Zeytin Gözlü

 

 Ailede büyük bir sevinç vardı. Çok mutlu olmuşlardı. Yıllar sonra bir erkek, dört kız çocukları olmuştu. Ama bu başkaydı onlar için. Hamilelik dönemi çok güzel geçmiş ve anne, baba büyük bir umutla yeni doğacak çocuklarını bekliyorlardı. Sağ salim gelmesi durumunda kurban keseceklerdi. Bu son çocuk, daha başka çocuk düşünmeyiz diyorlardı. Oğlan olursa onun için kurban keseceklerini söylediler günlerce. Allah istediklerini aileye sunmuştu. Aile arzularına ulaşmış, son çocukları erkek olarak dünyaya gelmişti. Aileyi büyük bir sevinç sardı ve evde büyük bir mutluluk olmuştu.

Oğlan çocuğu o kadar yakışıklıydı ki zeytin gözleri ise bir başka güzelliğe sahipti. Oğlanı çok sevdi aile. Ancak aile bu oğlan son derken farkında olmadan bir çocuk daha oldu. Aileye katılan bu çocuk da oğlan oldu. Bu son dünyaya gelen oğlan aile içerisinde ayrı bir yere oturdu. Ailede kız ve oğlanlar çoğu okumayı istemiyordu. Bu son gelen oğlan çocuğu ise okumaya çok hevesliydi ve okula başladı. Bu oğlan çocuğu bir başkaydı. Ailesini zorlamıyor ve derslerine çok dikkat ediyordu. Çok çalışkandı, derslerini günü gününe hazırlar, okula hazırlıklı giderdi. Okulda öğretmenleri tarafından sevilen ve takdir edilen bir çocuktu. En büyük isteği olan askeri okula gitmekti ve çalışmaları sayesinde askeri okula gitti. Askeri okuldan sonra Üniversite için İktisat Fakültesine gitti. İktisatçı oldu ve üniversiteyi de büyük bir başarıyla bitirdi.

Ailenin bir oğlan dört kızı güzel günleri yaşıyordu. Anne ve baba ise büyük ümit bağladıkları oğlandan başka bir şey gözlerini görmüyordu. Ancak okulu bitiren oğulları işe başladı. Oğlan yaşamına bir kadın soktu. Ailesi bu arkadaşı kabul etmedi. Oğlanın sevdiği kız Türkiye’de yaşıyordu. Kız zenci idi ve aile bu özelliğinden dolayı kızı ailesine kabul etmedi. Oğlan kıza o kadar aşıktı ki, ailesinin tüm uyarılarına, tüm karşı çıkmalarına karşın zenci kızı bırakmadı ve onunla evlendi. Oğlanın ailesi kızı kabul etmedi, oğlanı da evden kovdu. Zenci kadın Türkiye’de yaşıyor ve bir hastanede çalışıyordu. Ekonomik durumu da çok iyi ve oğlan için her türlü masrafı da yapıyordu. Oğlanın paraya ihtiyacı yoktu. Zenci kadın oğlandan üç yaş büyüktü. Oğlan Azerbaycanlıydı. Görevi karşılığı Türkiye’de kalıyordu. Zaten eşini de Türkiye’ye geldiğinde tanımış ve aşık olmuştu. Oğlanı aile yanlış evlilik nedeniyle evlatlıktan reddetti.

 

Oğlan evlendikten sonra eşi ile mutlu olamadı ama onu da çok seviyordu. Evliliklerinde doğacak çocuk zenci olarak doğacak diye de korkmaya başladı. Evlenmeden önce bu durumu düşünmemişti. Çok acılar çekmeye başladı oğlan. Ailesi artık ne oğlanı ne de zenci gelinlerini sevmiyor, evlerine koymuyorlardı. Oğlan ailesini kaybetmiş ve ailesi ile bağlarını bir zenci eş için terk etmişti.

