Türk’ün Ölümsüz Neferleri

Ey! Benim ölümle kucak kucağa Mehmetlerim
Bir avuç toprak uğrunda Dağlıca’da, Hakkari’de Tunceli’de …
Dört bir yanında yurdun yıldızlara yükselen yiğitlerim!

Ah! Semalarımda ki mahşeri makber!
Sızısı arşın kan zinaklıyor
Bakışlarıma yarılmış göğsü şafaklarımın!
Ah! Oğul ah kınası yüreğimde.
Avuçlarımda ki kaybım,
Aşım, ekmeğim, yoksulluğum, umutlarımda
Koklayamadığım, doyamadığım, kansıya, doyumsuzluğum, açlığım, oğulcuğum!

Her yer karanlık, her yerde hain pusu!
Şimdi !Şafak türkülerimde hırıltı tutan çırpınışı serçeler,
Sancılarıma sancı doğuruyor,
Şurada kollarıma yürüdüğün ağzı açık kalan gün !

Ah! Benim yetim düşüm,
Sığınağım, ham umudum, yarınım,
Kuru ekmeğim, tüten ocağım!

Yağmur akıtırdı çatımızdan
Islanırdık titreyen kimsesizliğimizde.
Koynumda o kara kara gözlerinle bakarken düşlerime,
Kırlarda top koşturmanın rüyalarına dalar giderdin.

Dizlerimde suskunluğu ninnilerinin!
Avuçlarımdan silinen izleri,
Parmaklarının buz keserdi ellerin!
Kıymaz ısıttıkça nefesimde moraran parmaklarından!
Gelincikler saçılırdı gönlüme, çiçek bahçesine dönerdi otağım!

Işığından menevişlerinin güneş doğardı buhranlarıma!
Boynuma dolanan minik kolların kara lastikli ayacıkların!

Feryat, feryat figan Yarabbi!

Söyle ! Annene oğulcuğum hangi dağdan çığlıklarıma dikiliyor,
Aşıma gülüşünden kan doğranıyor!
Sarı perçemlim, yağızım, poyrazım Karadeniz’de!
Uykularım yamalı bölük pörçük,
O peltek dilinde yarım kalan sözlerin yerlere saçılan dokularımda yırtılıyor!

Ah! Oğlum bakıp bakıp.
İç geçirdiğin büyük vitrinde ki o ayakkabılar,
Giydiremediğim haki parka ciğerlerimde limeleniyor.

Boğazıma dolanan bağları postallarının,
Koynumda üşürsün diye sakladığım künyen!

Yakamoz gelinin iki büklüm halleri,
Sus pus iniltileri saçağımda yağmurun,
Körpeciğime yakıştıramadığım kara yazma,
Bahar dallarında vurulmuş kanatları güvercinlerin!

Ebabilim !Kır çiçeğim mavi göklerimde.
Ağlarım a oğul ağlarım!
Getirdikçe seni bana dönmediğin yollar…

Lakin !Sen dik tut o hüdalı başını.
bak! Müjdesidir kutlu peygamberin

(Kuran-ı Kerimden
‘’Allah yolunda öldürülenleri sakın ‘ölüler”saymayın.
Hayır, onlar, Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar.”
(İmran süresi))
Şehitlik makamı en yücesi hak yolunda mertebelerin!
O makam ki !
Uğruna döküldüğü topraklara ölümsüz neferler diktiren.

Bilirim a !Oğul bilirimde…
Anayım ben ! Ağlarım dik tut.
Düşmesin o güzel başın omuzlarına segâhlarımın,
Bırak düşecekse üzerime düşsün sabalar,
Devrilsin secdeli alınlara kubbeler.

Ak sütüm! Yiğidim…
Geldikçe çorapsız ayacıkların aklıma azıksız okul çantan,
Dirilirim vatanım dirilirim kefensiz yollarına,
Şehadete kanarım doyasıya.

Ey !Umumi Temsiliye azaları dileğimdir!
Son arzum
Yavrumun boş gelen tabutuna koyun beni.
Evladımın parçalarına getirin!
Anayım ben Türk’e er doğuran ana!
Toprağa düştüm yanarım hakkımdır dileğim
Bin dirilip gölgesinde bayrağımın canını almak hainlerin!
Beni !Aslanım yanına gömün.

‘’Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne
Muhammeden abdühû ve resûlüh”

Dün bugün yarın …
Sonsuza değin!
Türkiye Cumhuriyeti Andından…

Filiz Kalkışım Çolak
www.kafiye.net