Ata Topraklarına Doğru… Kazakistan…

KAZAKİSTAN

Sabah kahvaltıdan sonra otobüslerle Kazakistan gümrüğüne geldik. Gümrükteki görevliler de Özbekistan’da olduğu gibi çok sıcak karşıladılar bizi.

Ata topraklarında olmaktan çok mutluyum, huzurluyum. Midibüsler küçücük ama bir sürü koltuk sıkıştırmışlar. Neyse bir süre gittikten sonra ilave gönderilen midibüsle arada birer koltuk boş bırakarak, Türkiye’de ki konforu yakalamış olduk. Çimkent’e doğru yola koyulduk.

Hoca Ahmet Yesevi’nin memleketi Sayram’dayız.Hoca Ahmet Yesevi’nin, Balagardaki türbesini ziyaretten önce Sayram Tarih Müzesi’ni gezdik.Burada Çadırın içindeki eşyalar , 2. Dünya Savaşı’nda şehit olan askerler ve techizatları, Ruslara karşı ilk ayaklanan gençlerin hayatı , fotoğrafları sıcak su dökülerek işkencelerle nasıl şehit edildiklerini anlatan yazılar, Kazak ileri gelenlerinin fotoğrafları ve hayatları, musiki aletleri, bahçesinde ilk çağlardan kalma eserler göze çarpıyor.Müzenin yanındaki anaokuluna çok sevimli minikler sıra halinde giriyorlar.

Buradan Babası Ibrahim Ata’nın ve annesinin mezarını ziyaret edip, dua ettik. Babası İbrahim Ata, şeyhtir. Sayram ve civarında müritleri olan tanınmış bir sufidir.İbrahim Ata’nın türbesinin üzerinde 10 ve 11.yyda yapıldığı yazıyor.Daha sonra İslam Kafe’de hafif içi etli kazak usulü börek salata ve ayran içtik.Yöresel etli,patatesli ve kişnişli çorbadan içmedim..Otrar Köyü Sayram’da Aslan Baba türbesini ziyaret edip dua ettikten sonra 13.yy ve 14.yy larda yapılmış,Türkistan şehrinde Yesevi’nin kızı Suzik Ata’nın validesi türbesinin ziyaret edip, dua ettik. Yesevi’nin amcası İsmail Ata ve oğlu Şair Ata’nın türbesini de ziyaret ettik.

AHMET YESEVİ HAZRETLERININ TÜRBESINI ZİYARET
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev tarafından 19 Haziran 2018’de Güney Türkistan Eyaletinin ismi Türkistan Eyaleti olarak değişti ve merkezi Çimkent’tenTürkistan şehrine taşındı.Böylece bölgeye hakim olan dış güçler tarafından unutturulmak istenen tarihi Türkistan ismi tekrar önem kazanmaya başladı.

TürkistanYesi şehrinde Yesevi hazretlerinin türbesinin hemen yakınındaki otelimizde konakladıktan sonra Yesevi Hazretlerinin türbesine geldik Küçük yaşta öksüz ve yetim kalan Yesevi, bir süre Otrar’daki Şeyh Aslan Baba’dan dini ve tasavvufi eğitim aldıktan sonra onun vefatıyla Buhara’daki Şeyh Yusuf  Hemedani’nin yanına gitmiş ve ona bağlanmıştır. Yesevi Hoca’nın öğretisi, Aslan Baba’dan Ehl-i Beyt sevgisi; ve bu doğrultudaki tasavvuf anlayışıdır.Türkçe hece vezniyle yazdığı şiirlerinden oluşan Divan-ı Hikmet isimli kitabı Azerbeycan’dan Anadolu’ya kadar elden ele dolaşmış, yayılmıştır.Yesevi öğretisinin bu denli etkili olmasını sağlamıştır.Seyhun nehrinden Harzem bozkırına , Asya’ya oradan da Moğol istilası ile Horasan , İran, Azerbeycan Türkleri arasına geçti.

Fetihlerle beraber Alperenler,, Horasan Erenleri olarak Anadolu’yu yurt edindiler. Bektaşilik, Babilik, Haydarilik’ten sonra, Yunus Emre, Hacı Bektaş, Sarı Saltuk, Ede Bali ve daha nicelerini Anadolu’ya fetihler için yolladığı Akıncılar , müritleridir.

