KOCASI TARAFINDAN SOKAGA ATILAN KADINLAR

Selam dostlar

Yepyeni bir güne ve yepyeni bir gülüşe selam

Bundan böyle mavi iklimler sayfalarından sizlere işleyeceğim konularla sesleneceğim… Bu ilkyazımda toplusal bir yara olan kocası tarafından sokağa atılan kadınlar diyelim mi?

Geçtiğimiz bir tarihte gazetelerde yer alan bu haberle konumuzu açmak istiyorum önce haberi okuyalım

Kars’ta, dün gece eşi tarafından dövülerek sokağa atılan ve vatandaşlar tarafından yarı baygın halde bulunarak hastaneye kaldırılan Latife Ö., eşinden boşanacağını söyledi.
KARS (İHA) – Kars’ta, dün gece eşi tarafından dövülerek sokağa atılan ve vatandaşlar tarafından yarı baygın halde bulunarak hastaneye kaldırılan Latife Ö., eşinden boşanacağını söyledi.
Merkez İstasyon Mahallesi’nde oturan 5 çocuk annesi 39 yaşındaki Latife Ö., eve kendisinin baktığını ve kocasının sürekli çocuklarını ve kendisini dövdüğünü söyledi. Hastanedeki tedavisinin ardından evine dönen Latife Ö., yaşadıklarını anlattı. Latife Ö., eşi İsmail Ö.’nün ayakkabı boyacılığı yaptığını söyledi. Sık sık evde çocuklarına ve kendisine dayak atan eşinden kurtulmak için o gün dışarıya çıktığını ifade eden Latife Ö., tren garında kocası tarafından önünün kesildiğini ve iki metrelik
Yükseklikten atılarak yaralandığını belirtti. Latife Ö., olay anını şöyle anlattı: “Akşam eşim İsmail eve geldi ve ev sahibine biletini kestiğini ve gideceğini söyledi. Gittiğini sanmıştım, çocukların yatağını serdim. Eşim bu sırada odaya girdi ve temizliğe gittiğim bir evden verilen televizyonu gördü. ‘Bu televizyonu kim verdi’ diyerek beni dövmeye başladı. Bayağı dövdü beni. Bende onun dayağından kurtulmak için küçük oğlumla birlikte dışarı çıktım. Peşimden geldi ve beni tekrar dövdü. Bir şey demedim,
kaçtım. Çarşıya gidip oradan da polislere söyleyeyim dedim. Tren yolunda önümü kesti beni dövmeye kalktı. Elini saçıma attı. Saçlarımı yoldu. Polise gideceğim dedim. Merdivenin yanındaki iki metrelik yüksekten beni aşağı attı. Nasıl düştüğümden haberim olmadı. Gözümü açtığımda hastanedeydim. İki kolumda serum takılıydı.”
Her gün aynı azabı yaşamak istemediğini söyleyen Latife Ö., sözlerine şöyle devam etti: “Bu gidişle bir gün beni vuracak ya da çocuğumu öldürecek. En iyisi boşanacağım. Başka şansım yok. Böyle yaşamak istemiyorum. Böyle olmuyor zaten, evi kendim geçindiriyorum. Kirayı, elektriği, evin masrafını ben ödüyorum. Yardım alıyorum vakıftan. Boşanmak benim için daha hayırlı olacaktır”
BABAM ANNEMİ MERDİVENDEN ATTI
Gözünün önünde babasının annesini döverek yüksekten attığını söyleyen küçük Kadir ise, “Annem biraz gezmek isteğini söyleyip bizi parka götürüyordu. Sonra babam bizim peşimizden geldi. Annemi döve döve oradan attı” dedi.
Evet değerli okuyucularımız kadınları ezen bir toplum görüntüsünden kurtulamayacağız sanki…

Burada birebir tanık olduğum bir olayda ise Konya da bilindik çok iyi bir yer olarak gösterilen halka açık ve Konya da meşhur sayılan bir çay bahçesinin sahibi eşi ve oğlunu sokağa atmıştır ve benim her gün geçtiğin yol üzerinde olan maliyenin bahçesinde yaşamaya başlayan bu iki kişi önce dikkatimi çektiler ve yaklaşarak gülümsedim çünkü ben her geçişimde dikkatle bakıyorlardı
—merhaba dedim

