BİR GÖRÜMLÜK MUTLULUK 
            Yarına koşarak gidilen dünyada, yüreğim kara kilitler asmıştı kapılarına. Ayaklandım bir anda, yerimden kalkarak doğruldum, gri ile siyahın öpüştüğü ortamda. Ortalığa saçılmış duygularım, elimi nereye atsam avuç avuç pörsümüş, çürümeye yüz tutmuş anılar saçılmış etrafa. Anımsayamadığım beklentilerim, umudunu kesmiş kalakalmıştı ortalıkta.

            Yarınlar kara geleceklere gebe, heveslerim yokuş yukarı tırmanmakta. Kimsesiz de sayılmazdım düşlerim vardı nöbette, umutlar ekmiştim kıştan yeşersin diye bahara. Yeşilini dağlarda, çiçekleri kırlarda, yosunu bizim denizde bilirdim. Deliler gibi mavi severdim, şimdi silindi tüm renklerim. Yosun tutmuş yalnızlığımdan beni çıkaran, hayata deniz gibi bakan gözlerin. Saçlarını ay tarar, sayısız yıldızlar ayıklarım kirpiklerinden.

            Yine seni andım tatile çıktı zaman. Senden önce dönmeyecek söz verdi akrep, yelkovan. Yeşile özlem gibi, maviye tutku gibi sana olan bakışlarım. Sigaranın nikotini gibi sarar benden anlamlar kattığın bakışların. Çimenlerde koşan kısa etekli kız çocuğu olur ruhum, seninle geleceğe. İsyanlarım yastık altı çoktandır, huzurum kapı dışarı, içiyorum kederden gecelerde aklıma düşünce, tebessümlerin ilk adresi dudaklarım. Avuçlarımda göllendi sicim gibi gözyaşlarım. Bir görümlük mutluluğu tatmak için ne süzgeçlerden geçip yaşamaya çalıştığım zamanlara inat, sen varsın artık uzak olsan da.
            Onun için sağanak altında ıslanmış bir ceylan gibi uysal ve umutlu kadın.
  

FahriyeHAMZAÇEBİ
www.kafiye.net