ŞEHİT

Korkunç bir çığlıkla uyandı zaten sıkıntılı yattığı uykusundan. Boncuk boncuk terlemiş yüzünü küçücük ellerinin tersiyle siliverdi. Hemen pembe peluş terliklerini ayağına geçirip telefonuna koştu.

-”Oktay! Oktay’ı aramalıyım hemen!” deyip aceleyle numarayı çevirdi. Telefon uzun uzun çaldı ama açan olmadı. Bu Selda’yı daha çok korkuttu.

Sabaha kadar yatakta dört döndü Selda. Durup durup aynı numarayı tuşladı. Kömür karası gözlerindeki her geçen dakika daha da belirginleşiyordu.

Oktay ve Selda 3 yıl önce iş yerinde tanışıp birbirlerine aşık oldular. Çıkmaya başladıkları günden beri hemen herşeyi birbirlerine haber verirlerdi.1 yıl önce de nişanlandılar. Aslında şimdiye kadar evleneceklerdi ama Oktay’ın şehir dışına mecburi işi düğünü ertelemelerine sebep oldu.

Oktay üstteğmen olarak görev yapıyordu. Aslında bu durum Selda’yı hiç korkutmamıştı. Çünkü İzmir’de üstteğmen olmanın hiç bir sakıncası yoktu.Ama 6 ay önce Oktay’ın Şırnak’a 1 yıllık mecburi hizmet kağıdı gelince herşey altüst oldu.

-”Bir yıl” dedi Oktay.”Göz açıp kapayana kadar geçer.İzmir’deki görevime tekrar döndüğümde düğünümüzü yaparız.” diye ikna etti Selda’yı.Görev kutsaldı ya Selda’da kör kütük aşıktı Oktay’ına.Nasıl yollasındı biricik aşkını o kadar kurşunun içine.Sonunda ikisi birlikte ”Vatan Sağolsun.” dediler.Selda’da nişanlısını Şırnak’a yolladı.Her akşam telefonla konuşurlardı ama o akşam Oktay Selda’yı aramadı.Selda aradı Şırnak’ı.Çıkan asker üstteğmeninin görevde olduğunu söyledi.Selda teşekkür edip kapattı telefonu.Ama içine kurt düşmüştü bir kere.Nasıl uyusundu şimdi.Saatlerce dört döndü yatağında.Bir ara dalar gibi oldu.O sırada da o korkunç rüyayı gördü.

Vurmuşlardı Oktay’ı rüyasında.Selda ona ulaşmaya çalışıyordu.Ama yürüyemiyordu.Oktay, Selda’nın ona verdiği mendili çıkardı cebinden.Bembeyaz mendil kırmızıya bulanmıştı.Bir bayrak gibi sallıyordu Oktay mendili.Tam o sırada uyandı Selda kabusundan.

Korkunç bir çığlıkla fırladı yatağından.Elleri titriyordu.Gözlerinden sicim gibi yaşlar dökülüyordu.Hemen terliklerini giyip, beceriksizce geçirdi sabahlığını üstüne.Telefonunu aradı.Telaştan bir süre bulamadı.Dört döndü odada.Sonunda bulduğunda titreyen elleriyle doğru numarayı çevirmeye çalışıyordu.Uzun uzun çaldı haritanın öbür ucundaki askeriyenin telefonu ama açan olmadı.

-”Aksilik” dedi Selda ”Bir aksilik var”

Ertesi gün sabah Oktay’ın telefonuyla uyandı.Numarayı görünce önce korktu.Hemen açtı telefonu.

-”Oktay!” dedi telaşla

-”Aşkım nasılsın?”

-”Dün sana ulaşamadım.Çok korkunç rüyalar gördüm.Çok korkuyorum Oktay iyi misin?Nolur doğru söyle.

-”İyiyim aşkım sakin ol lütfen.Küçük bir operasyondu.Gece çıktık.Şimdi girdik kışlaya.Seni aramaya fırsatım olmadı.Şimdi eşyalarımı almaya geldim.Ve tabi sana haber vermeye.”Bu son sözleri söylerken Oktay’ın sesi iyiden iyiye kısılmıştı.Selda’nın yüzü gerildi.Kekeleyerek sordu.

-”Ne..? Ne eşyası ? Niye noldu ki ? Derin bir nefes aldı Oktay telefonun öbür ucunda ve gergin bir sesle yanıtlamaya çalıştı.

-”Selda’cım lütfen sakin olup beni dinler misin? Bir haftalık bir göreve gidiyorum.Dağda terorist avlayacağım.Bu yüzden seninle bir hafta konuşamayacağım.Eğer dönersem de hemen izne geleceğim yanına.Tamam mı aşkım?”

Selda ağlamaya başladı.

-”Ne demek dönersem Oktay? Aslanlar gibi görevini yapıp döneceksin.Bakma benim ağladığıma.Sakın sıkılma aşkım.Bir hafta nedir ki?Hemen biter.Hele sonunda sana kavuşacaksam.”

Bu sözlerle bitti konuşmaları.Selda çok ağladı ama hiç Oktay’a belli etmedi.Döndüğünde ona sımsıkı sarılıp bütün acılarını unutacaktı nasıl olsa.

Selda doktordu İzmir’deki askeriyede.Zaten orda tanışmışlardı ya Oktay’la.O sabah kalkıp işe gitti.Daha Oktay’ın görevden dönmesine 2 gün vardı.Artık saniyeleri sayar olmuştu.Bir ara Alay komutanı yanına çağırmıştı Selda’yı.Rutin işlerdir diye düşündü Selda.Kapıyı çalıp içeri girdiğinde kalbi duracaktı neredeyse.Komutanın yüzünde çok kötü bir tedirginlik vardı.Anladı Selda bir gariplik olduğunu.Acı gerçeği öğrendiğinde yığıldı kaldı.Sinir krizleri geçirdi.Hıçkıra hıçkıra ağladı.Cenazede ayakta duramıyordu.Elinde tuttuğu Türk Bayrağı’na sarılıp sarılıp ağlıyordu.Cenaze toğrağa verilirken ağlamanın ardından ilk defa anlamlı bir cümle çıktı Selda’nın ağzından;

-”Vatan Sağolsun.” dedi ”Vatan Sağolsun Aşkım” diye defalarca haykırdı.

Önce doktorluğu bıraktı Selda.Sonra Antalya’ya taşındı.Yanına sadece Oktay’la olan anılarını aldı.Kendine yeni bir dünya kurdu.Her gecce rüyasında Oktay’ı görüyor, onunla konuşuyordu Selda.

-”Özledim” diyordu Oktay’ına sessiz ve derinden.

-”Bende!” diyordu Oktay sevdiğine rüyalarda.”Bende”

Selda biliyordu ki artık şehitti sevdiği.Hiç ölmemişti o.Cennetten onu izliyordu artık.Onu koruyordu.Bir buçuk yıl sonra Şırnak’ta bir sağlık ocağında görev yapmak istedi.Sevdiğinin korumak için öldüğü çocukların yaralarını sarmak istedi.

Küçücük ücra bir köyün sağlık ocağında görece başladı Selda.Ama kader bu ya bir terorist saldırısı sonucu şehit oldu Selda sevdiğinin öldüğü yerde.Belki sevdiğini vuran adamın kurşunuyla.Ve geriye sadece bir not bıraktı giderken:

”Allah’ım sevdiğimin öldüğü yere gidiyorum.Bana da şehitliği nasip et.Sevdiğimin yanına beni de al Allah’ım”

AYŞE ÇALLI
Eşrefpaşa Anadolu Lisesi 11 MAT/C 799
www.kafiye.net