 

Oğlan yaşamına astsubay olarak devam etmeye başladı. İş değiştirmiş ve asker olmuştu. Görevi çok yoğundu. Bu yoğunluk nedeniyle oğlan evine her akşam gidemiyor ve kurum içerisinde kalıyordu. Arada evine gidip geliyordu. Bu arada bir oğulları oldu. Oğulları zenci olarak değil, beyaz tenli olarak dünyaya geldi. Ama yine de eşine olan aşkı sadece oluyor ama bir türlü mutlu olamıyordu. Oğlan bir eve sahip olamamıştı. Kazancı ile bir ev almayı da düşünmemişti. Çünkü bütün düşüncesi sadece aşık olduğu ama yanında bulunmadığı eşi ve arada da olsa görmeye gitti bir oğlu vardı. Çalıştığı askeri birlik içerisinde kalıyor, arada eşini ve çocuğunu görmeye gidiyordu.

 

Zenci eşinden ayrılamıyor, onun yanında da kalmayı düşünmüyordu. Tüm sevdiklerinden ilgisizlik ve reddedilmekten dolayı yaşamdan da nefret ediyordu. Oğlanı acılara gark edecek bir durum daha yaşadı. Eş olarak evlendiği zenci kadın, kendisine ihanet etmiş ve başka erkeklerle de beraber oluyor ve kendisini aldatıyordu. Karısından oğlu için uzaklaşamadı ve ondan boşanmayı düşünmedi. Arada oğlunu görmeye eşinin oturduğu eve gidiyor, oğluyla hasret gideriyor. Yalnız olduğu bu dünyada yaşamına şimdilik kimseyi sokmadı. Çünkü eşiyle devamlı olarak dalaşıyor, kavga yapıyor, eşinin ihanetini duydukça hayat ona daha da zindan oluyordu.

 

Yıllar çok zor geçti. Oğlan devlete otuz beş yıl hizmet etti ve emekli oldu. Emekli olduğunda kendisine ev almadı. Kirada oturmaya devam etti. Günlük yaşama ayak uydurmaya çalışıyordu. Evinde kendisi için yemek yapmaya çalışıyor ama bu konuda da başarılı olamıyordu. Evi derleyip toparlayamıyordu. Yaşam gittikçe onun için çekilmez ve ızdırabla doluyordu. İyi beslenemediği için yavaş yavaş sağlığını da kaybetmeye başladı. Oğlan ne yapsa yaşama tutunamıyordu. Zaman hızla ilerlerken internet aldı evine. Kendisi çok yakışıklıydı. Zeytin gözlüydü. Eşinden boşanmamış ama onunla da oturmuyordu. İnternette dolaşmaya başladı. İnternette güzel bayanlarla arkadaş olamaya başladı. Onlarla konuşuyor, bayanlarla duygusallık yaşamaya çalışıyordu. Karısından da boşanmak istiyordu artık. Eşine boşanmak istediğini söyledi ancak eşi boşanmayacağını ve bundan sonra boşanmak istemediğini söylüyordu. Evliliğinde kendi parası fazla olmadı. Eşi daha çok mali imkana sahipti. Ancak evliliğinde kazandıklarını da eşinin üzerine yaptığı için elinde bir şey yoktu.

 

Zaman hızla geçiyor, erkek ise battıkça batıyor, son çırpınışlarını yaşıyordu. Bütün zamanını internette geçirmeye başladı. Bayanlarla arkadaşlıklar kurmaya başladı. Kendisine geçici de olsa bayan arkadaş bulmaya çalışıyordu. Elli yaşlarında, dul, çocuklu bir bayanla tanıştı. Bayan sarışın ve çok güzeldi. Erkek sadece gününü gün etmeyi amaçlıyordu. Sarışın kadın erkeği eline geçirmeyi düşünüyordu. Sohbetler koyulaşmaya, faceden kameralı görüntülü konuşmaya başladılar. Kadın evlenmeyi, yuva kurmayı amaçlıyor. Erkek sarışın kadın için güzel sözler söylemeye, kadın için şiir yazmaya başladı. Sarışın kadın erkeği eline geçirebilmek için gözyaşlarını silah olarak kullanıyor, gülüyor ve erkekle evlenmek istediğini söylüyordu. Kadının amacı çevreden kurtulmak ve kendisini erkeklerden korumak amaçlı evlenmeyi düşünüyordu aslında.

