KAYALIKLARDAN YÜKSELEN KURU AĞACIN HATIRINA

Bilmem ki siz onu daha önce fark ettiniz mi? Ya da göz aşinalığınız var mı?
Ama her ne olursa olsun, onu gördüğüm günden beri hiç aklımdan çıkmaz.
Umudu kaybettiğim anlarda hep o ağaçla belimi doğrultur, yürümeye çalışırım.
“Kökünü saklamış kayalıklar arasına ne meyve verir nede cana can katan bir renk”
Dallarına kışın yağan kardan başkası konmaz. Ama yine de başı dik. 
Yağmur yağdığında rengi değişir biraz…
Bir ağaç çırılçıplak; onu koruyan bir kabuğu bile kalmamış. 
Ne rüzgar eğebiliyor belini ne de bu kadar kötü yaşamanın nedeni. Yalnız yapayalnız. 
Tek korkusu; elinde baltası ile gezen bir ormancıya rastlamak olsa gerek. Oysa ormancı baltasını sallamaya bile kıyamaz içi geçmiş kof bir ağaç için. 
Peki öyle ise bu ağaç niçin yaşar varlığını niçin sürdürür. Bir gün bir yağmur damlasıyla çatlar ise kayalıkla, köküne değer ise yağmur damlaları, bir umut doğar yüreğime. 
O ağacın gövdesine ormancı sallar ise baltasını, bir gün yazdıklarım anlaşılır. 
Bir gün ağaç devrilir ise esen rüzgar ile toprağın üstüne yaslar ise başını ruhum-ruhumuz azad olur.

GÖLGEM GÖKYÜZÜNE DÜŞTÜĞÜ ZAMAN adlı kitabımda yayınlanmıştır. 1999/Şehnaz
Şehnaz Eryaşa Kayraklık
www.kafiye.net