ÇALINTI BAHAR..

O en uzun geceye fısıldadık sırrımızı..
Zemherinin kuşatma telaşında..
Beyaz bir zambak gibiydi şehir.
Direnmedi bile.. giydi soğuk yakalı
Ve ayaz işlemeli
Kardan entarisini..
Ciğerimde bir tütün tadı… tanıdık..
Bir de kömür dumanı, alaca yanık..
İkisini bir çektim.. Bana mısın demedi..
İştahsızdım.. tatsızdım.
Çoğu uykusuz..dalgındım…
O, ölüler gülmekten kırılır diye
Mezarlık yanından geçirmedikleri ben
Güldürüyordum güldürmesine…
Ama… gülmüyordum..nedense..
İpekli gömlekle çıkıyordum sokağa..
Atkım, boynumdan izinli..
…..Eldivenlerim konsol gözünde..
Zemheriye meydan okumak mı.. bilmiyorum
Yoksa kırıma uğramış bir muhrip gibi
Tutup koca gövdemdem
Beni kıyıya vuracak fırtına mı bekliyorum..
Hastayım sandılar önce..
Nane-limon kaynattılar..
Olmadı.. okuttular..
Kem gözler kör olsun diye..
Bir göz vardı üzerimde..
Kem değildi rengi.. 
Elâydı.. yanıldılar..
Kenarında, kıyısında da olsa..
Yaşatıyordu beni..
Açık buğdaydı teni..
Aç koymuyordu ya..
Gönül soframa bir gelesi yoktu..
Bir ‘benim’ olası yoktu.
Sonra bir gündönümünde aldım..
Geçmiş yangınlardan kırık gönlünü..
İki asi kardelen edasıyla doğarak
Ilık bir pınar gibi göğsüme dökülüşü..
Ve bir erken cemreydi yazgıma süzülüşü..
Büyülü masallardan alıp ilhamımızı..
Sıradan heveslere gösterip farkımızı
Mevsimlerden bahar çaldım yalnız ikimiz için
Bir çalıntı baharda yaşadık aşkımızı…

Siyami Tatlıcıbaşı
Kıyı İklimlerde Güz Yangınları-2011
www.akfiye.net