 

 

Kadınsa Sevgisinin leyliden de güçlü olduğunu anlatmaya çalışarak zavallı erkeği kandırıyordu. Erkek alışmıştı bu kadına. Ondan kopamıyordu. Ama böyle bir kadın evinin içinde de vardı, ondan ayrı yalnız yaşıyordu. Ben feminizmden nefret ediyorum diyordu. Zaman hızla ilerliyordu. Oğlu büyümüş, evlenme çağına gelmişti. Bir gün oğlu nişanlandı. Oğlu evlenince ondan kurtulacağını düşünüyor erkek. Oğlu nişanlandı. Ancak aile yaşantısında hiçbir şey değişmedi. Zenci kadın oğlu ile birlikte yaşıyor, erkek ise eve gitmediği gibi başka bir evde yaşamını sürdürmeye devam ediyordu. İnternette de beğendiği kadınlarla netten sohbete devam ediyor, kadınlara da vaatlerde bulunuyordu. Emekli olduğu için zamanının çoğunu evde, internet başında geçiriyor. 

Bir gün facede güzel bir bayan ile tanıştı. Evlenmek istediğini, şuanki eşinden boşanacağının vaadini yaparak yeni tanıştığı kadına evlenme teklifi yaptı. Kadın boşanmış, kızı vardı. Kadın güzel mi güzel, aynı zamanda da sarışındı. Erkeği kendisine tam cezp etmesini ve bağlamasını da bilmişti. Bu arada erkek faceden daha değişik bayanlarla da arkadaşlığa devam ediyor her bayana evlenmeyi, arkadaş olmayı, belirli bir süre beraber yaşayarak daha sonra anlaşabilirlerse nikah kıyabileceklerini söylüyordu.

 

Bu arada erkek sarışın bayanla arkadaşlığını iyice ilerletmişti. Bir birlerine aşık olmuşlar, ölesiye bir birlerini seviyorlardı. Ancak erkek bu sarışın kadının dışında başka bayanlara da evlenme tekliflerine devam ediyordu. Sarışın bayan iki kızını da evlendirdi. Sarışın bayan İstanbul/ Kadıköy’de yaşıyordu. Erkek İzmir/Bornova’da yaşıyordu. Kadın erkeğe o kadar bağlanmış ve aşık olmuştu ki, erkek ona evlenmek istiyorsa İzmir’e taşınması gerektiğini söyledi. Bunu kabul eden Sarışın bayan, sevdiği erkek için İzmir’e taşındı. Kadın erkek için ölümü bile göze alabilirdi. Ancak erkeğin evlenme ve eski eşinden boşanma durumu söz konusu olmadığı için İzmir’e taşınan bu bayan ile de evlenmekten vaz geçti. Kadını ise oyalamaya devam ediyor arada onunla beraber oluyordu.

 

İnternette yen yeni bayanlarla tanışmaya devam ediyor ve bayanlara aşk ilan ediyordu. Bir gün yine bir kadın buldu kendine. Hemşireydi bu kadın. Kadını da evlenmek vaadiyle aldatmaya ve kendisine aşık etmeye ikna için çalışıyordu. Hemşire de boşanmış, bir kızı vardı. Ancak hemşire çok güzel değildi.

Fakat erkek için önemli olan güzellik değil, sadece bayan olması ve onun olması önemliydi. Erkeğin tek düşüncesi bayanları kandırabilmek ve onlarla yatakta beraber olabilmek. Bu emekli hemşireyi de kandırabilmek için çok uğraşmıştı.  Sadece kötü emellerine alet etmek için, hemşireye sahip olabilmek için her türlü yalanı yapıyor, tatlı diliyle kandırmaya çalışıyordu.

