Aşkın faili Ben

Bu aşkın faili benim, mefulü sen.
Meçhulü benim, cahili sen.
Kâh didenin ucundayım,
Kâh hane-i dilin kapısında,
Kâh düşer kırılırım,
Kâh çarpar parelenirim…

Bir kelebek kadar naif ve nazlı sevdamızı tutmayı beceremedik… Hoyratça davrandık, avuçlarımızın içinde örseledik… Kanatları kırıldı ve küstü bize uçamıyor artık… Kaç vurgun yedik, kaç ayrılıklar ve kaçışlar yaşadık… Toparlayabilmiştik örselenmiş yüreğimizi, sevdamızı, aşkımızı…

Şimdi içimizde yaşamayı seçtik. Ruhlarımızla sevmeyi, görmeden, konuşmadan, dokunmadan ellerimize, bedenimizle değil ruhumuzla sevmeyi seçtik. Yüreklerdeki yangını küllemeye çalışırken başka biri olmaya çalıştık… Zor olan hangisi idi? Başka biri gibi davranmak mı? Yoksa aynı kişi olup sevgini haykıramamak mı? Bir zamanlar “tiryakinim” derken şimdi “seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli” diyorsun…”Özledim” diye haykırıyor, özlemini gidermek için çaba sarf etmiyorsun… Bu sevdaya emek verdik yıllarca kelebek misali. Kozayı açmak için verdiği uğraş gibi… Ama bu sonbahar rüzgârları çok sert esmeye başladı. Sessiz uğultular halinde, her yönden sert esen rüzgâr… Artık dayanamıyor bu kelebek bu sessizliğe…

Ya fırtına ol, ya boran, sessizliği boz… Ya avuçlarını aç uçur sevda kelebeğini gidebildiği yere özgürce gitsin, ya da avuçlarını sıkıca kapat ölsün…

Fatma AVCI
15.10.2009
www.kafiye.net