Küçüğüm

Küçüğüm; serçe yüreklim,
Yusuf yüzlü,cennet kokulu, kahve gözlüm…
Dünya senin beklentilerinden çok uzak çok aykırı,
Lunaparkda bindiğin dönme dolap gibi dönmüyor.

Atlı karıncalarda firavunlar cirit atarken,
Dört bir yanda savaşın ayak izleri. 
Silahların gölgesinde yaşanan hayatlar.
Açlık ,sefalet kol gezerken insanlar katledilip,
Masum çocuklar, kundakda bebekler can veriyor.

Nereye baksan ölü ,
Kurşun bomba resmi.
Ezan sesi sela’ya karışmış,
Dünya kan kokuyor!

Küçüğüm; Zümrüd-ü Anka kuşum,
Pamuk prensesim,prensim.
Bu menem dünya masallarda yazıldığı gibi değil.
Sarayda büyümüyor yaşıtların,kuş sütü yok sofrasında.

Deccalların gölgesinde drama dönüşen yaşamlar, 
Mutlu azınlık kapsamı dışında yaşıyor.
İki gözünden yaş değil, kan damlayan babalar,
Elleri döşünde, yüreği yaralı analar ninnileri unuttu,
Lâl dilinden yanık matem türküsüdür dökülen.

Kardeşlerin sefalet içinde,
Gözünde yaş ,yastığı taş,
Karnı aç ,bir dirhem suya muhtaç
İnsanlık yerlerde sürünüyor!

Küçüğüm; beyaz güvercinim.
Pamuk elli ,sırma saçlı,melek yüzlüm.
Yürüdüğün yolların, mayınlı;geleceğin, zifiri kara.
Özgürlük ve mutluluk kaf dağının ardında,
Vicdanını şeytana satmış insanlık görev başında.

Küçüğüm;

Uç uçabildiğin kadar,
Aydınlık yarınlara.
Barış ,sevgi dolu diyarlara;
Eşit yaşam haklarına!
Nuray Çakmak
www.kafiye.net