şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Birkez daha dizlerinde uyumak nasip olur mu bilmiyorum Anne. Yaslanmis gözlerinin o anlamli bakislariyla ne zaman birkez daha carpisirim kimbilir. Hani insan gözleriyle de konusur derler ya, seni her gördügümde o bakislarindaki ifadeyle karsilasirdim. Bundan feci sekilde rahatsiz olur gözlerimi kacirirdim gözlerinden…
Kalp esir düstü Aska,Ask yenik düstü ayriliga… Gözler kör, kalp söz dinlemez oldu. Sözler kalbe, kalp Aska esir düstü. Ask ise kalbi ayriliga yenik düsürdü. Ask ayrilik oldu, Ask firtina oldu koptu kalpten. Kalp hep sever Aski, Ask incitir oysa kalbi, acitir, kanatir…
Yakinda tasinacagiz diye esyalari toplarken, eski anilarimla karsilastim bugün. Fotograf albümlerine göz attim birara.Sonra farkettim ki cok özlemisim o günleri ve resimdekileri…
Ya birgün hersey biterse?
Ya sen yok olursan, ya gidersen benden… Habersiz, sorgusuz sualsiz, sessiz sedasiz bitiverirse ya bana olan sevdan. Sen hayal gibi, hayat gibi giriverirsen gönlüme, sonra da hayal gibi, ölüm gibi gidiverirsen ya gönlümden…
Bugün kader yine yaraladi seni dostum, yine can evinden vurdu. Kursunu yine sirtindan yedin herdefasinda oldugu gibi.Icin cok aciyor degil mi?Canin yaniyor. Bu aci hic digerlerine benzemiyor.S evdiklerin tek tek terkediyor seni, belkide kendi gerceklerini terk ediyorlar, belki asil duygularini inkár ediyorlar, yinede senin canini yakiyorlar.
Neden diyorum kendi kendime neden? Neden mutluluk hep terk ediyor beni? Neden bu kadar uzak bana? Ya ben mutlulugu haketmiyorum ya da mutluluk küs bana. Yıldızımız hic barismiyor mutlulukla. Sorular ardi ardina siralanmiscasina, hayat hep birseylerin hesabını sorarcasina
Ne tuhaf seydir su gurbet….
Bir o kadarda çekilmez. Gurbet bizim seçimimiz, bazende seçmeye mecbur edildiğimiz…
Hele o ilk yıllar ne dayanılmaz, ne kahredicidir. Ne gözyaşları dökülmüstür bu gurbet denilen zindanda.
Evimde geçirdiğim bütün saatlerimde yanımda açık bir radyo bulunur. Asla radyosuz yapamam. Daha doğrusu müziksiz yapamam. Bu bir yıldır radyosuz yapamamaya dönüştü. İşte o devamlı dinlediğim radyoda akşamlardan bir akşam programın konusu “SEVGİ”ydi.
Sen; bir İstanbul türküsüsün, ben; Anadolu’nun sıcacık ekmeğinin buharı. Sen; Karadeniz’de horon ve mısırsın. Ben; Ege’de biraz üzüm, biraz incir. Sen; bembeyaz karsın Erzurum’da ve Kars’ta. Ben; sende biten kardelen. Sen; yağmurdan sonra açan güneşsin.
Aşk satırlara dökülmüyor tamamıyla hiçbir zaman. Tam anlatacakken yüreğindeki o karşı konulamaz sevgini, işte tam o zaman tüm cümlelerinin tükenmek üzere olduğunu anlarsın ve durduğun yerde dört döner, şaşırıp kalırsın sanki.