şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Dağlar, denizler, ovalar, uzak ve yakın yerler.. Sanki bana seni anlatıyorlar..
Her şey seni bana tek tek gösteriyor gibi. Gökte uçan kuşları, esen sam yelini, Aşkı savuran rüzgârlarını, denizdeki gemileri, vapurları savunmasız bırakan ağaçları ve yapraklarını kendi boyanla renklendirip, şekil verip çekip gidiyorsun…
“Ey yâr!
Ey gönlümün sol yarısı.
Aklıma koydum seni, Aklım almadı.
Yüreğime bıraktım, Sana doymadı!..”
Sevgi, hepimizin içini ısıtan sıcacık bir duygu ve insan olmanın temel gerekliliklerinden biridir. Yaşamak için bize gerekli. Sevgi olmadan yaşamanın da hiçbir anlamı olmuyor. Ayrıca ekmek, su, aş gibi ihtiyaçlarımızı karşılarken ödediğimiz maddi bir bedel gibi bir bedeli de yok. Temel ihtiyacımız olan bu duyguyu para pul ile satın almak istesek bile zenginliğimiz işe yaramaz hatta engel bile olabiliyor.
Korkuyorum bu aşktan, sevgiden, hayal kurmaktan…
Bazen de düşünüyorum aşk için dua edilir mi? Bazen de kendi kendime diyorum edilebilir neden edilmesin ki diye… Seven
sevdiğine aşkını ilan etmeli, ona içindeki hislerini duyurmalı, içindekilerini tek tek dökmeli, sevgisini anlatmalı, kalbinden geçenleri onun içinde hissettirmeli.
Çiçekler saf, temiz ve berraktır. Çünkü üzeri örtülü bir elbise giymişlerdir.
Tüm çiçekler uykuya daldığında sadece yalnız o ayakta ve hiç uykuya dalmamıştır. Uykuya dalsa uyanamayacağından korkmuştur. Korktuğu içinde uyumamıştır.
Ey sevgili , Benden izler kalan evde, nasıl , mutlu olabilecekmisin ?
Baktıkça her oda da her yerde bir iz ..im olacak yokluğumla, Başedecekmisinseni senden çıkaracak günlerde yapabilecekmisin.
Hikaye edilen cevherin izini arayanlar, biziz. Yaşamın anlamı üzerine rüyalar gerçekle buluşurken, görüp duymaktan ötesini kavrayanların öğretisi bizi varlıklı kılan. Hissedilenleri bütünleyen bir manadan söz ediyoruz. Sevinci kederlerle birleyenin, ümidi düş kırıklıklarıyla bezeyenin aslına yürüyoruz. Öğreticilerimizden biri meşe palamudunun öyküsünden bahsederken sonsuzluğun önünde eğilmişti.
Yaşam süresi dünyada gün geçtikçe uzuyor. Çin’de yaşayan insanlar, çok yoğun ve ağır iş koşulları altında çalışıyorlar. Tatil süreleri çok az ve uzun mesai saatleri var. Bu nedenle orada çalışan insanlar emekli olunca hayatlarında yeni bir sayfa açıyorlar. O zamana kadar yapamadıkları bazı şeyleri uygulamaya geçiyorlar.
Öncelikle iletişimi genç-yetişkin ve genç büyüklerimiz arasında ayırmadan önce şunu belirtmek isterim. İletişim kendimizle, yakın çevremizle, toplumla, doğadaki kedilerle, köpeklerle, çiçeklerle de iletişim kurabiliyorsunuz. Bakmak ile görmek aynı şey değildir. İnsan sürekli iletişim halinde.
Henüz daha yedi yaşında bir bayram sabahında, alaca karanlıkta annemin bana giydirdiği basma elbisem ve ayağımdaki tahta takunyalar nasıl da güzeldi. Sarı saçlarıma taktığı kırmızı tokalar ile sanki saatlerce uyku uyumuşum gibi bayram coşkusundan uykuyu unutup, nasıl da rahmetlik babamın bayram namazından gelmesini beklerdim. Daha sonra kahvaltı, bayramlaşmalar, el öpmeler, bayram harçlığımla Sivas Mehmet Paşa