Hoca Ahmet Yesevi; Allah’a ve Hz. Muhammed’e büyuk aşkla bağlı, vefaya ,dürüstlüğe önem veren günah işlememeye gayret eden bir kişidir. Peygamber Efendimiz 63 yaşinda vefat ettiği için 63 yaşina girince kendisine yer altında hücre kazdırmış,yaşamını bu hücrede tamamlamıştır.Yesevi’nin Türkistan’daki camisi üzerinde “Gaybın anahtarı O’ndadır.O’ndan başka kimse bilmez.Hafif esen rüzgarın getirdiği envai çeşit gül kokuları arasında önce mavi kubbeli çinilerle işlenmiş Rabia Hatun’u ve beraberinde yatanları ziyaret edip, dua ettik.Hemen yakınındaki Yesevi türbesine geldik. Ortada kocaman dev boyutta bir kazan, el yazması Kuran-ı Kerim, toy kazanın karşı tarafında Timur’un savaşa çıkarken kullandığı sancak dikkat çekiyor.14.yy da yaptırılan kazan 2 ton ağırlığında ve 2 m yüksekliğinde. 1996’da tamir için Rusya’ya götürülen kazan Kazakistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra iade edilmiş.

Doğu mimarisinin muhteşem örneklerinden olan türbede hiç sütun kullanılmadan kerpiç ile yapılmış.Renkleri seramik ve sırlı boyalı yazılarla işlenmiş, geometrik semboller benzetilerek yapılmış.Yesevi hazretlerinin türbesine ayetler ve türbeyi yapan ustaların isimleri işlenmiş. 2 katlı olan türbede 35 odanın 22’si inziva odasıymış. Yesevi türbesinden sonra Yesevi’nin yaşadığı evi ve hamamı gezdik.Külliye’nin önünde bir ve iki hörgüçlü develer otluyordu. Develerin üstünde de kuşlar.

Yesevi Türbesi’nden sonra Karnak Kasabası  Şah Muhammed  İşan Medresesi’ne geldik. 2000 yıllık tarihi geçmişe sahip Karnak’taki İşan Medresesi 16. yy da yapılmış. Yer altında müritlerin 40 gün inzivaya çekildikleri çile hanesi de olan medresede o döneme ait eşyalarda sergileniyor. Karnak Köyü’nde Zamira Hanım’ın restoranında canlı müzik eşliğinde hamurla pişen beş parmak yedik, oynadık.Bahçelerinden topladığı elma, kayısıyı bir de 3 ekmeği de bana yolluk olarak verdi. Diğer arkadaşlarımıza da verdi. Sanki bir restorantta değil de köy evindeymişiz gibi rahat ortamdı. Kazak kardeşlerimizle sarmaş dolaş olup ayrıldık.Özbek geleneklerinde misafir uğurlanırken ona patır denilen katmer ve ya ekmek verilirmiş. Erkekse doppi, sırtına çapan, kısa kollu kaftan; kadınsa romal ve etik denilen kadife terlik giydirilirmiş.

Sabah kahvaltıdan sonra otelin hemen yakınındaki Türkistan Tarihi Müzesi’ne gittik.Türk sancakları, balballar,zırhlar, silahlar, o döneme ait paralar, çini kaseler,toplar, Kıpçak askeri, kadını,eski Türkistan’a ait eşyalar…

Sokaklar tertemiz ne sigara izmariti ne çöp var. Özbekistan’da kadınlar ot süpürgeyle sokakları süpürüyor.

Kazakistan’da nihayet bir erkek ilkel çöp arabasıyla sokakları süpürüyor.Kazak Hanı Abalay Han’ın heykelinin önündeyiz. Tam karşısında tarihi tren garı var.Buradan da Uluslarası Türk Kazak Üniversitesi’ni ziyaret ettik. Kazak ve Türk yetkililerle görüştük.Türk dünyasında çıkmış eserler Türkçe ve lehçeleriyle hizmete sunulmuştu. Dikkatimi çeken eser Türkler idi.Buradan öğle yemeğine gittik, şaşlık kebabı yedik, borş çorbası içtik,bazı arkadaşlar domatesi beğendikleri için çekirdeğini aldılar. Daha sonra  Namangan’a geldik. Namangan Cami’sinde Özbek aile, bebeklerini cami hocasının bebeklerinin ismini dua ile kulağina okuması için getirmişlerdi.Yemekten sonra gümrüğe geldik. Gümrükte gençler yumruk yumruğa birbirlerine girdiler. Halk ayırdı. Taşkent’e gelip, TV kulesine çıkıp, şehri panoramik fotoğrafladım. Reyhan lokantasında Afyon Çöreği, nefis patır katmeri, koza çorbası,nohut şörek yedik, üstüne de buz kaymak denilen dondurma yedik.Tatlı yeme adetleri yok.

Canan Özdemir 
Uzman Sosyolog
www.kafiye.net