Parkta Yaşayan İhtiyar

Anodolunun küçük bir kasabası. Kış ayının çok şiddetli geçtiği bir gece. Fırtınalı bir havada kar tipisi bu küçük kasabayı beyaz örtüyle kapladı. Bütün gece göz gözü görmeyen havadan sonra sabah ilk ışıklarını horoz sesleri kuş cıvıltılarıyla ortalığa saçtı. Kasabada hareketlenme başladı.

Hafta sonu tatil olduğu için sokaklarda sütçü, gevrekçi, arada sırada nadir de olsa bahçıvan sesi gelmekte. Fırınlardan ekmek kokuları, gevrek kokuları geliyor. Bakkal dükkanı girişindeki karları kürüyordu. Sokakta bakkala ve markete giden insanlar kara bata çıka yürümeye çalışıyorlardı. Gece yağan kar üzerinde yeni yeni ayak izleri ve belirli yerlerden yürüme izleri ortaya çıkmaya başlamıştı.

Bacalardan çıkan odun ve kömür kokuları küçük kasabanın üstüne çökmüştü. Evlerde sabah kahvaltısı yapılmış, küçükler büyükler sokağa çıkmaya başladılar.

Sokağa çıkan çocuklar çığlık atıyor, elleriyle kar topluyor, başlarının uzerinden karları serpmeye çalışıyorlar. Parkta çocuklar toplanmaya başladı. Ailelerde çocuklarını kontrol etmek, onlarla beraber eğlenmek, oynamak ve çocukların isteklerini yerine getirmek için parkta toplanmaya başladılar.

Kartopu oynayan çocuklar kahkahalarla gülerek kartopu oynadılar. Parkın tam ortasında iki aile kar yığınları oluşturmaya başladılar. Hızlı bir şekilde devam eden bu kar yığını sağı solu yontularak kardan adama dönüştürüldü. Çocuklar yoruldukları için parkın ortasına yapılan kardan adamı izlemeye başladılar. Kardan adam yapanlar usta elleri ile uzun boylu, ince yapılı bir insan yaptılar. Kardan adamın süslenmesine sıra gelmişti. Kömürler le gözleri, havuç ile burnu, saçları yerine kaşkollu örttüler. Vücuduna eski bir parduseyi giydirerek kollarını da yani açtılar. Vücudunun ön tarafına çapraz bir şekilde süpürge takıldı sopayı bağladılar. Artık parkın ortasında bir kardan adam parkı beklemeye başlayacaktı. İki ay ve büyük bir çaba harcamış, bu çabanın karşısında da güzel bir kardan adam yapmışlardı.

Sıra kardan adamın önünde arkasında çocuklarla, birer birer, arkadaş grubu, aileler fotoğraf çekimine başladılar.o kadar çok fotoğraf çekildiler ki artık parkta bulunan çocuklar ve aileler yorulmuş lardı. İkindi vakti olmuş aileler ve çocuklar yavaş yavaş evlerine dönmeye başladılar. Çocuklar kardan adamın yanından ayrılmak istemeselerde evlerine doğru yürümeye başladılar.

Parkın çevresinde oturan aileler ve çocuklar evleri’ne giderken, uzun zamandır evlerinin yakınında yaşayan ihtiyar adamla karşılaştılar. İhtiyar adam soğuktan dolayı çok üşüyordu. Üzerinde eski elbiseler vardı. Bakımsızlıktan çelimsiz hale gelmiş, saçı sakalı birbirine karışmış, çevresine hiç zarar vermeyen yaşlı adam parkın içinde, kardan adama uzak bir banka oturdu. Evlerine dönen aileler çocuklar bu yaşlı adama selam verirler, hal hatır sordular, yanından güleryüzle geçerek yaşlı adamı mutlu etmeye çalıştılar. Çocuklar ellerindeki yiyecekleri yaşlı ihtiyara verdiler. İhtiyar yiyecekleri torba içine koydu onları iki eli ile sımsıkı tuttu. Sessizce, yavaş yavaş parkın bir köşesine gitti. Üstü şemsiye gibi olan altında bir insanın oturarak sığa bileceği yere girdi.

Mahalle sakinleri bu ihtiyar hakkında fazla bilgiye sahip değiller. Çünkü ihtiyar mahalle sakinlerine bilgi vermiyordu. Mahalle muhtarına da; yalnız olduğunu, kimsesinin bulunmadığını, emekli olmadığı için geliri de yok. Yaşamda çok büyük sıkıntılar yaşadığını, başını sokacak bir evinin olmadığını söylemişti. Kış mevsimi ihtiyar için çok zor geçiyordu. Bahar ve Yaz mevsiminde sorun yoktu. Bütün sıkıntısı kış mevsiminde. Bazen köprü altları, bazen yıkık virane evlerin baş odaları, bazen parkta kuytu yerlere sığniyordu.

Bütün gece rüzgar ve fırtına yine lapa lapa Kara dönüştü. Soğuk alabildiğine her tarafı inletiyor, sokakta ve açıkta kalanlara acımasızca davranıyordu. Evde olanlar dışarıda kalanlar için duadan başka bir şey yapamıyordu. Artık sabah olmuş lapa lapa yağan kar atıştırmaya devam ediyordu. Ortalık aydınlanmış insanlar yavaş yavaş sokağa çıkıp günlük ihtiyaçlarına karşılamak için uğraşıyorlardı.

Bir baba küçük oğlunun elinden tutmuş markete gidiyordu. Küçük çocuk parka doğru koşturdu.

Nereye gidiyorsun oğlum?
– Kardan adamın yanına gidiyorum baba.

Küçük çocuk nefes nefese kardan adamın yanına vardı. Birden irkildi, biraz korktu ve avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.

Baba, baba, koş burada biri yatıyor!
– Geliyorum, geliyorum.

Baba da kardan adamın yanına gelir. Gece yağan kar kardan adamın üstünü biraz kapatmıştır. Yerde ise bütün çocukların hem mahalle halkının tanıdığı yaşlı ihtiyardı. İhtiyar bir gün önce kadın adamın üstüne konan paltoyu almış kendisi giymiş. Kardan adamın başındaki beriye almış kendi başına takmış. Kollarıyla kardan adama sarılmış soğuğun etkisiyle yaşamını yitirmişti. Dün gece yağan kar mahalleden çocukların çok sevdiği ihtiyar amcalarına ellerinden almıştı.

Esrarlı bir yaşam bir gecenin dondurucu salonda sona ermiş yaşlı amca mahalle halkının el vererek cenazesini kaldırdığı bir güne adım atmışlardı. Geldiği bilinmeyen yaşamı bilinmeyen bir garip olan ihtiyar amca sessizce geldiği mahalleden yine de sessizce gitmişti.

12.01.1986 / İzmir

Hüseyin Durmuş
Emekli edebiyat öğretmeni
Şair yazar
www.kafiye.net edebiyat sayfası sahibi