Beş Kuruşluk Mal

Bu kadarına pes diyorum, gördüklerimi insanlığa sığdıramıyorum! Sağıma soluma, önüme arkama baktıkça, gördüğüm şu acınacak manzaraya şaşırıyorum. Her birinin ayağında plastik terlikler, sırtlarında yırtık pırtık eski elbiseler, taranmamış kirli saçlar. Burunlarından akan salya sümükler, ellerde ayaklarda kirden çatlaklıklar, kimilerinin ceplerinde selpaklar! Bazılarında da şekeri şekersiz sakızlar. Kimisinin elinde de paramatikler, lastikler… Sabahtan akşama kadar kıvranmalar. Bu küçücük yaşlarında boyunları bükük, elleri açık, amansızca yalvarmalar. Beş kuruşluk mal satıp eve katkı sağlamak için bu çocukları görünce dayanmıyor kalbim. Yüreğim isyan ediyor, gözlerim buğulanıyor. Bu çaresiz çocukları her yerde görüyorsun yolda,  otobüs termallerinde, sokakta, caddede…

Her yerde yer ayrımı yok yeter ki insan yoğunluğu olsun. Hele de otobüs termallerini, mekan etmişler kendilerine. Görünce insanlığımdan utanıyorum, mecbur mu bu çocuklar bu yaşta? Boyun eğip yalvarmaya, gelene geçene ağbi ağbi, abla, yenge alır mısınız demeye! Hayır, mecbur olmalılar bence hiç! Analar babalar size de sesleniyorum!  Bakamayacaksanız doğurmayın bu çocukları! Çocuk yaşta boyunlarını büktürmeyin! Hayırlı, sağlıklı, bu devlete faydası olacak çocuklar yetiştirelim.

Küçücük yaşlarında sokaklara atıp, onların gururlarını incitmeyelim. Küçücük yaşlarında boyunları bükülürse, doğrulması için seneler alır. Lütfen o küçücük günahsızlar bizim canlarımız. Kimselere el açıp yalvarmak zorunda bırakmayalım. Çocuklarımızı rahat bırakalım, onların yeri okul. Herkes gibi normal bir birey gibi yaşasınlar. Kimseye boyun eğmeden, hayat budur, yaşam budur. Bu dünyada herkes ortak yaşama hakkına sahiptir, ama göremiyorum. Şu adalet denilen illet yok nerdeee?
Zülfiye Dönmez
www.kafiye.net