 

 

Zaman hızla ilerliyordu. Erkeğin kadın avcılığı yaptığı ortaya çıktı. Arkadaş edindiği bayanın biri onun sayfasında yaptığı paylaşımlarda ne kadar kötü biri olduğunu anlatmaya çalıştı. Ona aşık olduğunu bildiği bayanlara da ne kadar yalancı olduğunu, kaç kişiye evlenme teklifi yaptığını o bayanların özelinden anlattı. Sevdiği ve aldatmaya çalıştığı bayanlarla arası açıldı. Birer birer bayanlar bu erkeği bıraktı.Onu terk ettiler.

 

 

Erkek bunalıma girmeye başladı. İyice yalnız kalıyordu. Eşi olan Zenci kadın ise artık onu evine almıyor, oğlu da evlenmiş kendisine yaklaştırmıyordu. Erkek yalnızlığa itilmişti yaşamda. Daha önce ailesini dinlemediği için; erkek ailesi tarafından dışlanmış ver artık kendi ailesi, kardeşleri de onun yaptığı olumsuzluklar nedeniyle iyice yalnızlığa bırakılmıştı. Yaşamda iyice yalnız kalmıştı. Kandırdığı, aldattı, evlenme vaadinde bulunduğu kadınlar da onu yalnız bırakmış ve onu lanetleyerek birer birer terk etmişlerdi. Büyük bir bunalıma giren erkek evine kapanmış, dışarıya çıkamıyor, internette kiminle görüşmeye kalksa onunla arkadaş olan da olmuyordu. Artık yalnızlık onun kaderi olmuştu.

 

 

Erkek bu yaşamda yaptığı kötülüklerin karşılığını bulmuştu. Kendi beslenmesine dikkat edemez olmuştu. Bir gün hastalandı. Doktora gitti, ancak hastalığı kötüydü. Yavaş yavaş ölüme gidiyordu. İnternette ve gerçek yaşamda aldattığı kadınlar geldi aklına. Uzun yıllardı sözlerini dinlemediği, ikazlarına uymadığı ailesi ve kardeşleri aklına gelmişti. Zenci eşi aklına gelmiş ve biricik oğlu aklına gelmişti. Ailesinden yardım istedi ama karşılığını göremedi. Ailesi ve kardeşleri onu yalnızlığa terk etmişti. Evlenme vaadiyle kandırmaya çalıştığı bazı kadınlarla konuşarak onunla evlenmeyi teklif etti ama onu da başaramadı. Zenci eşi ise evine almıyor, Zenci kadın bu arada başka erkeklerle beraberliğe devam ediyor ve kendisini aldatıyordu. Oğlu da bir baba olarak kabul etmiyor ve onu tamamen yalnızlığa atmıştı. Dünyada tamamen yalnızlığa itilmiş artık bu dünyada yalnız başına kalmıştı.

 

 

Hastalığı iyice artmış, kendisine bakamaz olmuştu. Aile sözünü dinlememe ve ailesine isyan etmenin ve ailesine ihanetin yanı sıra, evlenme vaadi verdiği, aldattığı kadınların ahı kendisini tutmuştu. Zenci eşi ve oğlu da onu tamamen yalnızlığa itmişti. Erkek iyice kötüleşmiş ve bir gün bakımsızlıktan, güçsüzlükten ve çevresindeki çöplüğü andıran evin içerisinde yaşamını noktalamıştı. Öldüğünde sadece belediye onun cesedine sahip çıkmış, onu kimsesizler mezarlığına defnetmişti. İhanet ve aldatmalarının bedelini yalnız yaşamak ve yalnız gelen bir ölümde ödemişti.

 

 

21.05.207/Karabağlar-İzmir

 

Hüseyin Durmuş
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net