Sanki bir kurtarıcıya koşar gibi geldiler

İsimlerini sonradan öğrendiğim Sabriye ve Mehmet Ali olduğunu anladığım bu iki melek insanı konuşturmaya çabaladım açlardı anladım ve bir şeyler getirdim bana gel dediler otur yanımıza girdim bahçeye bir banka oturduk…
Mehmet Ali 25 yaşlarındaydı annesi Sabriye ise 55 civarı sordum burada nasıl uyuyorsunuz gece köpekler falan gelmiyor mu? Ağlamaya başladılar… Mehmet Âlinin ruhsal sorunları vardı… Bana sürekli –biz okyanusun diğer tarafına gitmeliyiz Ayşegül ancak öyle kurtuluruz diyordu hayata kahreden bakışlarıyla. Babalarıyla mahkemeleri sürerken anne ve oğul gidecek yerleri olmadığı, için bu parkta maliyenin bahçesinde yatıyorlardı inanılmazdı gece sarhoşların ve başıboş sokak köpeklerinin cirit attığı burada Allahım dedim ürperdim hele kışın ne yapacaklardı hiçbir akrabaları ya da koruyanları yoktu ..Bu nasıl bir babaydı ki eşini ve oğlunu böyle atabilmişti hangi vicdana sığardı bu …Sabriye’nin kocasından yediği dayaklar dan aldığı darp izleri hala duruyordu… Onlara yardım etmeye karar verdim. Ve çözümü bulduk bir yardım alarak onları Anamur’daki mevsimlik işçi olarak çalışmaya ikna ettik Anamur’a gittiler. Şimdi çok iyiler o günleri hiç unutmadılar ve ara sıra telefonlaşıyoruz onlarla…

Bu sadece bir örnekti yaşadığım yerden canlı örnek. Kim bilir kaç kadın mağdur kalmakta ve bu yüzden kötü yollara düşmekten tutun intihara yönelenlerde olmaktadır… Beni en çok üzen yardım edememek. Gazetelerde hemen hemen her gün bir şiddet haberi okumaktayız. eli kolu bağlı kalmak ta beni yoran şeylerden.

Fakat herkes onlar kadar şanslı olmayabiliyor. Bazen severek mutlu olma hayalleriyle evlenen genç kızlar dayakla biten ve sokağa atılma gibi bir hakaretle karşılaşabiliyorlar… Aşk bitiyor mu dersiniz o zaman yoksa erkek egosunu öne çıkıyor daha çok? Bazen de görücü usulüyle yapılan ilkel evliliklerde çok belginleşebiliyor dayak olayı… Kültür, mevki gözetmiyor çünkü erkeğin doğasında olan saldırganlık içgüdüleri burada öne çıkıyor… Beklide kitabımızda olan bir yer yanlışa götürüyor kim bilir etkilenen erkeler yok mudur sizce

…nisa suresi 34 de yazılanlar dikkat çekici
Nisa Suresinin 34.ayeti erkeklere karıları dövme4 özgürlüğü verir mi vermez mi?
Kontrol ettiğim Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Elmalılı Hamdi Yazır’ın ve Süleyman Ateş’in Türkçe Kur’an tercümeleri ile Pickthall’ün i Shakir’in ve Yusuf Ali’nin İngilizce Kur’an tercümelerine ve dünyadaki diğer Kuran tercümelerine göre “Evet koca karısını dövebilir”.
Ancak 07 Ağustos 2000 tarihinde Show TV Reha Muhtar’ın sunduğu haber programında Kemal Gür an’ın Müslüman’ın El Kitabı adlı eserinde kadınların dövülmesiyle ilgili bölümü tartışıldı. Tartışmaya katılanlardan Kezban Hatemi Kuran’ın Türkçe tercümesinde Nisa Suresi’nin 34.ayetinin yanlış tercüme edildiğini Kuran’da kadının dövülmesine dair bir emir olmadığını söyledi.
Benzer iddiayı çeşitli TV programlarında Yaşar Nuri Öztürk de dile getirmiştir.
Bakalım gerçek nasıl?

