CAN YAKAN

Benim hislerimi görmeyi hiç denemedin Ali. Aşk acısı içindeyim. Ya da adı başka bir şeyse de ben böyle sanıyorum. Dediğim gibi zaten önemli olan ad da değil, hissettiklerim. Ve bugünlerin iyi günlerim olduğunu da biliyorum. Biraz benden konuşalım mı Ali.
Hoş bulduk Ali. Kötüyüm Ali.

Ben onun etine batmış bir kıymıktım sanki. Öyle çok can acıtmadım ama biliyorum neden çekip attı. Ali ben, kendimi kandırdım, kandırmak dediğim bütün bu içimdeki şeyin gerçek olmayışıyla ilgili değil. Sanmayı seçtim ben, büyütmeyi ve var ettiğim şeyin beni sürüklemesine izin verdim. Can yakan bir sürüklemeden bahsetmiyorum, yaşadığım çok can yakan bir sürükleme, bahsettiğim bu.

Biraz zaman geçince biliyorum neler olacağını. Zaman geçecek, yara kabuk bağlayacak, kendi içimden çıkıp nefes alabileceğim, işte o zaman pişmanlıkların en büyüğü kapıma dikilecek. Vuracak tak tak tak! Biliyorum bende ellerimi yumruk yapıp o vurduğum yere vuracağım. Burası, deyip ağlayacağım. Çok içli. Ağlayacağım. Benim için kötü olacak. Ama kötü ede ede iyi edecek o beni. Onu seviyorum Ali.

Ali bakma, bakma böyle dediğime. Az buçuk güçlüyümdür bilirsin ama malumun aşk hangimizi aptallaştırmaz, hangimizi afallatmaz, hangimizin elinden almaz bir çırpıda gururu. Ah Ali neler ettim bir bilsen. Ben hiç kabul etmedim, meğer bizde hiyerarşik o düzenin birer parçasıymışız, çok gücendim, çok gücendim. Sesim kısıldı Ali, sesim. Sen hiç aşkı tattın mı? Sonra sende anlat olur mu?

Nereden başlayıp nerede bitireyim bilmiyorum, sanıyorum bunu beceremem. 
Sanki beynime isabet eden bir kurşun tanesi, beni evirdi ve içeri destursuz girebileceğimiz bir galaksi yarattı. Orada, yolları ondan yaptım, o hiç bitmeyen boşluğu, ondan yaptım. Nereye bakarsan, hangi kapıdan bacadan girersen hangi damın koynunda uyur, hangi göğe gömülürsen, onu görürsün. Onu görürüm. Onu çok seviyorum Ali.

Bu acıda kalmayı, pişmanlığın koyuluğuna düşmemeyi diliyorum. Ama biliyorum ki o koyu şeye düşmeden bütün bunlar sonlanmayacak. Keşke yalnız iki ucu boklu olsa bu değneğin. Benim her yanım kirleniyor Ali. Rüyalarımda ardımdan kötü şeylerini görüyorum, kötü kötü konuşuyorlar ama biliyorum o onlara aldanmıyor. Ben bu kadar mı kötüyüm Ali? Ben kötüyüm de bütün o dini imanı para, alahuekber ama sen bir güzelleşmişsin yavrum, ben geri geldim benim boşluğum var psikolojim bozuk ama içim iyidir, yani herkes meleke de yarabbi şükür, bir ben kötüyüm öyle mi? Beni kim severse sevsin. Ben onu seviyorum Ali, onu!

Yarım kitaplarım bitti Ali. Yarım bıraktığım kitaplar. Boş çerçevelerimin içi tıka basa doldu. Küflenmeye yüz tutan ne varsa temizlendi. Bir anlam buldum Ali. Onda bir anlam buldum. En güzel kadın kimse mesela, onun güzelliği kadar memnun kaldım, aşkı seçtim. Büyüklüğünü çok güzel düşledin. Nefes alan ne kadar canlı varsa o kadar çok, en zengin kimse kimin en çok parası varsa o kadar. Kimileri aşkından kötü hastalığa düşermiş, verem olurmuş, ölürmüş, o kadar. Kim en çoksa, kimin en çok neyi varsa, en çok şey neyse, o kadar aldım, andım, yaşadım ben onu. Bu aşka düşüverdim, düşüverdim ben Ali. Çok özledim.

Bugün, yaşadığım yeri terketmeye yelteniyorum. Önümde koca bir bavul. Kapı kapı dolaşıp parçalarımı topluyorum. Yıkalım desem olmuyor, her şeyi ondan yapmışım, o güçlüdür. Ateşe verelim diyorum, ne mümkün, yanmış bir kere. Bir sürü fikir söylüyorum, dönüp de yüzüme bön bön bakan yine ben oluyorum. Yani diyeceğim, çare, nem varsa toplayıp gitmek işte. Ah Ali. Ah gitmek. Bu sefer becerebileyim. Sarıl be Ali. Tutamıyorum kendimi.

Aylar oldu Ali. Şu kırık yelkovan bindir döndü önümde. Hep aynı şeyler, aynı telaşlar. Şarkılar desen, aptal şarkılar, insanın canını okuyor. Git diyor, en ağır şeyleri söylüyor, (ağlama Ali) ama o şarkıyı da dinle, güzel şarkıdır diyor. Şarkı da şarkı olsa. Boşver Ali. Hadi gidelim, çok üşüdüm. Ya da bir taksi çağır giderim ben. (Bağırıp geliyorum) Ali bekle geliyorum. Koşma Ali birlikte bağıralım. Böylesi daha güzel falan da değil! Ben o karbon kağıdını nasıl alacağım geri şimdi?
Ali. Ali! A l i i i i i.

Hatice Kübra ÖKTEM
www.kafiye.net