ÖZLEDİM

Anmamaya yeminli tutsak dilime inat
Göğsümde alazlanan kelimedeydi aklım
Karışık duyguların çemberinde Kainat
İçimi sergilerken kalmadı hiç bir saklım

Sancı yapar durmadan ruhumun yara yanı
Zamansız kanamada hesapsız kabuk atar
Ötesi lazım değil, belli ki; yar ayanı
Hatrı kalmış maziye sükûtla çalım satar

Cenge hazır cümleler uzanır payitahta
Taşa döşeli yürek bahtımda yol yorgunu
Mührü kırılmış gönlün minderi yakın tahta
Kader, göz yummuş ise haklı kirpik vurgunu

’’ Dar mıdır yerin ’’ diye, sorma canın kendine
Boynunu mahzun bükmüş sorguya razı değil
Özde, sabrın marazı rest çekerse bendine;
Şüphesiz bitap düşen hüznün birazı değil

Çekişşin darağacı, bedense serencamı
Mahkum olan yanımı urganına sözledim
Yerle gök arasında  feryadımın tamamı
Bölünsün dağa, taşa ’ seni nasıl özledim’

Nezahat YILDIZ KAYA