Türkçe tercümesi Diyanet)

Nisa 4/34. Allah’ın kimini kimine ustun kılmasından ötürü ve erkeklerin mallarından sarf etmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler. İyi kadınlar gönülden boyun egenler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin yataklarında onları yalnız bırakın nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce’dir Büyük’tür.
Türkçe tercümesi Prof. Dr. Süleyman Ateş Kur’an-ı Kerim Meali Yeni Ufuklar Neşriyat 1975 – Milliyet 1996)
Allah insanları birbirinden üstün kıldığı ve mallarından harca(yıp kadınların geçimini sağladıkları için erkekler kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bundan dolayı iyi kadınlar itaatkâr olup Allah’ın kendilerini korumasına karşılık (Allah’ın kendilerine verdiği başarı ile) gizliyi korurlar (kocalarına asla ihanet etmezler). Hırçınlık etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin yataklarda onlara sokulmayın dövün. Eğer size itaat ederlerse
onların aleyhine başka rol aramayın. Allah yücedir büyüktür.

Türkçe tercümesi Yaşar Nuri Öztürk Kuran-ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri) Hürriyet Ofset 1994 baskısı)
Erkekler kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki Allah insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar. Allah’ın kendilerini koruduğu gibi gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin/onları dövün. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka söz aramayın. Allah çok yücedir sınırsızca büyüktür.

Türkçe tercümesi Yaşar Nuri Öztürk Kuran-ı Kerim Meali (Türkçe Çeviri) 64.Baskı Yeni Boyut İstanbul 1999 baskısı)
Nisa 4/ 34. Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki Allah insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah’ın kendilerini koruduğu gibi gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir sınırsızca büyüktür.
Yaşar Nuri Öztürk’ün 1994 ve 1999 yıllarında yayınladığı Kuran tercümeleri kıyaslanınca görülüyor ki; 1999 baskısındaki tercümesinde Yaşar Nuri Öztürk fikir değiştirmiş! Ayette erkeklere kadınları “dövün” diyen kısmı çıkarmış!

Buna birkaç örnek de İncil de görebiliyoruz mesela

Yasa 24:

1 (http://incil.info/kitap/deu/24/1) “Eğer bir adam evlendiği kadında yakışıksız bir şey bulur, bundan ötürü ondan hoşlanmaz, boşanma belgesi yazıp ona verir ve onu evinden kovarsa,

2 (http://incil.info/kitap/deu/24/2) kadın adamın evinden ayrıldıktan sonra başka biriyle evlenirse,

3 (http://incil.info/kitap/deu/24/3) ikinci kocası da ondan hoşlanmaz, boşanma belgesi yazıp verir, onu evinden kovarsa ya da ikinci adam ölürse,

4 (http://incil.info/kitap/deu/24/4) kadını boşayan ilk kocası onunla yeniden evlenemez. Çünkü kadın kirlenmiştir. Bu RAB’ bin gözünde iğrençtir. Tanrınız RAB’ bin mülk olarak size vereceği ülkeyi günaha sürüklemeyin.

Evet dostlar

—dayak cennetten çıkmadır-yalanına yüce ATATÜRKÜN öğretmenine verdiği cevabı biliyoruz
İyi bir şey olsaydı cennetten çıkarırlar mıydı?

…ve dövmek öldürmenin yarısıdır unutmayalım ki tüm kutsal kitaplarda yazar

—öldürmeyeceksin…

Öldürmeyeceksin!

“Asla öldürmeyeceksin”
Tevrat, Göç 20
“Senden önce inenlere, sana inen kitaba da inanırlar… Onlar Tanrının gösterdiği yoldadır, onlar kurtulurlar…”
Kur’an, Bakara suresi

Dinlerin buyruğuydu
Öldürmeyeceksin
Tapınaklarda çaktılar çarmıhları
Elleri kanlı camilerden çıktılar
kalem kırdılar yargı yerlerinde
Peygamberlerini dinlemediler

kudurgan dalgalar
Tekneleri yutar denizlerde
Çöllerden esen yeller
Ekinleri kurutur
Bil ki umut yeşildedir
Yenilmeyen yeşilde

Benim küçük serçem
kanaryam bülbülüm
Kuru dal çalı diken
Konmuş ötersin

Öt sen, öt, kardeş sesin
Sulara rüzgârlara karışsın
Zalim ürksün sağır işitsin
Öldürmeyeceksin!

Necati Cumalı

Hepinize sağlık huzur dolu insanca bir yaşam diliyorum

Hoşça kalın ama dostça kalın
Ayşegül Aşkım Karagöz
(rüzgâr çanları)