SABAH GÜNEŞİ

Cevherini saçtı kor ocağından,
Âdeta çıldırdı sabah güneşi.
Yanağın yumuşak düş kucağından
Kirpiği kaldırdı sabah güneşi.

Uykuyu tuş edip gözden devirdi,
Pervazı kurumuş dala çevirdi.
Huzmesi perdeyi yaktı, kavurdu,
Sararıp soldurdu sabah güneşi.

Arz-ı endâm eden camgüzelime,
Al yaprak üstüne mor bezelime,
Hatta yere düşmüş gül gazelime,
Kıskanıp saldırdı sabah güneşi.

Duvara tırmanan bir yâren vardı;
Adı sarmaşıktı; bizle yaşardı.
Boyu bir apartman boyu kadardı.
Onu da öldürdü sabah güneşi.

Hararet yüklenmiş ışınlarını,
Her biri çatal dil hışımlarını,
Gerdirip gerdirip koşumlarını,
Odama daldırdı sabah güneşi.

Kimdi bu afeti üstüme salan?
Bedelsiz veririm, var ise alan!
Geceden gizemli ne varsa kalan,
Anında sildirdi sabah güneşi,
Haddimi bildirdi sabah güneşi.

Şiir ve yorum : Mücella Pakdemir
www.kafiye.net