BÜYÜYEN ÇOCUK KAFİYE.NET

Değerli kafiye.net okurları. Neden böyle bir başlıkla karşılaştığınızı merak edebilirsiniz. Hele birde kafiye.netle yeni tanıştıysanız şaşırmanız doğaldır. Ama inanın kafiye.net büyüyen çocuk unvanını çoktan hak etti. Çünkü 1 Mart 2005 Salı günü yayın hayatına başlayan kafiye.net mart ayının 1’inde yani yaklaşık bir hafta önce beşinci yaş gününe merhaba demişti. Aslında söylemesi kolay geliyor tek heceyle çıkı veriyor ağzımızdan “beş” kelimesi. Ama bir düşündük mü beş yıl boyunca bu sitenin binlerce okuyucu tarafından ziyaret edildiğini ve hatta bu okuyucuların içinden pek çoğunun yazdığı eserleri diğer insanlarla paylaşma olanağı bulduğunu. Ve bu arkadaşlarımızın içerisinden beklide ileride pek çok ünlü şair veya yazar çıkabileceğini. İşte bunları düşündüğümüz zaman azımızdan basitçe çıkarabildiğimiz bu “beş” kelimesinin basit ve önemsiz olmadığını iliklerimize kadar hissederiz.
Ben bu siteyi büyümekte olan bir çocuk gibi görüyorum. Geleceği parlak olan ve emin adımlarla büyüyen bir çocuk. Bir nevi yeğenimdir kafiye.net. Gerçi ben gereken amcalık görevimi kafiye.net’e gösterebilmiş değilim ama olsun. Bu sitenin ilk açıldığı günün şahitlerinden ve ilk yazarlarından olmam belki de bu manevi amcalığı hak etmemi sağlar.
Geriye dönüp baktığımda kafiye.net için söyleyeceğim çok şey olduğunu düşünüyorum. Kafiye.net benim lise yıllarından beri yazdığım şiir ve hikayelerimi diğer edebiyat aşıklarıyla paylaşmamı, onların yazılarıma olan övgülerinin bana verdiği büyük hazzı yaşamamı bunun yanında yazmaya karşı olan cesaretimin artmasını ve sosyalleşmemi sağlayan önemli bir köprüdür. Tabi sadece benim değil bu siteye yazısını gönderen pek çok arkadaşımın da aynı duyguları yaşamasını sağlayan güzel bir dilek ağacıdır. Hani şu köy yerlerindeki sevdalıların birbirinin isimlerini ve birbirlerine olan sevgilerini anlatan güzel şiirler yazdığı o anıtsal ağaçlardan biridir aslında kafiye.net.
Tabi bu ağacı diken, sulayan ve gözü gibi bakan emekli edebiyat öğretmenimiz Hüseyin Durmuş’a çok şey borçluyuz. Çünkü insanın okumasının, okuduğu şeylerden mantık yürüterek yeni ürünler meydana getirip onları yazmasının ve diğer insanlarla paylaşmasının ne kadar önemli olduğunu bilen Hüseyin Durmuş bin bir zorlukla bu siteyi kurmuş ve bu günlere getirmiştir. Ömrünün büyük bir kısmını insanların eğitimi için harcayan hocamız emekliliğinde de boş durmamış yine bizim faydamıza olan bu siteyi kurmuştur. Baş öğretmen Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN vefakar neferlerinden olan Hüseyin hocamıza sizin huzurlarınız da ve sizin adınıza teşekkür etmek istiyorum. “Eline, yüreğine ve emeğine sağlık Hüseyin hocam!”
Lütfen bu yazıyı okurken içinizden “yağcılarda inecek var!!!!” vb. şeyler geçirmeyin. Çünkü bu övgü dolu sözleri sarf etmemin sebebi basit gündelik çıkarlar değildir. Zaten Hüseyin hocamdan kazanabileceğim herhangi bir gündelik çıkarım olduğunu düşünmüyorum. Hocamı övmemin sebebi yaptığı işin aslında ne kadar önemli olduğunun bilincine varmış olmamdır. Ve pek çok kafiye.net okurunun da bu bilince sahip olduğuna tüm kalbimle inanıyorum.
Evet değerli okurlar. Sizden kafiye.net’e sadece ziyaretçi olmayı değil onun sonsuz iyimserliğinden faydalanmanızı istiyorum. Nasıl mı? Edebi eserlerinizi kafiye.net’e yollayarak. Benim hiç öyle eserlerim olmadı demeyin. Çünkü hepimizin; ömrümüzün bir döneminde sevdiğimiz biri için yazdığımız ve utanıp kıyıda köşede sakladığımız bir şiiri, hikayesi yada insanın içine serin sevgi damlaları bırakan ve bu serinliği iliklerine kadar hissettiren bir küçük cümlesi olmuştur. Yada yaşadığı kederin, sıkıntının ortaya çıkardığı ateşte açan çiçekleri, kardelenleri olmuştur bir kenara yazdığı. İşte onları kafiye.net’le paylaşmaktan çekinmeyin. Hüseyin hocam sonuna kadar ilgilenecektir sizinle.
Şimdi huzurlarınızda hocama bir kez daha teşekkür ederek ve bu vefasız amcayı affetmesini rica ederek yazımı tamamlamak istiyorum. Bir haftadır aklımda olan kafiye.net sonunda rüyalarıma kadar girip “hadi ama Emrah kendini daha fazla özletme de şu doğum günü makalelerine bir yenisini ekle” diye serzenişte bulununca hak verdim.
Size şaka gibi gelecek ama rüyamda sanki gerçek hayattaymış gibi bilgisayarın karşısına oturup kafiye.net sayfasını açmış orada şiir ve hikaye okuyordum. Herhalde bu kafiye.net’e olan sevgimden kaynaklanıyor. Yada kafiye.net beni gerçekten özlemiş ki rüyama girip beni çağırıyor. “Duydum kafiyeciğim sesini!!! Uzun süren hasret sona ersin ve Emrah amcan bu acizane yazısıyla tekrar kafiye.net okurlarına merhaba desin…”

Emrah BURAN
07.03.2010-Bursa
www.kafiye.net