Gönülleri Aydınlatır Didarı

(Hatice Eğilmez Kaya)

Öyle çok severiz ki biz ol Hatem’ül Enbiya’yı… Tarifi imkânsız bir aşkın çoğul müptelalarıyız.

Fikrimizdeki onulmaz sanılan yaraların merhemi, kalbimizdeki her türlü endişenin devası; kalbi mahzun, yüzü tebessüm eden Efendimiz O bizim…

Tebessümü hatırlatmakta ebedi bir sılayı… O’ndan öğrendik kaş çatmamayı, gönül yıkmamayı…

Medine’nin Gülüydü fakat hiç gülmedi. Gece gündüz “Ümmetim ümmetim!” deyip ağlardı. Oysa cennet ebedî yurt tayin edilmişti O’na ezelden…

Öksüzlüğü, yetimliği ya da bir ömür boyu ardı ardına kaybettiği yakınları değildi O’nun gül yüzünü solduran.

Bizim hasretimiz bir dikensiz güledir. Ki hatrı için var edilmiş koskocaman kâinat… Gezindiği yerler neşe ve muhabbet iklimidir.

Kutlu bir dua kımıldar dillerimizde: Kervan bizi O’na götürsün seyrü seferimiz sona erdiğinde…

Ayrılık kordan bir eldi, bedeni nurdan bir güldü. Hoyrat gülümsemesiyle ölüm O’nu bizden aldı.

Bir gece vakti verdiler bedenini toprağa; gün yoktu ağlasın ay oradaydı…

Toprak Gül’e susamıştı, sevgiyle açtı kucağını, yıldızlar yeryüzüne döktü gözyaşlarını.

Bütün âlem hüzne boyandı…

Kabrinin toprağı tatlı bir ilaç yaralı gönüllere…

Ilık bir nisan rüzgârı nefesi, bir yetimin başını okşar gibi saçlarımıza değer güneşin her şafak vakti…

Aşkı kalplerde saklı, fikri akılda; İsmi hazinesi dillerin… Korkunca karanlıktan sabaha koşmak O…Beklemek azaptı, kavuşmak tuzaktı varlığı olmasaydı.

Sevinçli bir haber verdi bize… Korkuyu sildi, ümit etmeyi nakşetti gönüllerimize…

Uzun bir bekleyiştir ömür, sayesinde gövdelerimiz kan damlayan yeryüzünde ümitle yürür. Keder kara saplı bir hançer, ölüm vuslatın eş anlamlısı…

Hatice Eğilmez Kaya
www.kafiye.net