yanarmış.
Çöl havasına bayılan akrepler, buraya kocaman kocaman evler inşa etmişler. Sonra da başlarına Santor adında bir kral dikmişler.
Kral Santor kötü kalpli acımasız bir kralmış. Dışarıdan hiçbir canlıyı ülkesine sokmaz, sadece kendi halkını düşünürmüş.
Sontor’un bu tutumu diğer akreplerin de çok hoşuna gidermiş. Onlar da kendileri dışında hiçbir canlıyı sevmezlermiş.
Gel zaman git zaman, bir çöl tilkisinin yolu akrepler ülkesine düşmüş.
Tilkiyi uzaktan fark eden asker akrepler, durumu hemen Kral Santor’a bildirmişler.
Haberi alan Santor, tüm akrepleri savaşa çağırmış.
Krallarının çağrısına uyan tüm akrepler, zehirlerini hazırlayıp, pusuya yatmışlar. Tilki ülkeye girer girmez onu zehirlemişler.
Aradan günler geçmiş. Tüm akrep halkı dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı önlemlerini arttırmışlar.
Kral Santor’un kötü tutumu diğer hayvanları çok kızdırmış. Hiç vakit kaybetmeden hepsi de
Akrebistan’a savaş açmış.
Fakat Akrebistan halkı çok güçlü ve donanımlı olduğundan tüm hayvanları geri püskürtmeyi
başarmışlar.
Akrep halkına yenilen hayvanlar bir daha o ülkeye adım atmamaya yemin etmişler.
Aradan aylar, yıllar geçmiş. Bir gün Akrebistan halkı salgın hastalığa yakalanmış. Tüm halk hastalıkla kıvranırken, akrep bilim adamları bu salgından kurtulma çaresi aramışlar.
En sonunda diğer hayvanlarla dostluk kurmanın bu salgını önleyeceği kanaatine varmışlar.

Bunu öğrenen Kral Santor, derhal diğer hayvanlara haber salmış. Başlarına gelen belanın
ancak dostluk kurularak çözülebileceğini iletmiş.
Fakat hayvanların hiç biri bu çağrıya kulak asmamış. Çünkü bu çağrının kötülük amaçlı
yapılan bir çağrı olduğunu düşünmüşler.
Yalnız kalan Akrebistan halkı salgın hastalık yüzünden yok olup gitmiş.
Bu masal da burada bitmiş…


Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net