Buzul Yüreğim Senin Eserin

Gülümün rengi gecenin gözlerinde soldu 
Eskittim yalnız kurduğum düşleri 
Derinliklerinde gezindiğim ruhunun 
Yamaçlarından düştüm apansız, kaybettim kendimi 
Paramparça oldu hislerim… 

Eski bir aşkta tükettim bütün yaşanmışlıkları 
Çoğalttım hüzünleri bir bir 
Ve, seni kendi yalnızlığıma kattım… 

Koyu bir gecede, ellerim boşluğa uzandı 
Seni aradım her gölgede 
Yüreğimin sesini kendime pusula yaptım 
Caddeler sokaklar aştım, boş yüreklerden geçtim 
Asırlar ötesine gittim Mecnun’u gördüm çöllerde 
Leyla ile selamlaştım… 

Sensizlik dehlizlerinde dolaştım 
Yüzüm soğuk duvarlara çarptı 
Hırçın bir iklimde karlar yağdı 
Daha tomurcuk açmadan aşkımızın üstüne 
Buz gibi bir aşkın içinde üşüdüm… 

Titredi gecenin yalnızlığında sevdam 
Tutunduğu geceler sabahla aldattı yalnızlığımı 
Yıldızlar önce göz kırptı uzaktan 
Sonra onlarda yok olup gittiler sabahın seherinde… 

Sen, son eserini tamamladın bende 
Ruhumda buzuldan bir ülke yaptın, 
Ve eserine son kez uzaktan bakıp 
Sessiz adımlarla buzul yüreğimden uzaklaştın … 

Ve yeni gelen gün, ışığıyla selamladı ruhumu 
Ama yetmedi güneşin gözleri bile 
Ne içimdeki zindanı aydınlatmaya 
Nede yüreğimdeki buzları çözmeye.. 
Ve ben… 
Buz gibi bir yürekle cehennemin kapılarını çaldım 

Elif EYLÜL
www.kafiye.net