Yok Pahasına

Gitmeden bir gün önceydi;
Ayak izimizi bırakmıştık balkona.
Deniz kuşları şahitlik etmişti bu son duruşa,
Sonra… akıp gitmişlerdi okyanus koyusuna…
Her akşam ayağına uzattığım terlikler de köşede,
Sessizdi gökyüzü, biz suskunduk, sessizdi terlikler.
Yangını kavurmuştu meşhur bakışının yaktığı gözbebeklerimi,
Heyecanı sarmıştı o bilindik tuzağın,
“Aşk” dediler “senin yaşadığın”
Ansızın oldu habersizce yakalanışım…
Farksızdım herkesten, aynı yürekti taşıdığım.
Umut ettiğini, yakaladığını sananlardandım.
Hep demiştim hatırlarsan;
“Ölürüm yoluna, hep yanında olurum,
Yanılırsan yokum bu aşkta”
Ne öldüm, ne de aşkın kaldı, kaçıncı yılı ayrılığın?
Çok kolay olmadı yandım tutuştum, acıdım..
Dönemezdim! Bittiyse biterdi, affedemezdim..
Ben acıyla yoğrulup dallarından düştüm.
Kökümden kopup akıntıya sarıldım.

-Beylik sözler etmem artık sığındığım kağıda
Benimki iki kelimeyi cümle yapmanın tadında-

– Bu yollar yazmadan aşılmaz, yaşanmadan yazılmaz.
Aşklar neden satılıyor akşam pazarında?

Melek Kırıcı
www.kafiye.net